MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin Ankara’nın Yenimahalle ilçesinde düzenlediği Yenimahalle, Akyurt ve Kazan ilçelerinin belediye başkan adaylarının tanıtım toplantısında konuştu.
Bahçeli konuşmasında:
” Partisinin Sincan’da düzenlediği “Milli İradeye Saygı Mitingi”nde konuşan Başbakan, açılan Üç Hillalli ve bozkurtlu pankartlara sanki önceden bilmiyormuşçasına dikkat kesilmiş ve “MHP’li kardeşlerime teşekkür ediyorum, inşallah bu yolda birlikte yürüyeceğiz” diyerek komplo mucidi olduğunu göstermiştir.
Eğer böyle değilse 25 kuruşu 25 metreden vurabilecek şahısların yanına kadar sokulabileceğini ve çok ciddi bir tehlikeye maruz kalacağını iyi görmelidir.
Yani profesyonel ya da amatör suikastçiler Başbakanın yanına kolaylıkla sızabilecek ve açık hedef yapabileceklerdir.
Hemen yanı başında bulunan ve bu tezgahı hazırlayanlar bilerek ya da bilmeyerek Başbakanın etrafını risklerle örmektedir.
Başbakan Erdoğan’ın konuştuğu platformun hemen yanı başında Üç Hilalli ve bozkurt amblemli afiş ve dövizlerin sallanması daha önceden kurgulanan iğrenç bir tezgâhtır.” dedi.
Bahçeli ayrıca:
“Bizim; şeref payemizi, varlık nişanelerimizi, iftihar simgelerimizi siyasi yan kesicilere bırakmamızın, milli irade dolandırıcılarının kullanımına devretmemizin, siyaset kalpazanlarına teslim etmemizin lafı bile olamayacaktır.
Başbakan Erdoğan ne hakla Üç Hilal ve bozkurdu açık hava toplantısında malzeme yapmaktadır?
Bu izni, bu cüreti, bu aklı nereden, kimlerden almıştır?
Üç Hilalin gölgesine sığınarak meşruiyet gözleyenlere, kendilerini aklamak için bahane bulmaya çalışanlara, hıyanetlerini gizlemek için yana döne çareler üretmeye bakanlara tavsiyemiz, milliyetçi-ülkücü hareketten uzak durmaları ve belalarını başka yerde aramalarıdır.
Başbakan Erdoğan’ın mitingine en çok yakışacak olan PKK’nın ve İmralı canisinin bez parçalarıdır.
AKP’nin “Milli İradeye Saygı” temalı açık hava toplantısı milli iradeye saygısızlığa ve nankörlüğe dönüşmüştür.” sözlerine yer verdi.
MHP lideri Bahçeli sözlerine şöyle devam etti:
“Bu çevrelere hatırlatmak isterim ki, üç Hilalin altında münafıklara, mütecaviz emellere, siyaset esnaflarına, bozgunculara, utanmazlara, yüzü kızarmayan fırsatçılara ve siyasi hırsızlara yer yoktur.
Biz Üç Hilalimize gözümüz gibi bakar, kimsenin ilişmesine tahammül etmeyiz.
Ecdat emaneti bu kutlu ve şanlı sancağı bağrımıza basar, her zaman olduğu gibi başımızın üzerinde gezdiririz.
Ve Üç Hilalle ilgili hayasız hevesleri olanların da yalnızca direkleriyle avunabileceklerini, bunun dışında bayrağımıza el süremeyeceklerini ikazla ve önemle söylemek isterim.”
MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin konuşmasının tamamı şu şekilde:
Aziz Dava Arkadaşlarım,
Değerli Ankaralı Hemşerilerim,
Muhterem Hanımefendiler, Beyefendiler,
Sayın Basın Mensupları,
Hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
Burada bulunmaktan, sizlerin coşkusuna şahit olmaktan büyük bir bahtiyarlık duyuyorum.
Bizlerin kavuşmasını nasip eden Cenab-ı Allah’a şükrediyorum.
Hepiniz hoş geldiniz, şerefler verdiniz.
Türkiye’nin aşırı derecede tehdit ve tehlikelere maruz kaldığı bir dönemde buradayız, bu alandayız.
Bugün burada, partimizin Yenimahalle, Akyurt ve Kazan Belediye Başkan Adaylarımızı takdim ve tanıtmak amacıyla toplandık.
