SİYASET giderek kızışıyor.
Önceki seçim dönemlerinde de didişmeler yaşandı ama bugünkü kadar iğrenç konuşmalar ve karşılıklı ithamlar yapılmadı…
Ortamı bu hale getiren en önemli neden, Başbakan Erdoğan…
Siyasal tavrı, kavgacı mizacı, kine dönen öfkesi ve narsist yapısıyla muhalefeti en üst perdeden konuşmalarla yıpratmaya ve alınmış olan oyları da bu yolla muhafaza etmeye çalışıyor…
Tavrı karşılıksız bırakılıyor sanmayın; muhalefet de karşı saldırılarda bulunarak iktidarın gücünü kırıyor.
* * *
Bu süreçte ağır bir dilin ve karalama yüklü sözcüklerin kullanıldığına tanık oluyoruz.
Başbakanın ne hırsızlığı kaldı ne yalancılığı…
Üstelik benzer yakıştırma ve itham, AKP’li çok isim için de yapılır oldu…
Muhalefet, bu ve benzeri suçlamalarla iktidar partisine yüklenir de iktidar partisi durur mu; o da ana muhalefet liderini karalamaya başladı. Yetinmediler taa 40 yıl öncesine giderek o günlerin hesabını Gandi Kemal’den sormaya kalktılar…
Ulu Önder Mustafa Kemal‘den bile hesap sormaya kalkacak kadar gözü dönen Erdoğan ve etrafı, Gandi Kemal‘i es geçecek değildi ki…
* * *
Taraflar farkında değil; oysa ortaya çıkan gerçekler didişmenin beyhude olduğunu söylüyor. Seçmen, seyrettiğimiz iğrenç tabloya bakarak bunların hakkındaki hükmü 30 Mart’ta sandıkta verecek.
Tarafların birbirlerine yakıştırdıkları “Hırsız, yalancı, talancı, ihale satıcısı, çeteci, Pensilvanya kuklası, cemaatin adamı, lider değil genel müdür” gibi sıfatlar sandık sayesinde ya tescil edilmiş, ya tekzip edilmiş olacak…
Sandığı bekliyoruz; asıl o konuşacak ve kimin ne olduğunu hepimize söyleyecek.
KİM BU İSLAM ÇİÇEK ADINDAKİ YARGIÇ
—————————— ———————
CEMİL Çiçek‘in ahfadından değil ama Çiçek işte…
Acem Reza Zarrab ile bakan çocuklarını tahliye eden yargıç İslam Çiçek‘ten bahsediyorum…
Önce dilimin ucundaki şu kaydı düşeyim; çiçek dalında güzeldir, kopardığınızda hızla solar çiçekliği biter yani kurur ve diken gibi olur…
* * *
İslam Çiçek, çiçek değil insandır ve her insan gibi duyguları ve tercihleri vardır…
Attığı tweet’e bakarsanız ya AKP’lidir, ya da Recep Tayyip Erdoğan hayranı…
MHP’li vekil Faruk Bal, İslam Çiçek’in tweet’in bulup çıkardı ve kamuoyunun önüne sererek tahliyeye kaşla göz arasında karar veren yargıcın meşrebini açıklamış oldu.
* * *
Zarrab’ın ve bakan çocuklarının avukatı günlerdir İslam Çiçek’in nöbetçi olacağı günü kolluyordu.
O gün geldi ve tahliye talebini Çiçek’in önüne bırakıverdi…
İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi yargıcı olarak Çiçek de tahliye kararı verdi.
Sanıkların yurt dışına çıkışını yasakladı, adli kontrol koşulunu da karara koydu. Bundan sonra Zarrab ve mahdum beyler hafta sonu en yakınm karakola giderek imza verecek…
Bu arada işlerini de sürdürecekler; ayakkabı kutuları herhalde boş bırakılmayacak, doldurulacak…
“Allah uzun ömür versin uzun adam” hayranlığı, görüldüğü gibi tahliyeye dönmüş, önemli bir işe yaramıştır!
KİMLERDE VAR, KİMLERDE OLMAMALI
—————————— ——————
BAŞBAKAN öfkelenmekte haklı. Devletin sırlarının konuşulması için önemi isimlere verilen kriptolu telefonların dinlenmesine kim olsa kızar.
Bu telefonlar, devletin mutlaka muhafaza edilmesi gereken sırlarının güvenli bir ortamda konuşulabilmesi içindir.
Başbakanımız dahil hepimiz böyle biliyorduk ama değilmiş, yanılmışız. Tayyip Bey de söyledi, kriptolu telefonları bile dinlemişler…
Peki bu telefonlar kimlere verilmiş, ona da bakalım…
Beş tanesi Başbakan’da.
Cumhurbaşkanı’ında bir tane, Meclis Başkanı’nda bir tane, Genelkurmay Başkanı’ında bir tane kriptolu telefon var.
Ayrıca bakanlar, kuvvet komutanları, Başbakanlık Müsteşarı ile MİT Müsteşarı da kriptolu telefon sahibi. Ancak kripto filan havagazı, bunların hepsini dinlemek mümkün…
Peki Bilal Erdoğan hangi telefondan dinlenmiş?
Tabii ki kriptolu telefondan. Çünkü babası kendisine tahsis edilen beş telefondan birini oğlu Bilal’e vermiş, “Al sen de güvenlik içinde konuş” demiş.
Bunu derken bu telefonların da dinlenebilir olduklarını bilseydi herhalde ne derdi:
-Aman oğlum, usturuplu konuş, dinlenebilirsin…
“Beni bile dinliyorlar” diyen bir başbakan, mahdumunu böyle diyerek uyarmaz mıydı!?
“Beni bile dinliyorlar” diyen bir başbakan, mahdumunu böyle diyerek uyarmaz mıydı!?
* * *
Önceki gece Kanal +1 televizyonunda Emre Uslu önemli açıklamalar yaptı.
“Kimse Bilal Erdoğan’ın dinlenmediğini söyleyemez” diyerek bu yöndeki iddiaları “Dinleme yapılmamış olsaydı savcı Bilal’i sorguya çağırmazdı” diyerek çürüttü.
Uslu’ya katılıyorum, Bilal Erdoğan babasının verdiği kriptolı telefon dinlendikten sonra sorguya çağrıldı…
Para konusundaki konuşma da çakma, montaj filan değil, yapılmış bir konuşmadır…
* * *
Erdoğan uhdesine tevdi edilen hayati öneme sahip bir devlet aracını, yetkisi ve devlet işleriyle bağlantısı olmayan mahdumuna aktarmakla bulunduğu konuma hiç önem vermediğini ve o konumu aile fertleriyle bölüştüğünü de göstermiştir.
Bu anlayışa ait o tasarruf suç mudur, ona hukuk karar verir!