Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli TBMM Özel Oturumu’nda 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı münasebetiyle bir konuşma yaptı
Sayın Başkan,
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 94’ncü kuruluş yıldönümü
münasebetiyle bu özel birleşimde biraraya gelmiş bulunuyoruz.
Sözlerimin başında sizleri ve ekranları başında bizleri izleyen aziz
vatandaşlarımızı saygılarımla selamlıyorum.
94 yıllık bir maziden süzülerek gelen Gazi Meclisimizin kutlu hatıralarını
sevinç, dua ve hürmetle yâd ediyoruz.
Bu aziz millet eserinin, bu yüksek demokrasi mabedinin anlamı ve
özellikleri üzerine tekraren ve samimiyetle düşünüyoruz.
TBMM, her şeyden önce Türk milletine duyulan sevgi ve saygının eşsiz bir
tezahürü, çok kıymetli bir ürünüdür.
Milli iradeye sadakatin, milli egemenliğe bağlılığın, meşruiyete verilen
önemin çok açık, çok net kanıtıdır.
Büyük Millet Meclisi’nin açılması dönemin şartlarını dikkate aldığımızda
destansı bir atılım, kararlı bir adımdır.
Milletimiz kendi geleceğine bizatihi kendisinin yön vereceğini 23 Nisan
1920 itibariyle göstermiş, temsilcileri eliyle tüm dünyaya duyurmuştur.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün sözleriyle ifade edecek olursak; Büyük
Millet Meclisi, bizi yaşatmamak isteyenlere karşı yaşamak hakkımızı müdafaa
etmek üzere toplanmıştır.
Çorak, bakımsız ve kerpiç evli Ankara’nın göbeğinde bağımsızlığımızın
rotası şekillenmiş, istikbalimizin haritası çizilmiştir.
23 Nisan 1920, Mondros’taki aldatmaya ve işgal planlarına en etkili
cevaptır.
23 Nisan 1920, boğaza demirleyerek toplarını devrin başkentine çeviren
şımarıklığa ve cüretkârlığa rest çeken, isyan ve itiraz eden milli direniştir.
23 Nisan 1920, asırlarca vatan topraklarının istilasını hedefleyen, Türk’süz
Anadolu özlemiyle yanıp tutuşan vesayetçi ve sömürgeci güçlere en kalıcı
mesaj, en tutarlı duruştur.
Devletini kurmadan Meclisi’ni açacak kadar cesaret ve öngörü sahibi
olan Türk milleti, TBMM vasıtasıyla köleliğe meydan okumuş, tutsaklığa
başkaldırmıştır.
Acı ve ıstırap verici geri çekilmeleri durdurabilmek, yeni bir atılganlığa,
yeni bir dirilişe ve yeniden bir başlangıca hevesle ortam açmak için Ankara’nın
kutlu bağrında bağımsızlık hedefine odaklanılmış, milletin sinesi tek yol olarak
kabullenilmiştir.
23 Nisan 1920 Cuma günü Ankara Hacıbayramı Veli Camii’nde kılınan
Cuma Namazı’nın hemen ardından Kuran Tilavetleriyle, Salavat-ı Şeriflerle,
Hatm-i Şeriflerle ve büyük umutlarla İlk Meclis’in kapısı aralanmıştır.
Ulus’taki taş binaya milletimizin bütün özlemleri, bütün hayalleri yansımış,
adeta ete kemiğe bürünmüştür.
Bağımlı yaşamayı, parya olmayı, onursuzca yürümeyi aklının ucundan dahi
geçirmeyen millet evlatları Ankara’da tek vücut haline gelmiştir.
Esareti reddeden, şuna buna boyun eğmektense ölmeyi tercih eden
milliyetçi-vatansever yürekler yurdumuzun dört bir yanından Ankara’ya akın
etmiştir.
İlk Meclis’in açılış konuşmasını en yaşlı üye sıfatıyla yapan ve aynı
zamanda Maarif Müdürlüğü’nden emekli olan Sinop Mebusu Şerif Bey’in şu
sözleri aslında her şeyi tümüyle gözler önüne sermektedir:
“Tam bağımsızlık ile yaşamak kararlılığında olan ezelden beri hür ve
bağımsız yaşayan milletimiz bu esaretini kesin ve kararlı bir biçimde reddetmiş
ve derhal vekillerini toplamaya başlayarak Yüce Meclisini vücuda getirmiştir.”
Büyük Millet Meclis’i; içinden çıkıp vekâletini üstlendiği milletinin
tercümanı ve sözcüsü olarak beklentileri çok iyi şekilde seslendirmiştir.
Savaş şartlarının ağırlığına rağmen, ilk Meclis demokrasinin erdemine,
katılım ve çoğulculuğun önemine inanmıştır.
