BAŞBAKAN iftar sofralarını propaganda amaçlı kullanıyor. Buna düpedüz, din üzerinden siyaset yapmak denir; sıkılmadan onu yapıyor…
Hadi bunu yapıyorsun be mübarek, o ulvi sofralarda neden muhalefete asılsız ve isnatsız iftiralarda bulunuyorsun; neden her konuşmanda hakaretler ve tehditler yer alıyor.
İnsanlara anlatacağın başka konular yok mu?
Ne bu saplantı be kardeşim!?
………………….
Basmakalıp hale gelmiş konuşmaların o sofralara ve sana yakışıyor mu?
Beri yanda ise Erdoğan ile polemiğe girmemekte kararlı olan Ekmeleddin İhsanoğlu var, bir de ona bakın…
Yıkıcı ve ayrıştırmacı mizaca sahip rakibinin karşısında devleşen, asalet yüklü bir kişilik…
Edepli, kucaklayıcı, kültürlü, yüreği sevgiyle dolu, sakin ve ilkeli örnek bir insan…
Aslında tarafları, birbirleriyle kıyaslamak yanlış olacak çünkü Erdoğan, İhsanoğlu ile kabil-i kıyas biri değil…
Birbirlerine uzak noktalarda olan siyasal anlayışa sahipler…
Siyasal ihtiras azgınlığı konusunda Erdoğan’ın eline su dökecek insan göremiyorum…
12 yıldan beri kavgacı mizaca sahip bir yapının kahır yüklediği yurttaşlar o nedenle İhsanoğlu‘na oy verecek. Bunu herkes her vesileyle açıklıyor. Yüz yüze yapılan anketlerde ortaya çıkan gerekçede ağırlığın, kavgalı mizaca dur demek olduğu da görülüyor…
* * *
ALENEN söylüyor; “Çankaya’ya çıkacağım, geleneksel hale gelmiş anayasal cumhurbaşkanlığı imajını sileceğim” diyor…
Nasıl?
Onu da açıklamaktan kaçınmıyor, “Önce yarı başkanlık sistemini uygulayacağım, sonrası Allah Kerim”
Sonrası “Başkanlık” sistemi…
Sisteme gidene kadar gölge bir başbakanla durumu idare edecek; her konuda ona hükmedecek, ona hükmetmekle ülkeye hükmetmiş olacak…
Yani yarı başkanlık uygulamasını başkanlığa sıçrama tahtası yapacak…
Anlaşılacağı gibi bu sonucu sağlaması için ilk koşul da anayasayı değiştirmek. Hesabına göre o güce 2015 Milletvekili seçiminden ulaşacak. Tayfası, daha kalabalık olarak parlamentoya gelirse ne âlâ, yoksa havagazı!
Başkanlığı daha yıllarca rüyasında görecek…
…………………………
Olsun…
Şimdiden harıl harıl köşkleri, yeni çalışma ofislerini, gittiğinde siesta yapacağı Urla’daki villaları en lüks şeklide hazırlatıyor…
Bunlar için on binlerce lira akıtılıyor…
Paralar beyefendinin cebinden değil, devletin kasasından…
Sokaklarımız leb-a leb işsiz ve aşsız insan doluymuş, umurunda değil. Emekli, dul ve yetimler açlık ve sefalet çekiyormuş kime gam…
Tabloyu seyredin…
Ticaret stop etmiş, ihracat durmuş, üretim kör topal gidiyormuş, insanların satın alma gücü kalmamış, yokluğa bir de pahalılık eklenmiş; bunların, başkanlık sistemini kurma çalışmalarının (!) yanında esamisi okunabilir mi, yerleri var mıdır!?
İlle de başkanlık sistemi…
Sonrası tufan!
* * *
ABDULLAH Gül Çankaya’dan indikten sonra kendisini yargının karşısında bulabilir…
Devletin, parti tarafından kullanılması için verdiği binlerce lirayı zimmetleyen, harcandı kaydıyla sahte makbuzlar ibraz eden RP yöneticilerinden biri de Gül‘dü…
Diğerleri arasında Abdülkadir Aksu da vardı…
Gül ve Aksu dokunulmazlıkları olduğı için yargılanamadılar. Ama Erbakan yargılandı, mahkûm oldu, kapatılan partiye verilmiş bir trilyon lirayı geri vermeyi “Ödeyemem” diyerek reddetti. Sonunda eşi dostu, kayınbiraderi, dünürü filan borcun bir kısmını ödediler, gerisini de taksitlendirdiler…
Borç tamamen ödendi mi bilemiyorum…
İşte o parayı geri vermemekte direnenlerden biri de Gül’dü; o nedenle yargının karşısına çağrılacaktır.
…………………………
Türkiye bir hızlı değişimler ülkesi oldu; her şey, her an değişime uğrayabiliyor.
Değişimleri ve gelişimleri o nedenle yadırgamamak lâzım.