YAŞANANLAR sanki başkalarının marifeti?
Değil…
Hepsi ondan menkûl; izlediği onca yanlış politika onlarca yanlış kurguyu da beraberinde getiriyor.
Eline mikrofon geçirmeye görün; yarattığı bütün kargaşanın hesabını vereceğine, aslı vücud bulmamış yani mevhum birilerini halka şikâyet ediyor…
Eline mikrofon geçirmeye görün; yarattığı bütün kargaşanın hesabını vereceğine, aslı vücud bulmamış yani mevhum birilerini halka şikâyet ediyor…
Görülmüş şey değil!
Adama demezler mi ki “Kardeş, sen necisin; başbakanlık koltuğunda neden oturuyorsun; ülkeyi doğru dürüst yönetemeyeceksen orada işin ne!”
Meydanlara çıkıp ahkâm keseceğine önce bu sorunun yanıtını düşünsün…
………………………… …
Hem yönetmeyi becereme, hem de o beceriksizliği ortadan kaldıracağına başkalarının sırtına yükle ve durumdan şikâyetçi ol…
Kafalarına çaksınlar artık; siyaset çocuk parkı değildir…
Halk da, idrak ve iz’an sınırına henüz ulaşmamış, oyun peşinde koşan ve kolayca teselli edilebilecek bir çocuk ordusu yani ilkesiz ve hedefsiz bir kalabalık hiç değil!
* * *
BULUNDUĞUMUZ coğrafyada izlediği ve mezhep kavgasını da körükleyen tavrını sorgulamak yerine olanı biteni Türkiye’deki muhalefetin varlığına bağlaması da alay konusu oluyor…
Onun dahi farkında değil…
Unutmadan, ülkeyi iç ya da dış dünyada zavallı hale düşüren geri zekâlı sayılamayacak kadar çok…
Her yerde varlar; işin acı tarafı hepsi söz sahibi. Suyun başında olmanın getirdiği avantajları iyi kullanıyor ve bal tuttukları için de şapur şupur parmaklarını yalıyorlar…
Bakmayın siz yakın zamanda birbirlerinden AKP- Cemaat diye ayrılmalarına; ayrışma lafta…
Gerçekte iç içelik sürüyor…
Bütün yaşananlar tarafların son debelenmelerinden başka bir şey değil…
………………………… …
AKP harekete geçti, cemaati ABD Başkanı Obama üzerinden darmadağın etmeye çalışıyor. Cemaat de eli kolu bağlı oturmuyor; o da devlet mekanizmalarına sızdırılmış tiplerle AKP’yi kontrol altında tutmaya çalışıyor…
Başbakanın etrafında hâlâ adını saklamayı becermiş cemaate mensup onlarca danışman varken, devlet işlerinden cemaatin elinin çektirildiğine hükmetmek kadar komik bir başka iddia insanın aklına gelmiyor…
AKP, tıpkı Osmanlı Sarayı…
Sarayın olmazsa olmazları; entrika, yalan, talan, soygun, ihtiras, fitne, fesat, iftira ve her türlü pislik, küfür, argo…
Türk düşmanlığı dahil…
Halk düşmanlığı dahil…
Mezhep düşmanlığı dahil…
Geride insanlığı canavarlaştıran ne kaldı kuzum!?
AKP Sarayı’na bakın, bir şey kalmadığını görün!
* * *
BU SATIRLAR yazıldığı sırada -14 Haziran Cumartesi, sabah 08 sularında- IŞİD adındaki terör çetesinin elinde bulunan Musul Konsolosluğumuzun mensuplarıyla TIR şoförlerimizin ne zaman serbest bırakılacakları belli değildi…
Yaşayıp yaşamadıkları, yaşıyorlarsa nerede ve hangi koşullarda bulundukları da bilinmiyordu…
Ankara’da yetkili yetkisiz her ağızdan farklı sözler dökülüyordu. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, yurttaşlarına ilişkin, ciddi ve sağlıklı bilgiler edinemeyecek kadar güçsüz bırakılmıştı. Bilgi kirliliği bunu gösteriyordu. Onun için kimse bir şey bilmiyor ve olası gelişme üzerine tahmin de yürütemiyordu…
………………………… ..
Meğer kurtarma operasyonun başında Ahmet Davutoğlu varmış…
“O nedenle istifa edemiyorum” demiş…
Aksine o nedenle istifa etmesi lâzım!
Karton film Tom and Jerry dizisini seyretmeyi severim; siz de diziden birini seyretmiş olmalısınız; orada kedi IŞİD, fare de Davutoğlu bana göre…
Bu kedi- fare oyununu bakalım hangisi kazanacak!
………………………… …
Bülent Arınç da istifayı düşünmüyor. “Başbakan olmak da aklımın köşesinden geçmedi” diyor…
Olabilir…
Koşullar onu hazırlasaydı?
“Vallahi olmazdım” diyebilir mi!?
Bölgemizdeki çatışmalara değinirken de “Sınırlarımızın dışındaki örgütlere silah ve mühimmat göndermiş olmamız külliyen yalandır” dedi. Müslüman ülkelere sadece insani yardım malzemesi göndermişiz…
Sizi bilmem ama ben yemedim…
Askerin çevirdiği ve yargılanmalarına da neden olan ve MİT’e ait denilen TIR’lardaki silah ve mühimmat nereye götürüldü?
MİT’in, cephede dövüşmeye hazır ordusu mu var yoksa…
Değilse o silah ve mühimmat TSK’nın hangi birliklerine ulaştırıldı; bari buna açıklık getirselerdi..
Belki o zaman, söylediklerine inanırdık!