MHP Ankara Milletvekili Prof. Dr. Özcan Yeniçeri, TBMM’de bir basın toplantısı düzenleyerek bölücülük ve terör eylemlerindeki gelişmeleri anlattı.
Yeniçeri, basın toplantısında şu ifadelere yer verdi:
Güneydoğu’da Gelinen Aşama
“Çözüm” ya da “barış süreci” adı altında başlatılan ve bölgede devlet otoritesini azaltan örgüt otoritesini artıran gelişmeler ciddi bir aşamaya gelmiştir. Terör örgütü, AKP iktidarının başlattığı bu süreçte bölgede “karakol yapılmasını istemiyoruz, yol ve baraj yapılmasına karşıyız” diyerek devletin karşısına dikilmişti.
AKP iktidarının terörist gruplar silahlı ya da silahsız olarak çekilecek ve son aşamada da silah bırakacak vaadi daha işin başında çökmüştü. Terörist gruplar çekilmediği gibi, güvenlik birimlerinin silahlı terörist gruplara müdahale edilmesinin engellenmesi bölgede durumun kontrolden çıkaracak bir noktaya getirmiştir.
“Çözüm” Denilen Süreçte Yaşananlar
KCK müteahhitlerden haraç almış, vermeyenleri cezalandırmış hatta dağa kaldırmıştır. Birkaç somut örnek:
-Şırnak Beytüşşebap Mezra beldesinin elektrik hizmetleri 2009 yılında ihaleye açıldı. İhaleyi alan taşeron müteahhite KCK çöktü. 500 milyar para istediler adamdan.
Adam “Ben bulamam bu parayı” deyince, bastılar dayağı kolunu kırdılar. Bu da yetmedi balkondan aşağı attılar. Zavallı adam işi devretti.
Yine TSK kaynakları bir PKK mektubuyla ihalenin geçen sene iptal edildiğini söylüyor.
-KCK’nın Hukuk ve Kadastro mahkemeleri Meydana Kolya yaylasında faaliyet gösteriyor. Hukuk mahkemelerinin kararları buradan çıkıyor. Kandil’den mühürlü tapular vatandaşlara buradan veriliyor.
-KCK İcra ve Ceza mahkemeleri ise Laleş yaylasında alenen faaliyet göstermişlerdir. KCK emirlerine uymayan, askerle teması olan vatandaşları burada sorgulamış, hapis ve para cezalarına burada kurdukları mahkemelerde çarptırmışlardır.
-Yargı ve vergi faaliyetini yürütmek için gereken intikalleri silahlı şekilde araçlarla TC’nin karayollarında alenen yapılmıştır.
-KCK-PKK unsurları Laleş, Meydana Kolya, Faraşin ve Marunis’teki “PKK şehitlikleri” için alenen kamyonlarla kum ve çimento taşımışlardır. Bu 4 bölgede PKK devamlı kalabilmek için modern sığınaklar inşa etmişlerdir.
Seçim Sonrası Artan Terör Olayları!
Bölücülük ve terör eylemlerindeki gelişmeler seçim süreci sonrasında da Cumhurbaşkanlığının gölgesinde kalmıştır. Bu yüzden bölücülük, yıkıcılık ve terörist eylemlerle ilgili gelişmelere kısaca değinmek gerekiyor.
İmralı’daki terörist başının basına yansıyan ifadesinden bir pasaj şöyledir: “…Pratik ilerlemenin olması gereken dönemdeyiz. Gerekirse 50 yasa çıkarılacak. PKK yasadan yararlanıp meşrulaşacak.
Amacımız bu yasadışılığı bitirmek. Basına yanlış şeyler yansıyor. Öcalan bağımsızlıktan, federasyondan, özerklikten vazgeçti dediler. Ben hiçbir şeyden vazgeçmedim. …Bağımsızlığı pratiğe geçirecek en uygun konumdayız.”
İş o hale gelmiştir ki ‘İmralı görüşmelerinin yasal çerçeveye oturtulmasının yanlış’ olacağını söyleyen Başbakan Tayyip Erdoğan’ı KCK tehdit edebilmektedir.
KCK Yürütme Konseyi, tehditlerini şöyle sıralamıştır: “Bu durumda halkımızın demokratik özerkliğini kendi iradesiyle inşa etmekten başka seçeneği kalmamıştır. Ya önderliğimizle yasallığa dayalı müzakere sürecine girilecektir ya da kimsenin arzulamadığı yeni bir süreç başlayacak”.
AKP ile PKK’nin Süreçte Yaptığı Sessiz İşbirliğinin Sonuçları
Yerel seçim sürecinde AKP’ye destek amacıyla terörist faaliyeti durduran PKK 1 Nisan’dan itibaren terörist faaliyetlere kaldığı yerden devam etmektedir.
Şemdinli’de askerlere taciz ateşi açan teröristler akşam da Şırnak’ta 3 kişiyi kaçırdıkları haberi medyaya düşmüştü.
Teröristler bununla da yetinmemiş Diyarbakır – Bingöl Karayolu’nda, Abalı Jandarma Karakolu ile Tapan Tepe Üs Bölgesi arasında iki kamyon ateşe verdi. Mardin ili Kısmetli köyünde sivil bir petrol arama şirketini basan 5 PKK’li orada görevli 5 bekçi ile 25 işçinin cep telefonlarını topladılar, etkisiz hale getirdiler ve bir sabit yakıt tankı ile bir kamyon ve üç kamyoneti yaktılar.
