Özcan Yeniçeri: “. Sonuçta Cumhurbaşkanlığı seçimi hiç kimse için çantada keklik değildir. Ekmeleddin İhsanoğlu isminin, AKP çevrelerinde sevinç ve mutluluk değil, tedirginlik, telaş ve asabiyete yol açması her şeyi özetliyor.”
MHP Ankara Milletvekili Prof. Dr.Özcan Yeniçeri, parlamentoda düzenlediği basın toplantısında, terör örgütünün yol kesme eylemlerine değinerek, hükümetin tavrını eleştirdi.
MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri, hükümetin Türkmenler’in sıkıştığı kapandan kurtarılması için acilen harekete geçmesi ve gereken her türlü tedbiri alması gerektiğini söyledi.
Yeniçeri konuşmasını şöyle sürdürdü:
PKK’nın Yol Kesme Eylemini Bitirmesi!
PKK’nın, 24 gün önce başlattığı yol kesme eylemini yine kendisi bitirdi. KCK’nın ‘demokratik başkaldırı’ çağrısı üzerine hendekler açılarak kapatılan Diyarbakır-Bingöl karayolu ulaşıma açıldı. Örgüt, bölgeye 100 metre mesafede kuracağı çadırlarda eylemini sürdürme kararı aldı.
PKK’nın gençlik yapılanması YDG-H tarafından 24 gündür trafiğe kapatılan Diyarbakır-Bingöl karayolu, KCK’nın çağrısı üzerine açıldı. Örgüt, eylemini yolun kenarına kurduğu çadırlarda sürdürecek. Bazı arama noktalarını kaldıran jandarma ise eylem bölgesinde yüzü kapalı kişilerin olması sebebiyle kamyon ve çekici gibi ağır araçların geçişine izin vermiyor. Eylem bölgesindeki ana yol üzerinde hâlâ PKK bayrağı ile Abdullah Öcalan’ın fotoğrafı asılı.
PKK’nın 24 Mayıs’tan beri kapattığı Diyarbakır-Bingöl karayolunun ulaşıma açılmasıyla Jandarma, Kocaköy kavşağında bulunan güvenlik noktasını kaldırdı. Örgüt ise Fis Ovası ile Çellik Köprüsü bölgesi olmak üzere kurduğu iki arama noktasından çekildi.
Terör Örgütü, eylemlerini bitirdiğini duyurmasına rağmen Duru Jandarma Karakolu üst bölgesi karşısında beklemeye devam ediyor. Jandarma ekipleri, örgütün bölgeden tamamen çekilip çadırlarda eyleme devam etmesi halinde bölgeden büyük araçların geçişine izin verileceği dile getiriyor.
Ölüm Orucundan Yol Kesmeye Dönüşen Süreç!
KCK’lıların ölüm oruçlarını hatırlayın. Öcalan’ın talimatıyla ölüm orucu sona ermişti. Ardından da KCK’lıların “Anadilde Savunma” talepleri AKP iktidarı tarafından yerine getirilmişti.
Bu defa PKK’nın gençlik yapılanmasının yol kesmiş, taleplerini sıralamıştır. AKP iktidarı yol kesen, 24 gün yolu kapalı tutan terör örgütü mensuplarına karşı harekete geçmemiştir. Konunun çözülmesi için önce İmralı’ya bir heyet gönderilmiş, ardından o heyetin adamları Kandil’e gitmiş ve sonuçta KCK’nın talimatıyla örgüt kendi belirlediği bir zaman içinde kendisi yol üzerindeki kontrolünü sona erdirmiş, yakınlarda beklemeye koyulmuştur.
Terör örgütünün yol üzerinde kurduğu barikatın kaldırması karşılığında Öcalan’a ve terör örgütüne ne tür tavizler verdiği Cumhurbaşkanlığı seçim süreci sonucunda ortaya çıkacaktır.
Ancak mevcut durumda terör örgütü yol kapama, eylem yapma, dağa adam ve çocuk kaçırma gibi eylemleri iktidarın tepesinde demoklesin kılıcı gibi tutacağı anlaşılmaktadır.
Terör örgütü yol kesme eylemini kendi keyfiyle bitirdiği gibi istediği anda başlatabilir de. İnisiyatif tamamen yol kesen eşkıyanın uhdesindedir.
Terör örgütü kendisine verilen sözler ve talepleri yerine getirilmemesi halinde derhal harekete geçerek yolu kesecektir. AKP bu tutumuyla açıkça terör örgütünün eylemlerini meşru ve makulleştirmiştir.
Bu egemen bir devlet adına utanılacak bir durumdur. Bu durum AKP iktidarının resmen devletin egemenlik hakkını ve otoritesini KCK ile paylaştığı anlamına gelmektedir.
AKP nezdinde devlet çadıra, millet aşirete, terör yönetime taşınmıştır.
Türkmenler Göçe Zorlanıyor!