30 Mart 2014 tarihinde yapılacak Mahalli İdareler Seçimlerine 287 gün kalmıştır.
Milliyetçi Hareket Partisi önümüzdeki yılın Mart ayında yapılacak Mahalli İdareler Seçimleri için gerekli olan çalışmalarını tüm hızıyla sürdürmektedir.
Hatırlarsanız, 24 Ocak 2013 tarihinde, düzenlediğimiz açık hava toplantısıyla Söğüt Belediye Başkan Adayımızı ilan etmiş, gayret bizden, takdir Söğütlü kardeşlerimden ve himaye Cenab-ı Allah’tan diyerek yola çıkmıştık.
Mahalli İdareler Seçimlerine 431 gün kala, kuruluşumuzun ocağından, Ertuğrul Gazi Sancağı’nın tüm heybetiyle manevi semalarında dalgalandığı bereketli kaynaktan seçim çalışmalarımızı başlatmıştık.
Bugün de belediye başkan adaylarımıza yeni isimleri ekleyerek inşallah durmadan, yılmadan, beklemeden ve en ufak bir aksamaya prim vermeden yürüyüşümüzü çabuklaştırarak devam ettireceğiz.
Çünkü Milliyetçi Hareket Partisi’ne ihtiyaç vardır.
Çünkü Milliyetçi Hareket Partisi’ne çağrılar ve talepler çığ gibi büyümektedir.
Başkent Ankara’nın büyükşehir ve ilçe belediyelerinin tümünde zafer kazanma konusunda iddialıyız.
Bu defa başaracağız.
Bu defa bütünüyle galibiyete ulaşacağız.
Ankara bizimle güzelleşecektir.
Ankara bizimle huzura, esenliğe ve istikrara kavuşacaktır.
Dedikoducuların dönemi bizimle kapanacaktır.
Siyaset simsarlarının devri bitecektir.
Yalan ve riyayı meslek edinmiş, fitne ve fücuru şahsiyetiyle örtüştürmüş ne kadar eskimiş, yıpranmış ve son kullanma süresi dolmuş siyaset işportacısı varsa yakında gidecektir.
Milliyetçi Hareket Yenimahalle’ye sahip çıkacaktır.
Milliyetçi Hareket Akyurt’a destek çıkacaktır.
Milliyetçi Hareket Kazan’a arka çıkacaktır.
Ve Milliyetçi Hareket Ankara’nın tümünü kutsal bir emanet gibi görecek ve üzerinde titreyecektir.
Ve bu inançla soruyorum sizlere;
√ Milliyetçi Hareket Partisi’nin başarına hazır mısınız? (Evet)
√ Milliyetçi Hareket Partisi’nin zaferine var mısınız? (Evet)
√ Üç Hilali Ankara’nın her köşesinde muzaffer yapmaya söz veriyor musunuz? (Evet)
Bu evetler olduğu sürece umutlar sönmeyecek, Ankara mağlubiyetle karşılaşmayacaktır.
Bu evetler olduğu müddetçe heyecanlar azalmayacak, Ankara mahcubiyet yaşamayacaktır.
Manevi değerler üzerinden ucuz istismar yapan zavallılar, bilsinler ki Milliyetçi Hareket adım adım başarıya koşmaktadır.
Milletimizin varlık ve hayat haklarını imha etmeyi aklından geçiren zeliller, unutmasınlar ki Milliyetçi Hareket her gün biraz daha kutlu hedeflerine yaklaşmaktadır.
Türklüğü, milliyetçiliği ve bin yıllık kardeşliği bitirmeyi hedefleyen zalimler, asla akıllarından çıkarmasınlar ki, Milliyetçi Hareket mübarek bir kudret olarak hainlere Ankara’yı ve Türkiye’yi dar edecektir.
Muhterem Ankaralılar,
Aziz Dava Arkadaşlarım,
Ankara Cumhuriyettir.
Ankara bağımsızlıktır.
Ankara milli iradenin tecelligahıdır.
Ankara dündür, bugündür ve yarına açılan nurlu yüzümüzdür.
Milli mücadelenin kalp atışı buradadır.
Polatlıya kadar gelerek topraklarımızı kirleten işgalcilere, sur olup geçit vermeyen, iman olup esarete imkan tanımayan, şehadet olup vatanın hak ve dokunulmazlıklarına leke sürdürmeyen, aynı zamanda da pes etmeyen milli mücadele kahramanları Ankara’nın emanetidir.
27 Aralık 1919’da Gazi Mustafa Kemal’i Dikmen sırtlarında karşılayarak, “seni görmeye, vatan uğruna ölmeye geldik” diyen Seymenler Ankara’nın onuru, milletimizin övünç madalyasıdır.
