Medya ve Global Muhabbet Tellallığı!
Şükrü Alnıaçık
Kurucu Genel Yayın Yönetmenliğini anlatılana göre 30 bin lira maaşla Ahmet Altan’ın yaptığı Taraf gazetesi, TSK’ya karşı yürütülen psikolojik savaşa lojistik destek için 2007 yılında kurulmuştu. Kutulmuştu da; ipten kazıktan kurtulmuş, sırtında jop izi, şuuraltında ihanet lekesi bulunan bir yığın 68’li komünist ve onlara özenen bir grup liberal medya faresi birer masaya oturtulmuştu. Sonra da “alın şu mühimmatı, malum hedefe doğru sıkın yeter; sağlam maaşınızı her ay bankadan çekersiniz” denilmişti.
Millet, Balyoz davası ve karakol baskını haberleriyle göz bebeği ordusundan adamakıllı soğutulup da aralarında kahramanların da bulunduğu 325 Ordu mensubu çeşitli cezalara çarptırıldıktan sonra Taraf’ta yaprak dökümü başladı. Alışmış paçada don durmaz misali bu ideolojik yamyamlar, boşta kalınca bu sefer de hükümeti ısırmaya başlayınca efendileri, bu militan ekibi azad etti.
Herkes bilmeli ki biz bu masala inanmadık. “Bir çift kadın memesine vatanı satabileceğini” açıkça deklare ederek ruhunu pazara çıkaran bu bahçıvandan olma yalı çocuklarının getireceği demokrasiyi bizim orada köpeklere bile yedirmezler.
Taraf ekibinden nispeten ele gelir olanlar verdikleri yandaş medyaya nefes aldıran militan hizmet sayesinde, plazalarda rüyalarını süsleyen masalar kaptılar. Geri kalanlar da bedava zıkkımlanılan ve ucuza zamparalık yapılan entel barların yolunu tuttular.
Bunların Sosyalist sıfatlısı Roni Marguiles, veda yazısında adeta Taraf’ın bütün işlevini özetledi: “TC, Atatürk ve bayrak, bu düzeni mevcut haliyle koruma azminin simgeleridir. Bu dünya görüşüne kısaca ‘Atatürk milliyetçiliği’ diyebiliriz. Türkiye’de sosyalist olmak, her şeyden önce bu dünya görüşüyle mücadele etmekten geçer. Barıştan ve eşitlikten yana, devlete ve milliyetçiliğe karşı olmaktan geçer. Dört yıldır bu köşede yazdığım her şeyin özeti bundan ibarettir.”
Kıptideki şecaat arzı böyle!.. “Devlete ve Milliyetçiliğe karşı olmak!..” Kim bu adam? Yahudi kökenli Troçkist ve Robert mezunu Amerikancı Sosyalist… Adınta sıfatında bir tane Türk’e dair bir şey yok ama “cemaat zekâtıyla” Türkiye’yi tanzim ediyor. Bugün Türkiye’nin başına bir hal gelse soluğu fakülteyi okuduğu İngiltere’de veya Amerika’da alacak bir liman faresi!.. Gelmiş “çakma ihvan“a tetikçilik yapıp para kazanıyor, hep birlikte ülkenin omurgasını kırıp Amerika’ya teslim ediyorlar. Çakma Devrimciyle çakma İslamcının yaptığı işin özeti işte budur son 10 yıldır Türkiye’de.
Balyoz’un nesi acayipti? Hatırlayalım: “Mümkünse” bir uçağımızı Yunanlıların düşürmesini sağlayacak, olmazsa uçağımızı kendi elimizle düşürecek ve “Yunanlılar yaptı” diyecektik. Böylece güya “AKP Hükümetinin bu konudaki acizliği” ortaya konulacaktı.
ABD 11 Eylül’de aynısını 3 yolcu uçağıyla yaptı! 5.000 sivili feda etti; kim ne dedi, dediyse ne oldu? “Ulusal çıkarlar” söz konusu olunca Amerikalılar, Irak’ta ve Afganistan’da bir o kadar da asker kaybettiler.
