Geşmişte MHP saflarında şöyle veya bulunup da ANAP ve DOĞRU-YOL dönemlerinde bu partiler içerisinde yeralmış ülkücü şahısların bu kadar gurbet yolculuğundan sonra, başka gidecek yer bulamadıkları için, şu sıralar eski mekânlarına hızlı bir dönüş içerisinde olduklarını görmekteyiz. Çoğu eski bürokrat ve teşkilâtçı olan bu kişileri AKP de koltuk endişesi ile zaten kabullenmemişti. Fakat, yazıyoruz ve esefle söyleyelim ki ülkücü tabanın çoğu hâlâ “Aldatmaca İslâmcılık” telâkkileri ile bu parti saflarındadır. Başbakan’ın ara-sıra “Milletçilik”den dem vurmasının sebebi de budur. Bizim “Gurbet Kuşları” ANAP ve DOĞRU-YOL’dan gördükleri ilgiyi 10 yıllık iktidar döneminde AKP’den göremediler. Çünkü AKP ille de “Cemaat ve Milli Görüş” diye tutturdu. İlk iktidar dönemlerinde celbettikleri kendilerinden olmayanları ayaklarını sağlamlaştırdıkça tasfiye ettiler. Fakat “Kuşlar”ın götürdüğü kitleler ne yazık ki büyük bir çoğunluk olarak küsüratı tamamlamaya devam ediyorlar.
Bundan iyi fırsat olmazdı: Hazır mahalli seçimlerde MHP’ye yaklaşıp arkasından gelecek belki de erken seçimlerde ön saflarda yeralmak.. Esas gaye budur. Özal gittikten sonra bile onun davulunu çalanlar, Tansu’nun emekliliğini şaka sanıp orada pasif durumda bekleyenlerin gerçek yüzleri işte budur. Tabii olarak özellikle Tansu dönemlerinde bilhassa bölücülüğe karşı verilen silâhlı mücâdelede bulunanlar Kürd yanlısı AKP tarafından kesinle kabul edilmedikleri gibi sigaya bile çekildiler. Şu anda MHP’ye meylin bir sebebi de şemsiyenin altına girip olası bir tufandan korunmak.
Şimdi ne yapalım? Bunları kovalım mı? Kesinlikle hayır.. Onlara tabanı yaklaştırma görevi vermek lâzım. Nasıl dağıttılarsa öyle toplasınlar. Mahalli seçimlerde bir talepleri olacağını sanmam. Beş-altı ay önce gelenlere zâten listelerde yer verildi ve birçok kent de AKP’den transferler de yapıldı. Şimdilik bu kadar yabancılaşmak yeter.. Önemli olan “Gurbet Kuşları”nın tabanı adam gibi toplamaları. Parti saflarında şöyle veya böyle başarılı politikalarla disipline olmuş eski kurtları yine bunların emrine kaptırırsak vay halimize.. 12 eylülden ve 1990 sonrasında gördüğümüz “Provakosyonlar”ın tam göbeğine oturmuş oluruz. Olmuşken zaten bu tip çıkışlara çok müsait olan ülke şartları “Kâmil Ülkücülüğü” yine satış için pazara çıkarabilir. 12 Eylül’den evvel “müteharrik” rollerde gördüğümüz bu “Âkil” adamlar yeni seneryoya kapılmaya ve camiayı da sürüklemeye müsaittir.
Gaçenlerde birkaç kere yazdım: MHP’de kesinlikle bir “Genel Başkanlık” ve “Yönetim” problemi yoktur. Muzır unsurların “Bu ekiple bu iş yürümez” şeklindeki menfi propagandalarına aldanmamak lazımdır. 15 yıldan beri, hareketi bugünlere taşımak kolay bir iş değildir. Sonra itiraf etmek lâzımdır ki genetiğimizden gelen hususiyetle zaten pek akıllı insanlar olmadığımız da bir gerçektir. ”Ülkücü Nedir” derlerse tek kelime ile saf ve temiz “Türk Çocukları”demekten güzel bir deyim var mı? Ülkesi ve milleti için her an canını vermeye hazır böyle bir kitle başka hiçbir milletin ne sosyal ve siyasi hayatında ne de tarihinde görülmemiştir. Lâkin ülkücüler kendilerini hiçbir zaman “Rezerv”olarak görenlerin oyununa gelmemeli, ulu-orta tenkitlerde bulunmamalıdırlar. Şu “Gurbet Kuşları” gerçekten eski olmasına rağmen “Yepyeni ve Dipdiri” yeni bir mekâna geldiklerinin farkına varmalıdırlar. Başından geçen bunca hadiselere rağmen kendini kullandıran ülkücü tam mânâsı ile ahmak ülkücüdür. Unutkanlığı hemen ve şimdi bir kenara atmalısınız.
