SOMA faciası üzerine herkes durmadan yazıyor, söylüyor; çoğunda duygu sömürüsü ön planda…
Bundan vazgeçmeliyiz…
Özellikle televizyon yayımcıları döne döne aynı görüntüleri vermekten bıkmadı mı kuzum…
Özellikle televizyon yayımcıları döne döne aynı görüntüleri vermekten bıkmadı mı kuzum…
Facia bütün ayrıntılarıyla zaten zihnimize çakıldı ve yüreğimize hançer gibi saplandı. Acılı ortamı anımsatıp ah vah etmek yani sızlanmak yerine bu kazaya -ki ben ilk yazımda iş cinayeti demiştim- yol açan nedenleri irdelemeliyiz ve maden işletmeciliğine bir çeki düzen vermeliyiz.
Kafamızı buna yormalıyız…
“Literatürde iş kazası denilen bir olay var, bunun yapısında, fıtratında bunlar var” diyerek faciayı sıradan bir kaza sayıp umursamaz görünen anlayışın bu işletmeye, Enerji Bakanı’nın ziyaretinden sonra çalışma izni verdiği anlaşıldı…
Kafamızı buna yormalıyız…
“Literatürde iş kazası denilen bir olay var, bunun yapısında, fıtratında bunlar var” diyerek faciayı sıradan bir kaza sayıp umursamaz görünen anlayışın bu işletmeye, Enerji Bakanı’nın ziyaretinden sonra çalışma izni verdiği anlaşıldı…
Ancak Soma’ya geldiğinde de işletmenin geleceğine dönük tek kelime konuşamadı…
Oysa Cumhurbaşkanı Abdullah Gül facianın boyutu karşısında Tayyip Erdoğan‘dan fazla duygulandı ve “Madencilik işini yeniden ve modern bir anlayışla düzenlemeliyiz” dedi…
Başbakan ve hükûmet mensupları acaba mesajı aldılar mı!
………………………… …..
Değerli okurlar; fıtrat, yaradılış demektir. Yaradan, bütün canlıları ayrı özelliklerde yaratmıştır. Fıtrat yaratılmışlık farkıdır. Sözcüğü bu nedenle, mesela madencilik için kullanamayız. İşletmeciliğin fıtratı olmaz. İnsan eliyle üretilmiş bir eşyadan ya da bir işten bahsediliyorsa özellik farkı, fıtrat sözcüğüyle ifade edilmez, “Eşyanın tabiatı” tamlamasıyla ifade edilir.
Oysa Cumhurbaşkanı Abdullah Gül facianın boyutu karşısında Tayyip Erdoğan‘dan fazla duygulandı ve “Madencilik işini yeniden ve modern bir anlayışla düzenlemeliyiz” dedi…
Başbakan ve hükûmet mensupları acaba mesajı aldılar mı!
…………………………
Değerli okurlar; fıtrat, yaradılış demektir. Yaradan, bütün canlıları ayrı özelliklerde yaratmıştır. Fıtrat yaratılmışlık farkıdır. Sözcüğü bu nedenle, mesela madencilik için kullanamayız. İşletmeciliğin fıtratı olmaz. İnsan eliyle üretilmiş bir eşyadan ya da bir işten bahsediliyorsa özellik farkı, fıtrat sözcüğüyle ifade edilmez, “Eşyanın tabiatı” tamlamasıyla ifade edilir.
Örnek verelim; mesela masanın ahşap olması, dört ayağı bulunması fıtratından değil tabiatından dolayıdır. Bu sözcüğü bile yerinde kullanamayan bir siyasetçiden doğru dürüst bir şey bekleyemezsiniz…
………………………… ….
Bu arada bir de bilgi aktarayım size; ülkemizde madenlerin işletme ruhsatlarını bizzat başbakan Erdoğan verir; petrol ruhsatlarını da…
TÜRGEV adındaki vakıf kurulduktan sonra ruhsat almak isteyenlerin ya da ruhsatını yeniletmek zorunda kalanların ilk uğrak yeri Enerji Bakanlığı’ndan sonra bu vakıf oluyor; söylentiye göre mekanizma böyle çalışıyor…
Bu vakıf biliyorsunuz Bilal Erdoğan ve kardeşlerinin başında olduğu bir kuruluş…
İddiayı araştırmak lazım, o görev de savcılara düşüyor.
İnsan, bu iddia üzerine Soma’daki işletmelerin ruhsatlarında kimin imzası olduğunu da merak ediyor doğrusu…
………………………… …
Gelelim, polislerin yaka paça yere yıktığı yurttaşı tekmeleyen başbakanın özel kalem müdür yardımcısına…
Adam azgın biri olduğunu gösterdi…
Sadece azgın değil aynı zamanda afra tafrası bol bir âdem; yalnız fiziken er kişi……
Başbakan, emrinde çalışan bu kişi hakkında bakalım nasıl bir idari işlem yapılmasını sağlayacak…
Hiçbir işlem yaptırmayabilir ve bu tipi, insanları çiftelesin diye yanında tutabilir.