Pekala Arap ülkesi Suriye, AB üyesi Yunanistan’dan daha itibarlı bir devlet midir ki
Akdeniz’de, uluslararası sularda uçağımızı bağıra bağıra düşürmesi karşısındaki AKP acizliği, halk tarafından kaale bile alınmadı? Kimsenin aklına darbe geldi mi? Hayır gelmedi!.. Kıbrıs krizinde, Kardak krizinde, 2003 tezkere krizinde darbeden bahis açıldı mı? Hayır? Peki nedir o zaman bu darbe edebiyatı?
İddiaya göre “Balyoz eylem planı“nda, camiler dahil halkı galeyana getirecek bombalı eylemler yapılmasının siyasi sonuçlar doğurması öngörülüyordu. Peki Reyhanlı’daki Türkiye Tarihinin en ağır bombalı eylemi Hasdal’dan mı yapıldı? Hayır? Şam’dam yapıldı da ne oldu? Hesap sordunuz mu? TSK’ya teşebbüs bile etmediği eylemin hesabını sorarken Esad’dan bu vahşi eylemin hesabını sordunuz mu? MİT’iniz, Emniyetiniz herşeyiniz elinizde, mazeretiniz de yok. Hesap soracak mısınız?
Ordunun damarına basıldığı halde, yargının şirazesi bozulduğu halde, meclis diktatörlüğüne gidildiği halde darbe lafı eden olmadı. Taraf’ın çömezleri, 11. CD’nin gerçek olduğunu ispatlamak için kırk dereden su getiredursun; bunlar, Türkiye’nin çelik zırhını kırmak ve Misak-ı Milli’ye daha kolay tecavüz etmek için kurgulanmış düzmece olaylardır.
“Olası en kötü senaryo“nun en çok dikkat çeken yönü, 1. Ordu’nun, Genelkurmay üsküdar escort Başkanlığı dahil 56 noktaya “arz ettiği” bu senaryoda ABD’ye hep “güvenilmez adam” rolünde olmasıdır.
Askere göre Rusya, Suriye hatta Ermenistan bile Türkiye’nin kötü gününde “tarafsız” olacaktır da… Önüyle arkasıyla “tezkerenin reddi“nden olsa gerek; Pentagon, artık TSK’nın yanında değildir.
Ormanın bu eli sopalı gorili, “Soğuk Savaş” boyunca askerlerle arkadaş olmuş ama “bahar” gelince sivillere doğru “sarkmaya” başlamıştır.
Somut açıdan “tecavüzkâr bir haçlı seferi” olan bu sarkmanın kampanya adı, “medeniyetler ittifakı” latincesi “dinler arası diyalog” Taraf’taki şekli ise: “Roni’nin Coni’yle cilveleşmesi“dir.
Taraf’ıyla, Zaman’ıyla, Sabah’ı ve Star’ıyla yandaş medya, işte bu tecavüzü, mutlu bir “nikah” töreni gibi göstermeye çalışan süslü birer “düğün davetiyesi“dir.
AKP’nin AB kriterlerine uyarak “zinayı serbest bırakması“yla bu medyanın küçükçekmece escort ortaya çıkışı arasında doğrudan bir bağlantı tespit etmek mümkün görünmüyor. Ancak, yasa değişikliğinin en azından zihinsel açıdan bu medya fahişelerine bir “çalışma kolaylığı” sağladığından hiç kuşkumuz yok.
Bu arada!.. Allah’ın hükmüne rağmen, Halife Abdülmecid’den buyana alkol satışını serbest bırakan kanun koyucuların sıfatı, “bir kaç ayyaş“mış!.. Bunu geçen gün Başbakandan öğrendik ve epeyce rahatladık! Diğer meseleyi de çözmek üzereyiz.
Şimdi sıra, zinayı serbest bırakan o bir kaç “muhabbet tellâlı“nı çapa escort bulmaya geldi! Onları da bulduğumuz an bizim oraların deyimiyle “içe sine” rahatlayacağız.
Çünkü adamlar işi “globale bağlamış!..” Acele etmezsek; milletçe zarardayız!..