Genelkurmay’ın konuyla ilgili açıklamasında pes dedirtecek şu satırlar yer almaktadır: “Bölücü terör örgütü mensupları, araç yakma eylemini müteakip, yaya olarak bölgeden uzaklaşmıştır.”
Daha öncede Genelkurmay yaptığı bir açıklamada askerlere ateş açan teröristlere karşı “meşru müdafaa” kabilinden karşılık verdiği ifade edilmişti.
AKP ile PKK’nın Çözüm Sürecinde Geldikleri Son Aşama!
28 Nisan Tarihli Milliyet Gazetesi “Karakol Pazarlığı” manşetiyle çıktı. Gazete manşetinin altındaki haber şöyle: Karayolunu kapattılar. Diyarbakır Lice’ye bağlı Abalı köyünde yeni karakol binası inşaatını protesto eden bir grup, altı gündür oturma eyleminde. Güvenlik güçlerinin müdahalesi sonrasında çalışma yaşanırken, bazı eylemciler Diyarbakır-Bingöl karayolunu kapattı. Kapanan yoldaki araçlarda kimlik kontrolü yapan bir grup eylemci ise iki uzman çavuşu beylik tabancalarıyla birlikte kaçırdı. Köye gelen BDP Diyarbakır İl Başkanı, “inşaattan vazgeçilirse askerleri bırakır, barikatı kaldırırız” dediğini açıkladı.
Çözüm ya da Barış süreci denilen Türkiye Cumhuriyetinin aşama aşama bölgeden çekilmesi ve bölünme sürecinin geldiği aşama işte burasıdır. Bunu BDP’nin Yerel Yönetimlerden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı, Muş milletvekili Demir Çelik nasıl gerçekleştireceklerini de basına açıklamış bulunmaktadır.
Demir Çelik’in hedefledikleri demokratik özerklik içerisinde neler olduğunu basına şöyle anlatmıştır.
“Bugüne kadar attığımız küçük adımlara küçük yeni adımlar ekleyerek, öncelikle demokratik özerklik konusunda halkımızı ikna edeceğiz. Mesela, demokratik özerkliğin siyasal boyutunda dört temel alan öngörüyoruz. 1- Bölgesel yönetimin sembolü olmalı; bayrak. Bugün devlet bunu kabul etmiyor. Uğraşmayacağız. Müzakere anına bırakacağız. 2- Bölgesel parlamento, onu da tartışmıyoruz. Ama bölgesel parlamento görevini yürütecek kongreyi şimdiden kurduk, DTK (Demokratik Toplum Kongresi). Bütün kimlikler, halklar orada kendini ifade ediyor. 3- Bölgesel yönetimin başkenti. Bunu da müzakere anına bırakıyoruz. Ama dördüncü alan… Halkın kendi kendini yöneteceği öz yönetim organları. Köy, sokak komünleri, mahalle meclisleri, kent meclisleri… Bunları oluşturuyoruz.
Halkın kendi bütçesini belirlemesinin yolunu açacağız. Ben, kimliğimle, kültürümle, dilimle varım. Bunları devletten istemek hakkım ama devlet ceberut, vermiyor. Ondan beklemeden, eğitim destek evlerinde anadilde eğitimi belediye üzerinden sağlamaya çalışıyorum. Anadilde, erişilebilir, parasız, nitelikli sağlık hizmetini devletten alamadım. Beklemiyorum. Belediye üzerinden sağlık destek evlerinde bunu sağlamaya çalışıyorum.”
Çözüm süreci için acil çıkarılması gereken 2 yasadan da Bebek katili Öcalan’ın söz ettiğini ifade eden BDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, şöyle konuştu:
“Öcalan, bundan sonraki sürecin yürümesi için Kürt meselesi bazında iki yasanın hızla çıkarılması gerektiğini söylüyor. Bunlardan biri yerel yönetimler özerklik yasası, ikincisi de demokratik sivil toplum yasasıdır. Yerel yönetim özerklik yasası ile katı merkeziyetçi bir yapıyı aşan ve yerelden demokrasiyi inşa eden bir yasal düzenlemenin idari reform ile yasallaşması gerekiyor.
Demokratik sivil toplum yasasında ise, sivil toplumun önünü açan, örgütlenmesini yasal güvence altına alan bir yasal düzenlemedir. DTK örneğini verdi. Diyalog aşamasından müzakereye geçiş için gerekli olan yasal düzenlemeler ve daha sonraki aşamada Kürt meselesinin çözümü için gerekli olan 2 yasa daha çok konuşuldu”.
Bütün bunlar Türkiye’nin adım adım nasıl bölünmeye gittiğinin açık itiraflarıdır.
AK Parti Van Milletvekili Burhan Kayatürk’ün medyaya yansıyan açıklaması ortadadır. Kayatürk: “çözüm sürecinin ve demokratikleşmenin tek taraflı değil, karşılıklı olacağını” belirterek, PKK’nın tehdidinin hala sürdüğünü söylüyor. PKK Makbuz verip halktan zorla para topluyor itirafında bulunuyor.