Gelelim, polislerin yaka paça yere yıktığı yurttaşı tekmeleyen başbakanın özel kalem müdür yardımcısına…
Adam azgın biri olduğunu gösterdi…
Sadece azgın değil aynı zamanda afra tafrası bol bir âdem; yalnız fiziken er kişi……
Başbakan, emrinde çalışan bu kişi hakkında bakalım nasıl bir idari işlem yapılmasını sağlayacak…
Hiçbir işlem yaptırmayabilir ve bu tipi, insanları çiftelesin diye yanında tutabilir.
………………………… ..
AKP sözcüsü Hüseyin Çelik yine sahnedeydi; çifte atan başbakanlık görevlisini savundu….
Halk ona saldırmış da nefsi müdafaa durumuna geçen özel kalem çalışanı da yakalananlardan birini mecburen tekmelemiş…
Külliyen yalan!
Halk saldırsaydı görüntü olurdu; o yok ama yurttaşa atılan tekme görüntüsü var; Çelik’in savunmasına inanmak mümkün mü!
İkinci bir bilgiyi de aktarayım ki tam olsun; Yusuf Yerkel adındaki tekmeci Londra Üniversitesi’ne doktora yapmak üzere kaydolmuş, bir yıl sonra 2011 tarihinde ise kaydını sildirip ayrılmış, yani doktora yapmamış…
Buna rağmen bugünkü görevine başlarken doldurduğu formda yer alan hakkındaki bilgilerin başında bu kaydının bulunduğu, Türkiye’nin ve İran’ın izlemekte oldukları dış politikayı da tez olarak seçtiği ifade edilmiş…
………………………… ….
Fıtrata dönüyorum…
2008 yılında Amerika Birleşik Devletleri‘nde kömür üretimi sırasında meydana gelen kazada –milyon ton başına- ölüm oranı 0.02. Bize bakalım; bizde ölüm oranı yüzde 7.22…
Son dokuz yıl içerisinde bizde ölüm oranı ortalaması yüzde 9.23, ABD’de yüzde 0.02, Çin’de yüzde 4.11, AB ülkelerinde yüzde 0.10…
Bizde ölüm olayının çok olması maden işletmeciliğinin fıtratını (!) bilmediğimizden kaynaklanıyor.
Herhalde, fıtnattan yoksun olmamız, fıtratı canlıdan alıp cansız nesneye yapıştırmamıza yol açıyor…
………………………… …
Konuşmak üzere gittiği üniversitede yumurta yağmuruna tutulunca omlete dönen örümcek kafalı bir AKP’li vekil, Soma’da yaşanan faciayı zamanlama olarak manidar bulduğunu açıkladı…
“Trafo patlaması nasıl oluyor da vardiyaya denk geliyor” diye sordu…
Havayı bulandırıp ortalığı karıştıracak ve oradan hareketle muhalefete bulaşacak ya, kazanın cumhurbaşkanlığı seçimi arefesinde meydana gelmesini de sabotaj diye niteledi…
Cürete bakınız; tatmin olmadı ki Soma’ya koşan insanları da acı üzerinden siyaset yapmakla suçladı…
Bu ve bunun gibiler insanı deli eder…
Fitne ve fesat dediniz mi karşınıza hep, omlete dönmüş tipler çıkıyor; bulundukları yerlerden toplumu yaylım ateşine tutan utanmazlar!
Allah böylelerinin müstahakını versin!
………………………… ..
Birkaç okurum elektronik posta adresime yazıp sormuş:
-Dünyada halkına yumruk atan tek başbakan Erdoğan mı…
İyi bilemiyorum; belki Afrika ya da Güney Amerika ülkelerinde diktatör bozuntuları, benzerini hatta fazlasını yapmıştır. Ama gelişmiş ve demokrasiyi özümsemiş demokratik ülkelerde sadece bir vak’a var…
O da Almanya Şansölyesi -başbakanı– Helmut Kohl‘e aittir… Kohl, kendisini yuhalayıp yumurta yağmurunu tutan Doğu Almanya’dan gelmiş bir Alman’a tokat atmak durumunda kalmıştı…
Bildiğim o kadar; ikincisi de Erdoğan…
Yeni ortaya çıktı; Başbakan, tokatladığı yurttaşa bir de “Defol git İsrail tohumu” diye de hakaret etmiş…
Bakalım benzer daha nelere tanık olacağız…
………………………… …
Verebileceğim bir de son haber var…
Soma’da dün yürüyüş vardı. Halk acılarını protesto gösterisi yaparak dindirmek istedi…
Polis izin vermedi ve şiddet uyguladı…
Biber gazı, tazyikli su, cop ve toma…
Yürüyüşü dağıtmak için hepsi kullanıldı …
Velhasılı “Toma”, Soma’da da yapacağını yaptı!
—————————— —————————— —