Tuzhurmatu, Telafer ve Kerkük’te büyük Türkmen dramı yaşanıyor. Bölgeyi işgal eden militanlar ve güçler acımasızca Türkmenleri katlediyor ve göçe zorluyor. Bu da yetmiyormuş gibi Türkmenler Şii ve Sünni olarak ayrıştırılıp birbirlerine düşürülmeye çalışılıyor.
Telafer Polis Müdürlüğü’nde görevli Iraklı polisler, bölgeden kaçarken, nezarette bulunan, çeşitli suç iddiaları ile gözaltına alınmış 60 Türkmen’i katletmişlerdir.
Bölgede kan gövdeyi götürüyor, katiller, caniler ve zalimler Türkmenleri katlediyor. Türkmenlerin feryatları arşıâlâyı sarmıştır. Türkmenler, Telafer ve Tuzhurmatu’da evlerinden sökülüyor, yurtlarından kovuluyor ve katlediliyor. Türkmenler insanlık dramı yaşıyor. Şu anda Telafer’den canını kurtarmak için yollara düşmüş 200 bin insan peşmergeyle terörist katiller arasında sıkışmış kalmıştır. Türkmen bölgelerinde insanlık dramı yaşanıyor.
AKP, Türk’e ve Türkmen’e gözünü kapatmış olduğundan olanı biteni görmüyor. Yaşananlar karşısında gıda yardımını yeterli görüyor.
Irak Türkmen Cephesi Başkanı Erşad Salihi’nin “Biz Türkiye’yi mukaddes bilirdik. Şimdi para, petrol ve ticaretten başka bir şey ifade etmiyor” şeklindeki açıklaması her şeyi ortaya koyar niteliktedir.
Hükümet yetkilileri konuyla ilgili taraflar üzerinde ne baskı oluşturuyor ne de Türkmenlerin yaşattığı trajediyi dile getiriyor. Aksine AKP hükümeti olayların duyulmaması için yasak koyuyor. Böylece Türkmenlerin sessizce ölmeleri ve öldürülmeleri sağlanmış oluyor.
Hükümeti Türkmenlerin sıkıştığı kapandan kurtarılması için acilen harekete geçmeye ve gereken her türlü tedbiri almaya çağırıyorum.
Şiiistan, Sunniistan, Kürdistan!
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başbakanı Neçirvan Barzani, Irak’ın bir bütün olarak kalamayabileceğini söylüyor. Barzani ülkenin IŞİD tarafından geçtiğimiz hafta Musul, Tıkrit ve Telafer’in ele geçirilmesinden önceki duruma dönmesinin çok güç olduğunu söylüyor. Barzani, Sünni bölgelerin, Şii Irak hükümeti tarafından ihmal edildiğini askeri çözüm olamayacağını, siyasi çözüm ve siyasi sürece ihtiyaç olduğunu söylüyor. Bunun için Sünni aşiret ve topluluklar için de bir Sünni bölgesi kurulmalıdır, diyor. Dikkat edilirse Türkmenlerin esamesi hiçbir yerde okunmuyor.
Türkmenlerin bölgedeki etkinliğini kırmak, varlığını ortadan kaldırmak için Türkmenler Şii ve Sünni olarak ayrıştırılıp bir kısmı güneye bir kısmı da kuzey Kürt yönetimine dahil edilmeye çalışılıyor.
İsrail Haaretz Gazetesi Irak’ı bölmüş bile. Üçe bölünen Irak’ta Türkmenler hariç herkese bir egemenlik bölgesi verilmiştir.
Irak’ın toprak bütünlüğü ve birliği Türkiye tarafından savunulmalıdır. Ancak bölünme mukadder olduğunda da Irak’ta Türkmenler için yaşadıkları yerlerin hâkimi olmalıdır.
ıkışmış kalmıştır. IŞİD, Türkmenleri katlediyor, kovuyor, peşmerge soyuyor, AKP seyrediyor. Türkmenler Türkiye’den feryat figan can güvenliklerinin korunmasını istemektedir. AKP iktidarı Türkmenlerin dramına ölüm sessizliği içerisinde bakıyor; Başbakan sessiz, Hükûmet sessiz, bakanlar sessiz, AKP sessizce Türkmenlerin ölümünü seyrediyor. AKP, Türkmenlerin yurtlarında katledilmesinden, sürülmesinden ve kovulmasından sorumludur. Türkmen katliamını seyretmek katillere destek olmaktır.
Ekmeleddin İhsanoğlu Sağduyunun Adayı
Muhalefet Cumhurbaşkanı adayını açıkladı. Ekmeleddin İhsanoğlu… Öncelikle hayırlı olmasını diliyoruz. Öncelikle belirtmeliyiz ki, Ekmeleddin İhsanoğlu CHP’nin ya da MHP’nin değil sağduyunun adayı olarak halkın tercihine sunulmuştur.