Ankara için ne söylesek azdır.
Ne kadar gururlansak yetersizdir.
Ankara boş sözlere kanmaz, asılsız ithamlara aldanmaz.
Şimdi soruyor ve sizlerden cevap bekliyorum:
√ 30 Mart 2014 günü, vatana yine sahip çıkacak mısınız?(Evet)
√ 30 Mart 2014 günü, geleceğimize yine sahip çıkacak mısınız?(Evet)
√ 30 Mart 2014 günü, geçmişin hesabını yine soracak mısınız? (Evet)
√ Karar anı geldiğinde, elinize aldığınız EVET mührünü üç hilale basacak mısınız? (Evet)
Bu onurlu tercihinizden dolayı sizleri kutluyorum.
Bu evetler, Başbakan ve yandaşlarının hesap kesme gününün işaretidir.
Bu evetler, Türkiye sevdalılarının talana, vurguna, yalana son vereceğinin ilanıdır.
Bu evetler, başkent Ankara’nın mukaddes emanetine sadakatin ispatıdır.
Türk milletini yaşatmak, Türk-İslam değerlerini sonsuza taşımak için bu evetler teminattır.
Çözümcülere, müzakerecilere, bölücülere, musibet tellallarına, BOP eşbaşkanlarına, terör lobilerine, rantiyecilere bu evetler yumruktur, bu evetler engeldir ve bu evetler en açık cevaptır.
Biz azı çok yapmak, eksiği tamamlamak, mahzun ve boynu bükük yüzleri güldürmek için hazırız.
Tahrik unsuru olarak görülen bayrağa sahip çıkmak için meydanlardayız.
Saflarımızı daha sıkı ve sağlam tutacağız.
Birbirimize daha fazla kenetleneceğiz.
İftiracılara karşı daha temkinli ve uyanık olacağız.
Oyunlara karşı şuurla ve dikkatle karşı koyacağız.
Zira iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi kontrolden çıkmıştır.
Başbakan Erdoğan Türk milletinin huzur ve güvenliğini vahim ölçüde bozmuştur.
Muhterem kardeşlerim sorarım sizlere;
√ 94 yıl önce de Türk milleti bitkin, yoksul ve çaresizdi; bugün de öyle değil mi? (EVET)
√ 94 yıl önce de topraklarımızda yabancılar kol geziyordu; bugün bırakınız gezmeyi, tesis ve toprak almıyorlar mı? (EVET)
√ 94 yıl önce de manda ve himaye talep eden yöneticiler vardı; bugün de işbaşında değiller mi? (EVET)
Elbette böyledir, elbette gerçek budur.
AKP hükümeti kirli ve karanlık hesaplarla Türkiye’ye kast etmiş, sabıkalı bölücülerle, İmralı canisi ve örgütüyle amaç ve eylem birlikteliği içine girmiştir.
Bunun yanı sıra Başbakan Erdoğan, Ortaçağ derebeylerinin izinden gitmektedir.
Başbakan Erdoğan tarihin utanç sayfalarına beddualarla kazınan despotların yolundan yürümeyi tercih etmiştir.
Kibrin tuzağına, kendini beğenmişliğin çukuruna, böbürlenmenin ve üstten bakmanın içine düşmüştür.
Bu zihniyetin nezaketi ve nezafeti kalmamıştır.
Bu zihniyetin hoşgörüsü, olgunluğu, sağduyusu çoktan tükenmiştir.
Başbakan 1930 model batılı diktatörler gibidir.
Zorbaların takipçisidir.
Tek adamlığa özenmektedir.
Başbakan Erdoğan battıkça şaşırmakta, şaşırdıkça denge ve kontrolü kaybetmektedir.
Türkiye’nin kara tablosunun yegane sorumlusu Başbakan’dır.
Toplumsal çalkantının, kavga ve anlaşmazlıkların hazırlayıcısı ve tetikleyicisi Başbakan’dır.
Çapı ve çerçevesi gittikçe genişleyen bunalımların kaynağı elbette Başbakan’dan başkası değildir.
Bu zihniyet Milliyetçi Hareket üzerindeki oyunlarına da hiç ara vermemiş, bundan da hiç vazgeçmemiştir.
Dün Ankara-Sincan’da, Üç Hilalli bayrakların ve bozkurt ambleminin AKP mitinginde kullanılması bunun en son ve somut örneğidir.