Aynı zamanda bu kutlu çatı kurtuluş mücadelesinin sevk ve idare merkezi
olarak Gazilik unvanına layık görülmüştür.
Toprakları istila edilmiş, ordusu dağıtılmış, insanı yorgun, yoksul ve bitkin
düşmüş bir ülkenin, bir milletin demokrasiye bağlı kalarak, Meclis’i açık tutarak
varlık mücadelesine atıldığı tarihte çok ender görülen bir gerçektir.
Bu açıdan TBMM, yalnızca meşruiyetini ve iradesini milletten alan
kurumsal bir yapı değil, aynı zamanda büyük Türk milletinin yaşama, var olma,
bağımsızlık ve özgürlük coşkusunun temsil edildiği milli ruhun ta kendisidir.
Değerli Milletvekilleri,
Bu toprakları vatan yapan ecdadımızdan devraldığımız ve omuzlarımıza
yüklenen görevlerin ne denli ağır olduğunu çok iyi biliyoruz.
Bilmeyenlere hatırlatırım ki, üstlendiğimiz vazifeyi yerine getirmek için
ihtiyacımız olan cesaret ve ilham tarihimizin şanlı sayfalarında fazlasıyla
yazılıdır.
Birinci Meclis’te görev alan vekillerin geçmişle gelecek arasındaki
bağı sorumluluk bilinciyle ve büyük bir özveriyle kurduğunu tartışmasız
söyleyebiliriz.
İçlerinden Meclis-i Mebusan’dan gelen sayıca kalabalık bir grup vardı.
İçlerinde toplumun her kesiminden, vatanımızın her yöresinden, sosyal ve
ekonomik hayatın her veçhesinden çıkıp gelenler bulunuyordu.
Buna rağmen İlk Meclis Türkiye Cumhuriyeti’nin harcını karmış,
temellerini kazmış, duvarlarını örmüştür.
Azımsanmayacak farklılıklar bulunmasına rağmen, aralarından vatan ve
millet konularında hiçbir farklı ve aykırı ses çıkmamıştır.
Birinci Meclis bu sayede, yıllarca süren savaşlarla, bitmeyen kayıplarla,
kesilmeyen baskı ve dayatmalarla içten içe çürüyen, eriyen ve çözülen
İmparatorluğumuzdan ulus-devlet çıkarmayı başarmıştır.
√ İsli gaz lambaları ışığında kaleme alınan kararlara kardeşliğin
√ Taş binadaki odaların soğuğu inanç ve sevda ateşiyle kırılmıştır.
çıkmayan mürekkebi damlamıştır.
√ Telgraf masalarında, tahta sıralarda, dar koridorlarda hep birlikte
√ Sabahlara kadar süren, ayaz geceleri yaran ateşli toplantılarda şeref ve
Biz İlk Meclis’e bakınca etnik koalisyonu, 36’nın birde buluşmasını değil,
Türk milletini görüyoruz, onun yüksek haslet ve emanetlerini fark ediyoruz.
Biz İlk Meclis’e bakınca mecburen bir araya gelmiş, yerel aidiyetleri
kolektif ruha dökme gayesine yabancı kalmış yapay bir kalabalık değil, Türk
milletinin bekası için peşinen kefene sarılan gerçek istiklal kahramanlarını
görüyoruz.
Ve elbette biz ilk Meclis’e bakınca Türk milliyetçiliğinin yüksek erdem ve
başarısını fark ediyoruz.
Herkese de TBMM’ne bu nazarla yaklaşmasını tavsiye ediyorum.
Demokrasi dışında, milli egemenlik haricinde başka yol ve mecra
arayanları Meclis’in anlam ve mesajları üzerine kararlıca tefekkür etmeye davet
ediyorum.
kurtuluşun, kutlu günlerin düşü kurulmuştur.
namus müdafaasına ortaklaşa ant içilmiştir.
Sayın Başkan,
Değerli Milletvekilleri,
Bu vesile ile sevgili çocuklarımızın ve bugünün kendilerine ithaf edildiği
dünyadaki bütün çocukların bayramını en içten dileklerimle kutluyorum.
Gerçek ve kalıcı barış, huzur, mutluluk ve kardeşlik diliyorum.
Bu kutlu Meclis’i emanet eden büyük Atatürk’e, dava arkadaşlarına, İlk
Meclis’in muhterem üyelerine ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bugün
hayatta olmayan aziz mensuplarına şükran duygularımla Cenab-ı Allah’tan
rahmet diliyorum.
Konuşmama son verirken sizleri ve aziz milletimizi saygılarımla
selamlıyor, TBMM’nin 94’nci yıldönümünün kutlu olmasını diliyorum.
ulkucuhaber.com