İktidarın Cumhurbaşkanı adayı ise fiilen belli olmasına karşın resmen açıklanmış değildir. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığının açıklanması üzerine Tayyip Erdoğan’ın adaylığını açıklamasını Temmuz ayına ertelemiş olması bile aslında birçok şeyi özetlemiş oluyor. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı konusunda işi, sunulduğu ya da sanıldığı gibi hiç de kolay değildir.
Türkiye’nin İhtiyacı!
On iki yıllık AKP iktidarı döneminde toplumda lif lif, damar damar ayrıştırılmayan hiçbir yapı ve değer kalmamıştır. Her alanda kutuplaştırılmış, ayrıştırılmış, ötekileştirilmiş, yarılmış ve karşı karşı karşıya getirilmiş yapıların birliğini ve bütünlüğüne her zamankinden fazla ihtiyaç vardır. Cumhurbaşkanı adayı olarak her kesime ve herkese eşit mesafede duran bir aday çıkartılmıştır.
Genel olarak İhsanoğlu için “donanımlı, tarafsız ve kucaklayıcı” tabirleri kullanılmaktadır. Bunların bu dönemde Türkiye’nin en fazla ihtiyacı olan vasıflar olduğunun altı çizilmelidir.
Muhalefet partilerinin kendileri yönünden Ekmeleddin İhsanoğlu, doğru bir isim midir? Sorusu cevaplanması müşkil bir sorudur. Ancak konuya siyasi partilerin kendileri yönünden doğru aday olup olmaması değil Türkiye yönünden hem doğru hem de seçilebilir bir aday olup olmaması noktasından bakmak gerekir.
Tanınmamış ama Yıpranmamış!
İhsanoğlu’nun yeterince tanınmamış olduğu eleştirisi yapılıyor. Doğrudur uluslararası alanda tanındığı kadar Türkiye’de tanınmıyor. Ancak Ekmeleddin İhsanoğlu yıpranmamış da bir adaydır. Yolsuzluk, rüşvet, sıfırlama kavramlarıyla özdeşleşmemiştir. BOP Eşbaşkanlığı değil 2004 ve 2014 yılları arasında,Birleşmiş Milletler‘den sonra ikinci büyük uluslararası örgüt olan İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreterliği yapmıştır.
Cumhurbaşkanlığı Seçimi ve Önemi
Bu seçim şu bakımlardan önemli ve stratejiktir: Herşeyden önce devletin tepesi için seçim yapılacaktır, bu önemlidir. Diğer yandan Türkiye’nin çevresinde son derece önemli gelişmeler oluyor. Adeta Ortadoğu’da kartlar yeniden dağıtılıyor ve bu süreçte Cumhurbaşkanı seçimi yapılıyor. Bölgeyi çok iyi tanıyan, saygın ve analiz etme yeteneği olan bir Cumhurbaşkanı Türkiye için hayati öneme haizdir. Savaşın değil barışın dili olacak bir Cumhurbaşkanı; Türkiye, bölge ve dünya için önemli kazanç olacaktır.
Erdoğan hükümeti döneminde Türkiye’nin Suriye, Mısır ve İsrail ile diplomatik ilişkileri koptuğunu burada hatırlamak gerekiyor.
Cumhurbaşkanını ilk defa Türk halkı doğrudan seçiyor, bu da çok önemli bir olgudur.
AKP’de Telaş ve Kaygı!
Ekmeleddin İhsanoğlu, AKP’nin hiç beklemediği bir isimdir. AKP’ye rakip ama düşman da değil. AKP iktidarının bürokratı. İhsanoğlu’na karşı AKP yandaşlarının verdiği ilk tepki ona karşı siyaset üretmekte zorlanacaklarını göstermiştir.
Seçim bir algı sorunudur. Gerçek siyasi durum yerine süreçte algının nasıl oluşturulacağı ve kim tarafından yönlendirileceğine bağlı olarak sonuç ortaya çıkacaktır. İhsanoğlu ve kendisine destek veren partiler ve sivil toplum örgütlerinin yapacağı çalışmalar, oluşturulacak algı seçimin sonuçlarını etkileyecektir.
Bu arada “İhsanoğlu’nun adaylığı Türkiye’nin çıtasını yükseltti. Kontratak yerine kontrast stratejisi”devreye sokuldu, türünden yorumlar dikkat çekicidir.
Sosyal olaylarda sonuçlar önceden tayin edilemez. Herkes her sonuca hazır olmalıdır. Seçim gibi bir sosyal olayda hiç kimse hiçbir şeye karşı sigortalı değildir. Sonuçta Cumhurbaşkanlığı seçimi hiç kimse için çantada keklik değildir. Ekmeleddin İhsanoğlu isminin, AKP çevrelerinde sevinç ve mutluluk değil, tedirginlik, telaş ve asabiyete yol açması her şeyi özetliyor.