Partisinin Sincan’da düzenlediği “Milli İradeye Saygı Mitingi”nde konuşan Başbakan, açılan Üç Hillalli ve bozkurtlu pankartlara sanki önceden bilmiyormuşçasına dikkat kesilmiş ve “MHP’li kardeşlerime teşekkür ediyorum, inşallah bu yolda birlikte yürüyeceğiz” diyerek komplo mucidi olduğunu göstermiştir.
Eğer böyle değilse 25 kuruşu 25 metreden vurabilecek şahısların yanına kadar sokulabileceğini ve çok ciddi bir tehlikeye maruz kalacağını iyi görmelidir.
Yani profesyonel ya da amatör suikastçiler Başbakanın yanına kolaylıkla sızabilecek ve açık hedef yapabileceklerdir.
Hemen yanı başında bulunan ve bu tezgahı hazırlayanlar bilerek ya da bilmeyerek Başbakanın etrafını risklerle örmektedir.
Başbakan Erdoğan’ın konuştuğu platformun hemen yanı başında Üç Hilalli ve bozkurt amblemli afiş ve dövizlerin sallanması daha önceden kurgulanan iğrenç bir tezgâhtır.
Milliyetçi-ülkücü hareketi Gezi Parkı hadiselerinde sokağa çekmeye, marjinal unsurlarla aynı kareye almaya gayret eden Başbakan, bunu başaramayınca bu defa da AKP’nin yanında konumlandırmaya, duruşunu sulandırmaya yönelmiştir.
Üç Hilali ve bozkurdu taşıyanlar AKP’li lejyonerlerdir.
Üç Hilali ve bozkurdu AKP mitinginde açanlar soytarılığın ve soysuzluğun liste başındadır.
Bu mizanseni planlayan, projelendiren ve eyleme döken başta Başbakan Erdoğan olmak üzere, tüm failler Türk milletine ve milliyetçi-ülkücü harekete en büyük hareketi ve namertliği yapmışlardır.
Ve bunun hukuki manada karşılıksız bırakılmayacağını da herkes bilmelidir.
Üç Hilal BOP’çuların senaryolarına, hainlerin oyunlarına payanda olmaz, olamaz ve olmayacaktır.
Başbakan Erdoğan ve yanında sıra sıra dizilmiş çıkarcıları açıklıkla ikaz ediyorum:
44 yıllık kutlu mazisi boyunca Üç Hilali şerefle taşımış, resmi özel işareti yapmış, bozkurdun itibar ve iddiasını heyecanla benimsemiş Milliyetçi Hareket’in bu bayatlamış numaralara karnı toktur.
Bizim; şeref payemizi, varlık nişanelerimizi, iftihar simgelerimizi siyasi yan kesicilere bırakmamızın, milli irade dolandırıcılarının kullanımına devretmemizin, siyaset kalpazanlarına teslim etmemizin lafı bile olamayacaktır.
Başbakan Erdoğan ne hakla Üç Hilal ve bozkurdu açık hava toplantısında malzeme yapmaktadır?
Bu izni, bu cüreti, bu aklı nereden, kimlerden almıştır?
Üç Hilalin gölgesine sığınarak meşruiyet gözleyenlere, kendilerini aklamak için bahane bulmaya çalışanlara, hıyanetlerini gizlemek için yana döne çareler üretmeye bakanlara tavsiyemiz, milliyetçi-ülkücü hareketten uzak durmaları ve belalarını başka yerde aramalarıdır.
Başbakan Erdoğan’ın mitingine en çok yakışacak olan PKK’nın ve İmralı canisinin bez parçalarıdır.
AKP’nin “Milli İradeye Saygı” temalı açık hava toplantısı milli iradeye saygısızlığa ve nankörlüğe dönüşmüştür.
Oyunların bozulmasından bahseden Başbakan, en büyük ve en vahşi oyunun mimarı olduğunu aklınca saklamaya ve geride tutmaya teşebbüs etmiştir.
Bu hukuksuzluğun, bu ahlaksızlığın, bu antidemokrat tutumun ve bu siyasi kapkaçlığın hesabı acilen verilmelidir.
Bir defa şunu herkes anlamalıdır ki, Başbakan Erdoğan’ın MHP’nin şerefli ismini ağzına alarak oyunlarına malzeme yapmaya çalışması beyhude bir çırpınış ve karşılığı olmayacak bir kumpastır.
