TÜPRAŞ! Kaygı Ateşine Benzinle Müdahale
Şükrü Alnıaçık
Türkiye’nin en büyük şirketi, dün hükümet tarafından basıldı. Evet, Tüpraş’a yapılan polisli, Maliye ve EPDK baskınından bahsediyorum. Genel Müdür, “The Wall Street Journal“a yaptığı açıklamada, “Rutin denetimler hep böyle yapılır” diyor. Ancak Tüpraş ve Koç Holding hisselerindeki ani düşüş, bunun böyle olmadığını gösteriyor. Sert satışlardan sonra kapanışta Tüpraş hisseleri % 2.07, Koç Holding hisseleri ise yüzde 3,93 değer kaybediyor.
Koçlar için bu bir “Kara Çarşamba” olabilir. Hamle bununla sınırlı kalmayabilir ve Türkiye, Kuzey Irak’tan Taksim’e sıçrayan “TÜSİAD-MÜSİAD rant kavgası“nın ortasında kalarak büyük bir ekonomik krize doğru sürüklenebilir.
Başbakan Koç’a tos vurmuş bekleyelim görelim hocam! Deyip geçemeyiz. Çünkü basılan yer “mertçe” bir banka değil. Büyük ihtimalle sokaktakinden daha büyük bir savaş başlıyor. Bu savaşın ülkeyi nereye götüreceği belli değil. O yüzden bu “Kasımpaşalı” hamleyi de AKP’nin ve PKK’nın diğer hamleleri gibi enine boyuna tartmalı ve gardımızı almalıyız.
Ülke siyasetine dünya borsalarına bakarak yön vermeye alışmış vatansız tilkiler, Range Rover cipleriyle vatanın yollarında kral muamelesi görürken, Ülkücüler bazen seçimde oy vermeye, bazen de hastalarına kan vermeye birbirlerinden dolmuş parası temin ederek gidiyorlar. Yalan mı?
Evet, bu eşsiz diğergamlık, satmamak ve satılmamak tabii ki şerefimizdir. Ancak garibanlığı şahsiyetimizden artırdıklarımızla takviye ederek efeler gibi yamaçlarda bir ömür geçirmek kaderimiz değildir. İstikbal kentlerdedir!
İdeallerini Türkiye zeminine oturtmuş olan Ülkücülerin Türkiye’nin ekonomik hayatındaki köklü depremlere kayıtsız kalmaları düşünülemeyeceğine göre, Kasımpaşalının Koç Holdinge karşı bir intikam savaşı başlatması da gözümüzün önünde durması gereken olaylardan biridir.
Gezi Parkı eylemlerinden sonra Erdoğan’ın eylemcilere arka çıkan Koç Holding’e yönelik bir operasyon hazırlığı içinde olduğu bilgisi kulağımıza geliyordu. Hatta Başbakan’ın, “hazırlığınızı yapın ya o gidecek ya ben!” diyerek “bürokratlarını kızıştırdığı” da kulağımıza gelmişti.
Hükümetlerin holdinglere savaş açması konusunda tarihte fazla örnek yoktu. O yüzden de aklımıza daha önce Uzan, Doğan ve Çukurova holdinglere karşı girişilen “ehlileştirme” hamlelerinden başka bir operasyon tarzı gelmiyordu. Başbakan o günlerdeki gibi bir “ekonomik batırma” planlıyor olabilirdi; ancak arada tabii ki pek çok fark vardı. En azından KOÇ’lar Amerikalıları dolandırmamıştı.
Ve beklenen oldu. Koç Holding’in “Gezi Parkı cezası” kesilmeye başlandı. Maliyeciler, polis eşliğinde KOÇ’un amiral gemisi Tüpraş’a daldılar. Bence “bacan eğri” diyerek bile ceza kesebilirler.
Türkiye’nin en büyük sanayi şirketi olan Tüpraş, tam bir prestij kuruluşu. 2012’de 26 Milyar 276 Milyon dolar ciro yapmış. Başbakanın “faiz lobisi” diye saldırdığı Yapı Kredi Bankası ise Tüpraş’ın 1/7’si kadar ciro yapmasına rağmen ondan daha çok kar etmiş ve daha fazla vergi ödemiş. Finans sektörüyle enerji sektörü arasında böyle bir cazibe farkı var. Petrol aktıkça para yattıkça kazanıyor.
Tüpraş, İzmit, İzmir, Kırıkkale, Batman’daki 4 rafinerisiyle Türkiye’nin 1. Avrupa’nın 7’nci, Dünyanın 29’uncu rafinaj kapasitesine sahip. Zaten Türkiye’de başka rafineri şirketi de yok. Bunlar da biliyorsunuz devletindi. İtiş kakış özelleştirilmiş ve bu yılki kârından daha ucuza Koçlara verilmişti.
KOÇ Holding’in toplam istihdam kapasitesi 82.000 civarında. Bayiler ve yan sanayideki dolaylı ekonomik hareketlerle birlikte değerlendirildiğinde bu 90 yıllık Türk firması, “aman gelsin de nasıl gelirse gelsin” diye can atılan yabancı sermayeye göre çok daha milli ve ahlaklı bir duruş sergiliyor.
Babamızın oğlu değil, bir Milliyetçiliğini de görmedik. Ama Ülkücüyüz ya! Adaletsiz yapılan her işe olduğu gibi buna da kalemimizi dürtüyoruz. Vergi denetimiyle şirket nasıl batar, yaşadık biliyoruz.
Ülkede yabancı sermayeye satılmadık değer bırakmayan Erdoğan, “önce ülkem” den çok uzaklarda, MÜSİAD iktidarı için TÜSİAD sermayesine savaş açmakta, yandaşları, partisi ve şahsı yüzünden ülke ekonomisinde güven bunalımı yaratmakta yani “ateş“le oynamaktadır.
Başbakanın gözüne kestirdiği herkese dalarken, borsadaki “kaygı ateşine rafineriyle müdahale” etmesi karşısında birkaç kelam etmek ve kaygılarımızı paylaşmak istedik. Borsayı içten içe ateş sarmıştır.
Yanında ilk tutuşanlar da o vatansız kağıtlardır!