MEMLEKETİN nasıl yönetildiğini Hayrünnisa Gül, birkaç cümleyle gündeme taşıdı…
Bayan Gül, yaşanan siyasal olaylara ve gelişmelere dikkat çekerken yapılan yanlışlar karşısında sessiz kalmalarınınAbdullah Gül‘ün nezaketinden kaynaklandığını da açıkladı…
Anlaşılan Hayrünnisa Hanım çok dolu…
Eşinin, Cumhurbaşkanlığı döneminde çektiği sıkıntılara yakından tanık olduğu belli.
Gül‘ün yol arkadaşlarının ikbal hırsına kapılarak kırıcı davranmalarını, yeni statüko yaratarak vesayetin yönünü değiştirmelerini eşi Cumhurbaşkanı gibi kabullenemediğini, Çankaya’daki son resepsiyonda alenen beyan etti ve öyle sanıyorum ki biraz olsun rahatladı…
…………………………
Hanımefendi’nin serzenişinde, intifada başlatacağı beyanı da yer alıyor.
Sakin mizac olarak bilinen Hanımefendi‘nin kendilerine çektirilen sıkıntıların boyutunu ima eden bu çıkışı, öyle anlaşılıyor ki AKP’de de makes bulacak ve Erdoğan‘ın kaosa sürüklediği AKP’nin derlenip toparlanması zora sokulmuş olacak…
…………………………
Bu saatten sonra AKP’nin başına kim gelirse gelsin, çatırdamayı engelleyemez değerli okurlar…
Sayılan isimlerin biri bile, bir siyasal hareketi yüklenecek ve ileriye taşıyacak güce sahip değil.
Erdoğan ne ise gelecek isim de o diye düşünün…
Çünkü atanacak isim, zaten Erdoğan’ın etrafından biri olacak; yani ona bakarak siyasetçi olmuş tiplerden biri. İnsana“Üzüm üzüme baka baka kararır” dedirten ve birbirinin gözünün içine bakarak siyaset yapan isimlerden memleket hayrına ne beklersiniz!?
Yalan, dolan, talan kültüründen gelecek bir ismin AKP’ye de, ülkeye de katkısı söz konusu olamaz!
Gelecek günlere ilişkin en doğru saptamaları MHP Lideri Devlet Bahçeli yapıyor. Dün ne dediyse bugün hepsi bir bir ortaya çıkıyor.
………………………
Erdoğan hukuk tanımıyor…
Etrafı hukuk tanımıyor…
Hukukçuları var ama onlar da hukuk tanımıyor…
Hukuk tanımayanlardan memlekete hayır gelir mi?
Demokrasi, özgürlükler, eşitlik, temel haklar, adalet ve güvenlik topluma yerleşebilir mi!?
Mümkün mü!?
Bütün bu değerleri inkâr eden, sahiplenir gibi gözükerek toplum hayatının dışına atan anlayış devleti, silahsız bir sivil darbeyle ele geçirmiş demektir.
Darbeler tarihinde, hep askeri cuntalar oluşacak diye bir kural yoktur. Örnek önümüzde; Erdoğan’ın liderliğindeki AKP prototip bir sivil cuntadır!
Beşeri değerleri dışlayan, toplumsal disiplini yok sayan, yerlerine sümsük ilkeler getirerek bunu ileri demokrasi diye yutturmaya kalkan ve “İşte yeni Türkiye” diye işaret eden eblehler, topluma yaşattıkları rezalet dizelerini görmediğimizi mi sanıyorlar…
Hayrünissa Hanımefendi‘nin dediği gibi herkes her şeyin farkında…
Yalnız henüz harekete geçen yok!
Değerli okurlar, değişik ve çok üzücü olaylarla, yolsuzluklarla, kuru vaatlerle, tehditlerle, baskılarla, adaletsizlikle yüklü günleri “Yeni Türkiye” diye ahaliye allayıp pullayıp yedirmeye çalışan Erdoğan’ın siyasal varlığı, iki şeye dayanıyor.
Biri, dinsel terapi yapma becerisidir, diğeri halkı fukara halde bırakma başarısı…
Cahil kalabalığı maddi ve manevi olarak doyurmak için devletin bütün olanaklarını kullandıkça kör gözler onu dünya lideri gibi görmeyi sürdürecek…
…………………………
Ancak unutulmasın ki her cuntanın ömrü kısadır!
Âlâ-i valâ ile gelirler ama kuyruklarına teneke bağlanarak gönderilirler…