Başbakan Erdoğan ve partisi, Sincan Açık Hava Toplantısında Üç Hilal ve bozkurt amblemli pankartları açanları ifşa etmeli ve özür dilemelidir.
Değerli Arkadaşlarım,
Değerli AKP’liler,
Size de sesleniyorum, dün Sincan’daki ahlaksızlık çok tehlikeli bir oyundur. Eğer bir siyasi partinin Genel Başkanı ve Başbakanı Ankara’nın sokaklarından giderken bir kilometrede güvenlik altına alınıyor ve öyle işyerine ya da evine gidiyorsa mitinginde 25 metrelik çemberinin içine kadar 30-40 kişinin bir siyasi partinin pankartıyla oraya gelebilmesi Başbakan’ın hayati riskidir.
Sayın Başbakan bunun farkına varmalı, MHP’nin pankartlarını taşıyan alçakları ararken kendisine suikast hazırlamaya yeltenenlere de dikkat etmelidir. Biraz evvel söyledim, bu çok tehlikelidir. Eğer buraya birileri gelebiliyor, 25 metrede size pankartlarını açıyorsa en yakınındaki düşmanında zaten buradan yararlanabilir. Onun için Sayın Başbakan aklını başına al, MHP ile oynama ne hainler var bu ülkede farkında bile değilsin.
Dün anında yaptığımız basın açıklamasında Başbakan Erdoğan’dan konuya acilen müdahale etmesini ve arkasından da cevap beklediğimizi ifade etmiştim.
Yaklaşık 24 saat geçmesine rağmen bu kapsamda henüz bir adım atılmadığı görülmektedir.
Üç Hilalin AKP mitinginde açılmasına ortam ve zemin hazırlayan hukuk ve ahlak tanımazlar nereye varmak istemektedirler?
Başbakan Erdoğan’ın Ankara’ya gelişi sırasında Esenboğa Havalimanı yolunda da aynı kepazeliğe soyunan çürümüşlerin çapı ve yetkisi nedir? Hangi menfaatlerle gözleri boyanmıştır?
Bu soruların cevapları verilmeli, senaristlerin ve figüranların kimliği deşifre edilmelidir.
Yoksa biz bunun gereğini meşru ve makul yollar vasıtasıyla yapmaktan da asla kaçınmayacağız.
Kaldı ki hukuk karşısında her türlü hakkımızı arayacağımızı, mitingi tertip edenleri, güvenliği sağlayanları, piyonları ve arkasındaki güçleri yargıya havale edeceğimizi Ankara Yenimahalle’den bildirmek istiyorum.
Onun için Sayın Başbakan, İçişleri Bakanı, Savcılar, Ankara Valiliği veya AKP Ankara il başkanı, Sincan mitingini tertip heyeti şimdi sizlere sesleniyorum: Bulun, getirin, Milliyetçi Hareketten özür diletin.
Şunu da samimiyetle ifade ediyorum ki, Üç Hilalli bayrağımızı, bozkurt simgemizi kimselerin oyuncağı yaptırtmayız, buna müsamaha göstermeyiz, göz yummayız.
Tüm dava arkadaşlarımız müsterih, rahat ve itidalli olsun.
Allah’a şükürler olsun ki, biz hepsiyle başa çıkar, 44 yılın mirasını üç beş densize, üç beş çulsuza heba ettirmeyiz.
Üzerimizden hesap yapanlar, provokasyonlara yeltenenler titremeli kendilerine gelmelidir.
Bu çevrelere hatırlatmak isterim ki, üç Hilalin altında münafıklara, mütecaviz emellere, siyaset esnaflarına, bozgunculara, utanmazlara, yüzü kızarmayan fırsatçılara ve siyasi hırsızlara yer yoktur.
Biz Üç Hilalimize gözümüz gibi bakar, kimsenin ilişmesine tahammül etmeyiz.
Ecdat emaneti bu kutlu ve şanlı sancağı bağrımıza basar, her zaman olduğu gibi başımızın üzerinde gezdiririz.
Ve Üç Hilalle ilgili hayasız hevesleri olanların da yalnızca direkleriyle avunabileceklerini, bunun dışında bayrağımıza el süremeyeceklerini ikazla ve önemle söylemek isterim.
Muhterem Vatandaşlarım,
Değerli Ankaralılar,
Türkiye karmakarışık bir dönemdedir.
Belirsizlikler anormal ölçüde artmıştır.
Taksim Gezi Parkı merkezli sorunlar ülkemize kabus gibi çökmüştür.