İsterseniz bir örnek verelim: Bugün hangi ad altında olursa olsun içeride birçok TSK mensubu bulunmaktadır. Şüphesiz ki bunların büyük çoğunluğu vatansever-cumhuriyetçi ve Atatürkçü’dür. Peki bunların içinde 12 Eylül’de bizim ayaklarımız altına sopa vuran, bizim insanlarımızı kullanarak bizleri de lekeyen, birçok ülkücü ipe giderken cuntacılarla herhangi bir şey söylemeyen “Tırnaksızlar” yok mu? 10 yıldan fazla işkence gören, 10 yıl da dışarıda kendilerine hayat zehir edilen ve hâlâ normal hayatlarına dönemeyen “Ülkücüler”in hesabını kim verecek ? Kötü herzaman ve her yerde kötüdür. Sen bir takım insanları “Devlet”e yardım diye çağıracaksın ondan sonra da kontrol altında yaptırdığın eylemler için sigaya çekip göstermelik mahkemelerde yargıladıktan sonra ipe göndereceksin ! Nerde böyle komedya görülmüştür ?
Vallahi 10’u 5’i bilmem.. Şu kitleleşme döneminde eski-yeni ülkücü birlikteliğine evet ama daima uyanık olmanın tam zamanıdır. Tabii ki küçük hedeflerle yetinmeyip hakkımız olan itibara koşmak ve sevgiyi kucaklamak zorundayız. Yıllarca sana “Faşist” gözü ile bakıp da şimdi de kazanacak yerlerde ülkücü şahısları liste başı göstermelerini kınamak yerine bununla haz duymamız lâzımdır. Ne yapalım gidene güle güle.. Bize hayır etmeyen yeni sâhibine hayır getirsin.. Hiçbir çekilde bu işlerin tartışma götürecek tarafı yoktur. Bizden gideni kayıp olarak telâkki edip, kalana sahip olmak ve gideni hiçbir surette alışılagelmiş ”Hainlik” ile suçlamamak lazımdır.
Evet.. Şimdi kenetlenme zamanıdır. Şu AKP’li din tücarlarının elinden insanımızı hemen kurtarmak lâzımdır. İnan ki bunlar esir olmuşlardır.” İslâmla Aldatıılmak”gibi İslâmi olmayan mekânlarda tutulmaktadırlar. Kimdir bunlar? Biziz biz.. Bizim tam kendimiz. İslâmi görüşlerin bilhassa tartışma konularına katiyyen girmemeliyiz.. Binlerce evliya ve enbiyanın çözemediği meseleleri ne bunlar ne de biz çözemeyiz. Böyle tartışmalar sadece bize zaman kaybettir ve milletimizi de parçalara ayırmaktan başka işe yaramaz. Tek sığınak liman Türk Milliyetçiliğidir.. Öyle buna karşılık bir aksülamel gibi azınlık ırkıçlığının hortlayacağını ileri sürrmek de doğru değildir. Türk Milleti saf ve tertemiz Müslümandır. İslâmi hayatımızda “Bid’at” olmayacağını 1071’de bize bu toprakları emanet edenler söylemiştir. Kim olursa olsun,hatta orduda çoğunluk oldukları gibi safsatayı ileri sürenler bile bunu kabul etmiştir. Yani 943 yıl bu hâkimiyeti kabul edenlerin şimdi mi aklı başına gelmiş ? Selçukludan sonra Türk Moğolları gelmiş, Celâleddin Harzemşah gelmiş, Emir Timur gelmiş, Akkoyunlu-Karakoyunlular gelmiş, Osmanlı gelmiş “Çıt” yok şimdi Tayyib ile birlikte yeni yol arayışları başlamış.. Yutarlar mı bunu?
Sağlıcakla kalın.