Kesinlikle Türkiye’nin eski Suriye politikası bugünkünden bin kadar daha iyi idi. İki ülkenin hükümetleri, sanki bir devletmiş gibi Gaziantep veya Halep’de müşterek toplantı yapıyor ve kararlar alabiliyordu. Urfa’dan bu tarafa sınırlar âdeta kalkmış durumdaydı.Gayri memnun sadece “Rojacılar”dı. Şimdi ise bunlar memnun geriye kalan herkas rahatsızdır.Hatta bunlar zaman zaman sınırları bile zorlamakta ve Kamışlı gibi küçük bir bölgeden Suriye’nin her tarafına sahip olmaya çalışmaktadırlar. Barzani hazretleri Kuzey Irak gibi kapalı bir bölgeden denize açılmak hayellerindedir.Bir kere Suriye’deki Kürt nüfus sadece ülkenin doğusunda mevcuttur.Resmi olarak Kürt ve Türk nüfus eşitlenmişse de,Türkmen ve Türk sayısı kasıtlı olarak azaltılırken biraz da Kürtler’in çığırtkanlığından varlıkları abartılmıştır.Ayrıca dünkü ve bugünkü Suriye coğrafyasında Halep Türkmenleri Türklüğünün şuurunda olmasına rağmen tamamen Arapça konuşurken, Bayır-Bucak Türkleri tıpkı devamı oldukları Yayladağı ahalisi gibi halis-muhlis Türkçe konuşmaktadırlar. Türkiye’deki mülteci Halepliler’den bir kısmı 2 günde Anadolu Türkçesine işte bu sebeble intibak edebilmektedir.
Esasında hükümet Suriye meselesine çok hazırlıksız girmiştir.Bu sebeble hemen bocalamış ve Amerika’nin Kürtleri himaye eden yanlış politikasının içine yuvarlanmıştır.Bizimkiler maşallah hep din alimi oldukları için bu işe “Din penceresi”nden bakma gibi bir gaflet de sergilemişlerdir.Şu “Nusayrilik” denen ucubeyi de kendileri uydurmuşlardır.İngilizler’in “El-Alawi” devletinin kurucuları arasında yeralan “Tav’il” bile “Nusayri” diye birşeyin olmadığını söylerken,bizimkiler “Nusayrilik”i derin ve şümullü bir “Şii mezhebi”sanmışlardır.Bir kere en büyük yanlış budur..Halbuki Hatay plebisitinde bile “Nusayriler” denilen zümre Samandağ Vakıflılı Ermeniler gibi Türkiye lehinde oy kullanmıştır.Suriye’de de bizimkilerin sandığı gibi bir Alevi-Sünni ayrılığı yoktur.Esedler cumaaları Emevi camiinde herkesle birlikte kılmışlardır.Bu bakımdan %10’un %90’a hakimiyetini düşünmek hayallenmekten öteye gitmemiştir.
Bir kere Halep’in yapısında “Nusayrilik” yoktur..Arapların dışında kalan çok az Kürt ve hakim Türkmenler’in tamamı sünnidir.Tıpkı Kerkük gibi koca Halep Ovası’nın Osmanlı’dan kalan tapuları kesinlikle Türkmenler’a aittir.Lazkiye ile Yayladağı sınır ilçemiz arasında kalan Bayır-Bucak’da ise insanlar “Türkmen” deyiminden ziyade “Türk”deyimini kullanılar..Yayladağı ve köyleri ile Gaziantep’te de aynı durum söz konusuduır.Yani Türk insanı boyu ve kabilesinden ziyade millet adını kullanır.
Bu sütunlarda kaç defa yazdım..Suriye’de Türkmenler ve Türkler Sünni-Hanefi iken,Araplar ve Kürtler Sünni Şafii’dir.Hama ve Humus Arapları ise Selefi yani Vahabibir.İşte %10 gibi bir azınlık da “Muhammed Bin Nusayr”gibi birinin başka hiçbir İslâm toplumunda olmayan mezheptendir.Bu sebeble özellikle Halep Bölgesi ile eski “Yeni İl”Türkmenleri sırf dini sebeplerle kudsiyet atfettikleri için Arapça konuştuklşarı halde Türkdürler.
Peki ister Halep Türkmeni ister Bayır-Bucak Türkü olsun “Esedler”rejimi ile meseleleri yok muydu derseniz tabii ki vardı.Özellikle baba Esed zamanında Suriye Türklerine korkunç bir soykırım uygulanmıştır.Baas Partisi’nin Bayır-Bucak’daki zülmü birçok yerleşim merkezini haritadan silmiştir.
Oğul Esed’e karşı mücadeleyi tabii olarak Osmanlı’ya karşı İngillizler’le işbirliği yapan Şerif Hüseyin artığı Sünni Araplar başlatmıştır.Dün İngiltere’nin oyuncağı olan bu adamlar şimdi de Amerika’nın köpeği olmuşlardır.Bu açıdan meseleyi görürsek Suriye’de meselenin bu noktaya getirlmemesi gerekliydi.Lakin bizim devlet adına “Hükümetçilik” oynayan gafiler Esed’e karşı dünyanın en büyük cephesini açınca şimdi artık patlakları tamir etme zamanı çoktan geçmiş ve en çok ezilenler ne yazık ki Türkmenler ve Türkler olmuştur.
Hükümetin böyle bir politika değişikliğine gerçekten “Türkmenler” mi sebeb oldu dersiniz kesinlikle böyle bir şey varit değildir.Üstelik kime ve ne için “TIRLAR”la silah gönderdiklerini İçişleri Bakan Efendi’nin “Türkmenler” diye açıklayıp da Türkmenler’in bunu yalanlaması tam bir rezillik ve Türkler’i hedef göstermek ve rejimle biraz daha belalı yapmaktan öteye gitmemeiştir.Dolayısiyle tam Irak’daki Kerkük Türkmenleri’ne oynan muzır Amerikan oyunu Suriye’da da sahneye konmuştur.Sebeb olanların nasıl can verip de Allah huzurunda rahat edebilecekleri cidden merak konusudur.Çünkü din Allah adını ağızdan düşürmeyen sahte İslâm kahramanları müslümanlara ızdırap vermekten başka hiçbir şey yapmamaktadır..Allah her şeyin hayırlısını versin ve soydaşlarımıza yardımı esirgemesin.Kalın sağlıcakla.