Dün hükümetin Taksim’e yaptığı müdahale büyük bir tepkisel dalgaya dönüşmüştür.
Vatandaşlarımız geceyi sokaklarda geçirmiştir.
İstanbul ve Ankara infiale kapılmıştır.
Başbakan Erdoğan’ın zalim tutum ve tavrı masumane taleplerini seslendiren, demokratik beklentilerini dillendiren vatandaşlarımıza acımamıştır.
10 yıl 7 aydır AKP’nin sosyal, siyasal ve ekonomik politikalarından bunalmış insanlarımıza, PKK’lılara bile reva görülmeyen şiddet ve ağır muameleler sergilenmiştir.
Temel hak ve özgürlüklerinin peşinde olan, çevreyle ilgili hassasiyetleri bulunan kim varsa hükümetin hışmına uğramıştır.
Yıllardan beri baskıya maruz kalanların itirazları isyankarlarla bir ve aynı görülmüştür.
Başbakan Erdoğan vatanın dağlarını teröristlerin kullanımına terk ederken, İmralı canisinin her türlü gözdağlarını sineye çekerken sessiz ve ağırdan almıştır; ama iş Taksim’e gelince ortalığı kasıp kavurmuştur.
Marjinal gruplarla masum vatandaşlarımızı ve gençlerimizi ayırt etmeden müdahalenin dozunu anormal derecede arttırmıştır.
Başbakan Türk milletini kutuplaştırmıştır.
Kendi yandaşlarını bir cepheye, karşısında duranları bir diğer cepheye sevk etmiştir.
Dün Sincan’da yaptığı konuşması bu açıdan son derece sakıncalı ve mahsurlu ifadelerle doludur.
Başbakan Erdoğan bu milletin evlatlarını birbirine düşürmek için olağanüstü gayret sarfetmektedir.
Türk milletinin iç hesaplaşmaya girmesi için adeta zehir kusmaktadır.
Camilerde içki içildiği yalanına başvurması bundandır.
Başörtülü kızlarımıza saldırıldığı iddiası bu yüzdendir.
Başbakan Erdoğan oyun içinde oyun haline gelmiştir.
Yalanda, dolanda ve mesnetsiz sözlerde sınır ve eşikleri aşmıştır.
Sayın Başbakan sana soruyorum;
Türk milletini birbirine kırdırmaya mı çalışıyorsun?
Siyasi iflasını gördüğünden dolayı benden sonrası tufan diyerek Türkiye’yi mahvetmeye mi karar verdin?
Sen bozguncu musun?
Sen yıkım ve yok etme memuru musun?
Sen ‘oyun bozuyorum’ diyerek Türk milletinin kardeşliğini mi mayınlıyorsun?
PKK militanlarını kucaklarken, İmralı canisine methiyeler düzerken; hak ve demokratik taleplerini seslendiren masumiyetle donanmış vatandaşlarımıza barbarlığını, gaddarlığını ve insafsızlığını nasıl izah ediyorsun?
Başbakan Erdoğan kontrollü gerginlik stratejisiyle Türk milletini ayrı ayrı uçlara sevk etmeyi planlamaktadır.
Gerek yeni anayasa, gerek hazırlığı yapılan başkanlık veya partili cumhurbaşkanlığı sistemi, gerek bölgesel gelişmeler ve gerekse de PKK’yla yürütülen süreç ihanetinin ilerletilmesi konularında kendi tabanını diri tutmanın ve kemikleştirmenin hedefindedir.
Başbakan Erdoğan Türk milletine kötülük yapmakta, bugüne kadar hiçbir siyasi otoritenin başvurmayı aklından dahi geçirmediği nifakla meşgul olmaktadır.
Türkiye’nin birliği ve dirliği çözülmek istenmektedir.
Başbakan Erdoğan taraftarlarının keskinleşmesi ve bilenmesi için şeytanın bile aklına gelmeyecek yollara sapmıştır.
AKP’ye oy veren kardeşlerim, bu oyuna düşmemelidir.
AKP’li değerli milletvekili arkadaşlarım bu komploya onay vermemelidir.
Şayet Türkiye isyan ve toplumsal döngüye kapılırsa, bundan hiç kimsenin kazanç elde etmesi mümkün olmayacaktır.
Taşan öfkeleri dizginlemek lazımdır.
Çıkan tansiyonu, fırlayan kızgınlıkları hafifletmek hepimizin hayrınadır.
Başbakan Erdoğan’ın düzeneklerine, spekülasyonlarına, kafa karıştırıcı beyanlarına aldanmamak en doğrusu, en akıllıcasıdır.
