Ali BADEMCİ
Bizim speküler sosyal hayatımız hiç durmak-dinlenmek bilmez. Her devirde elimize bir elmalı şeker verirler bun da teselliyi buluruz. Biraz da üzerine kendimiz ilâveler yapar ondan sonra ortaya çıkan tapınağa tapmaya başlarız. Hiçbir şekilde içi boş mu dolu mu diye de düşünmeyiz. Ondan sonra sıra düşmanlara gelir ki onlar da buldukları herşeyi olmayan bu tapınağa yapıştırmağa başlarlar. Hani ağaçlara dilek kabilinden çaput bağlar da keramet bekleriz ya işte bu da öyle. Daima hayallerle gezmeği gerçeklere tercih ederiz. Altına üstüne kimse bakmaz. Doğru ve yanlışı da aramayız. İşte şimdilerde bir “Turan” mefhumudur gidiyor.. Adının önüne “TC” gibi koyanlardan olmayan ideoloji imâl edenlere kadar günlük hayatımızda kullanmağa başladık. Allahaşkına nedir bu “Turan”? Neresidir bu muhayyel ülke? Biliyor muyuz?
“Türklük” ve “Türkçülük”düşmanları aslında pek masum olan bu deyime “Irkçılık ve Kafatasçılık” gibi anlamlar bile yüklüyorlar. Halbuki Türk kültüründe bu son iki deyimi ifâde edecek kelime bile mevcut değildir. Arab’ın “Kabile”, Acem’in “Şii İslâm” cereyanları karşılığı bizde “İslâmiyeyi Bektaşiye” vardır. Germen kavimlerinin Kataolikliği, Anglo saksonların Protestanlığı, Slavlar’ın Ortadoks’luğu gibi.. Onun da birçok düsturları bizim “Göktanrı”kültürümüze yani “Şamanizm”dayanır. Esasen gerçek anlamını Arapça’da bulan ve “Kabail”den gelen “Kabile”nin kelime karşılığı “Kafatasçılık”dır. İslâm tarihindaki aksül amel de zaten böyle değil mi ?
Kavram kargaşalığının çok anlamı yok! Siz 19.yüzyıl oryantalislerinin sırf siyasi maksatlarla “Turan” deyimine değişik anlamlar yüklediğine bakmayın. Ara-sıra asabiyete gelip bizler dahi mecburiyetten kullanıyoruz lâkin doğrusu böyle değildir. Sahte derviş Vambery uzun süre İstanbul’da kaldıktan ve Türkistan’ı baştan başa gezdikten sonra, zamanın İngiliz teorisyenlerine verdiği brifingde Türk coğrafyasında kullanılan bu mefhuma kültürler üzeri siyasi anlamlar yüklemesi Osmanlı düşmanlarının iştahasını kabartmıştır. Tabii zamanın siyaset ustası İngilizlerdir ve maksat Rus Çarlığı’nı içten vurmak ve Osmanlı’yı maksadın çok üzerinde gerçekçi olmayan mecralara sürükleyerek dağıtmaktır. Bu husus gerçekleşmiş ise de gerek Rusya ve gerekse Türkiye için umulan faydayı sağlamadığı zaman içinde görülmüştür. Yani böyle sun’i ve uydurma bir ideoloji tutmamıştır, ama bizim nazarlarımızdan da bir türlü silinememiştir. Ben bile kast edilen anlamda “Enver Paşa”nın “Turancılığ”ını savunmuyor muyum ?
Esasasında “Turan” kelimesi Türkler’in kullandığı ,hele hele bugünkü gibi siyasi anlamlar yüklediği bir deyim değildir. ”İran” sözüne mukabil olarak kullanılmış kökü “Sankristçe”ye kadar dayanmaktadır. ”Strabon”da “Tuirya” olan bu isim “Avesta”da “Tura”şeklindedir. Hind kaynaklarında da “Turushka” diye geçen isimin “İndo-skitler, daha doğrusu “Turanlılar” olduğu ilim adamlarınca kabul edilmektedir. Türkolog Marguart da “Turukha” yı “Türk” olarak tercüme etmiştir. İbn Havkal ve Yakut gibi İslam müellifleri ise “Turan” deyimini “Batı Türkistan” anlamında kullanmışlardır. Firdevsi’nin “Şahnamesin”de de deyim İran ötesi, hattâ “Kuzey İran” olarak ifâde edilmiştir. Bütün bunların yanında “Türk Yazıtları” üzerine dünya çapında çalışmaları ile tanıdığımız H.Namık Orkun’a göre Yenisey Nehri Havzası’nda Uyug Çayı’na akan ırmaklardan birsinin adı “Turan” olduğu halde burası yukarıda belirtilen mıntıkalara çok uzaktır. Yine üstadın tesbitlerine göre tarihimizde “Turan”adlı şahıslara da tesadüf edilmekte olup, Orhun Kitababeleri’den daha evvelki devirlerde yazılmış olan “Barlık Yazıtları”nda, ”Öz Yiğen Alp Turan Altı Oğuz Budunda Üç Yeğirmi Adırıldım” ifâdesinde de “Turan”sözünün çok eskilerden beri kullanıldığını görüyoruz. Aynı şekilde Kirman Selçukluların’da da bir hükümdarın adı “Turan Şah”dır .
Görülüyor ki “Turan” adı bizden ziyade komuşularımıza ait bir deyimdir. Fakat bizimkiler de zevkle kullanmışlardır. Emir Timur da Altınordu’ya giderken bugünkü Kazakistan’a bu deyimi ihtiva eden büyük bir taş dikmiştir. Bu dahi “Fars” etkisi iledir. Dimitrov her ne kadar bahsini ettiğimiz oryantalistlerin etkisi altında kalarak telâşa düşmüşse de Emir Timur devri tarihimizin azamet ifâde eden zamanlarında böyle ve bu adla bir ideolojisi arayışı yoktur. Hedef “Turan”dan ziyade Allah’ın Türkler’e bahşettiği “Cihan Hakimiyeti Mefkuresi”dir.Gökalp’in meşhur mısralarında da aynı gerçeği görürüz.
Peki kullanmayacak mıyız? Elbette kullanacağız. Lâkin anlamını ve tarihi seyrini düşünerek. ”Türkçülük” gibi içi dolu ve berrak bir “İdeologya Örgüsü”nün önüne geçirmemek kaydı ile. Tıpkı ecdâdımız gibi.. Ve yıkı muhayyel “Kızıl-Elma” gibi. Muhabbetle.