Demokrasi içinde tüm sorunlar halledilmeli, karşılıklı anlayış ve saygı çerçevesinde kalınmalıdır.
Çoğunlukçu tahakkümün önüne legal araçlarla, hukuk dairesinde kalarak geçmekten başka şansımız yoktur.
Türkiye’nin Lübnan, Irak, Suriye gibi istikrarsızlığın hakimiyet kurduğu toplum ve devlet yapılarına kayması için el ovuşturanlara kimse fırsat vermemelidir.
Sokaklar güvenli olmayıp, her türlü kışkırtmaya açık ve müsaittir.
Çözümü demokrasi içinde aramaktan, düğümü demokratik araçlarla açmaktan başka bir alternatifimiz olmamalıdır.
Türkiye’nin karanlığa gömülmesi; bağımsızlığımızı, varlığımızı ve son yurdumuzdaki mevcudiyetimizi hepten tartışmalara açacaktır.
Sokakların büyüsüne kapılıp da yerli ve yabancı provokatörlerin değirmenine su taşımak hepimiz için milli bir felakete sebebiyet verecektir.
Yıkarak yapmak, bozarak tamir etmek, yok ederek ayağa kaldırmak söz konusu değildir.
Bu aziz vatanın huzurunu kaçıran, geleceğini karartan ve birliğimizi sabote eden iktidara verilecek en kalıcı ders sandıktır, sandık olmalıdır.
Başbakan Erdoğan’ı koltuğundan edecek sokakların gelip geçici rüzgarı değil, sandığın fırtınası, sandığın kasırgasıdır.
Bunun için Türkiye normalleşmeli, soğukkanlı ve sakin bir çizgiye gelmelidir.
Uyarmak isterim ki, herhangi bir sosyolojik ve siyasal kaostan herkes zararlı çıkacaktır.
AKP’den kim şikâyetçiyse, kim rahatsızsa ve kim yeter artık diyorsa demokrasinin imkân ve kaynaklarına bel bağlamalı, çareyi bu kapsamda aramalıdır.
Başbakan Erdoğan da kalan iktidar süresinde düşmanlıklara tevessül etmekten vazgeçmelidir.
Eğer yönetemiyorsa, yapamıyorsa, kin ve nefretinin esiri olmayı sürdürecekse derhal demokratik mekanizmaları harekete geçirmeli ve olması gereken iktidar değişimi için üzerine düşeni yerine getirmelidir.
Başbakan ya bir yol açmalı, ya da Türk milletinin yolundan çekilip mukadder sonuna razı olmalıdır.
Bu çerçevede şimdilik görünen ilk fırsat 30 Mart 2014 tarihinde yapılacak Mahalli İdareler seçimleridir.
Şimdi soruyor ve sizlerden cevap bekliyorum:
√ Manevi değerler üzerinden yapılan ahlaksızlıkça oyunları affedecek misiniz? (HAYIR)
√ Milletimizin onuruna yönelik hakaretleri göz ardı edecek misiniz? (HAYIR)
√ Türk milletinin kardeşliğini, kimliğini, tarihsel devamlılığını bozmaya çalışanları unutacak mısınız? (HAYIR)
Ankaralı kardeşimin kararı budur.
Ankaralı kardeşimin tercihi bu kadar sağlamdır.
İnanıyorum ki, bu hayırlar AKP’yi sandıkta silip süpürecektir.
Siyasi anlamda ikinci imtihan alanı 2014 yılının Ağustos ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimidir.
Üçüncüsü de zamanında yapılırsa 2015 yılının Haziran ayındaki Milletvekilliği Genel Seçimidir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak Türkiye’nin geleceğini çoğulcu, katılımcı, herkesin hayat hakkına saygı duyan, herkesi kucaklayan ve herkesin özeline hürmet gösteren siyasi bir iradede görüyoruz.
Ve bunu yapacağımıza hazır olduğumuzu da en ufak bir tereddüt göstermeden ifade ediyorum.
Milliyetçi Hareket’in yerelde ve genelde iktidarı; Türk milletinin yararını mutlak anlamda gözetecektir.
Milliyetçi Hareket; mazlumun, çaresizin, işsizin, yoksulun, çiftçinin, memurun, işçinin, esnafın yanında duracak; hainlerin, işbirlikçilerin, bölücülerin, müfterilerin, düzenbazların, vicdansızların karşısında olacaktır.
Milliyetçi Hareket; dulun, yetimin, yolda kalmışın, fukaranın yardım eli olarak umut saçacaktır.
Milliyetçi Hareket herkesi sahiplenecektir.
Çünkü bizim gönlümüzde herkese yer vardır.
Doğulusu, batılısı, kuzeylisi, güneylisi, Alevisi, Sünnisi herkesi alacak kadar yüreğimiz büyüktür.
Türkiye sevdalılarını, yüreği vatan için çarpan herkesi MHP’nin iktidar yürüyüşüne davet ediyorum.
Kavgadan, karışıklıktan, çatışmadan, gerilimden bıkan herkesi MHP’ye omuz vermeye çağırıyorum.
Buradan tüm kardeşlerime kararlılıkla sesleniyorum;
Türkiye bugün bir yol ayrımındadır.
Vereceğiniz her oy, güzel vatanımızın geleceğini belirleyecektir.
Vereceğiniz her oy, çocuklarınızın istikbalini tayin edecektir.
Vereceğiniz oyla nasıl bir Türkiye’de yaşamayı istediğinizi göstereceksiniz.
Vereceğiniz oylarla bugünlerde son derece sıkıntılı olan gençlerimizin yaşayacağı Türkiye’yi belirleyeceksiniz.
Gelin bu defa Türkiye’nin yarınları, bağımsızlığı ve bütünlüğü için Milliyetçi Hareket’in saflarına katılın.
Genç kardeşlerim gelin bu defa MHP’ye destek verin ve geleceğiniz için kendi iktidarınızı kurun.
Oyunuzu heba etmeyin.
Biliyorum,
Hepinizin yüreği yanıyor.
Hepiniz çok üzülüyorsunuz.
Umutlarınız tükeniyor.
Gelin, bugünümüzü karartan, bütünlüğümüze zarar veren soyguncudan, bölücüden, çıkarcıdan, teslimiyetçiden ve AKP’den sandıktan tamamen kurtulalım ve hep beraber hesap soralım.
Onlara hep beraber hayır diyelim.
Bunların hepsini gündemden çıkaralım.
Gelin onurlu, refah içindeki Türkiye’yi hep beraber inşa edelim.
Mutlu, huzurlu, kendine güvenen ve inanan Türk milletinin gücünü dosta düşmana hep beraber gösterelim.
2023 yılında bölgesinde Lider Türkiye’yi hep beraber kuralım.
Bu milli çağrıya kulak verin.
Bu sesi dinleyin.
Bu vesileyle 30 Mart 2014 tarihinde yapılacak olan Mahalli İdareler Seçiminde başarılı olmaktan başka bir çaremiz yoktur.
Bunun için de huzurlarınızda partimizin Yenimahalle Belediye Başkan adayı olarak Sayın Devran Kutlugün’ü, Akyurt Belediye Başkan adayı olarak Sayın Hakan Türkdağ’ı, Kazan Belediye Başkan Adayı olarak Sayın Fazıl Köremezli’yi ilan ediyor, bu değerli dava arkadaşlarımıza hepinizin destek ve yoğun katkınızı bekliyorum.
Soruyorum sizlere;
√ Ankara’nın ilçelerini bir bir alarak Büyükşehir Belediyesi’ne de Üç Hilal’i asmaya var mısınız?(Evet)
√ Ankara’nın kaderini değiştirmeye, işi güç dedikodu ve tezvirat olanların tasallutuna son vermeye var mısınız? (Evet)
O zaman Büyükşehir Belediyesi’ndeki saltanata son verin ve Milliyetçi Hareket’e teslim edin.
O zaman Ankara’nın tüm ilçelerine mührünüzü vurun ve kutlu iktidarımız için durmayın, beklemeyin ve asla ihmal etmeyin.
Gösterdiğiniz ilgiye, ortaya koyduğunuz sabıra, verdiğiniz desteğe şükranlarımı sunuyorum.
Tüm babaların ‘Babalar Günü’nü kutluyorum. Ve arkasından da büyükşehire doğru giden bu hizmet yolunu babalar gibi sürdürün.
LYS’ye giren gençlerimizi tebrik ediyor hepsine başarılar diliyorum.
Hepinizi bir kez daha en içten sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
Yolunuz, bahtınız ve alnınız açık olsun.
Cenab-ı Allah Türk Milliyetçilerinin, Türkiye sevdalılarının ve Türk milletinin yar ve yardımcısı olsun.
Sağ olun, var olun.
Ne Mutlu Türküm Diyene.