MİT‘in elinde, paralel yapı yani Erdoğan tarafından Pensilvanya adıyla teşhir edilen cemaat hakkında, bir yol haritası ve plan olmadığını Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel ‘den öğreniyoruz…
İlginç değil mi!
Oysa AKP sözcüleri aylarca, kökü Nurcu olan Fethullahçılar‘ın devlete sızdıklarını, askere komplo kurduklarını, masum insanların başlarına çorap ördüklerini, fişleme yaptıklarını, içeride ve dışarıda Türkiye aleyhine tezgâhlar kurduklarını, telekulak görevini aksatmadan yerine getirdiklerini haykırıp durdu…
11 yıl süren ortaklık bozulmasaydı, Cemaat-AKP ortaklığının iş birliğini gözler önüne seren ayrıntılar da ortaya çıkmayacaktı, bütün melanet sürecekti…
Allah’tan işte…
Genelkurmay MİT’ten, konuya ilişkin bilgi ve belge istedi de her şey aydınlandı…
Sorular üzerine verilen cevaba lütfen dikkat:
–Elimizde cemaatin faaliyetlerine ve sızmalarına ilişkin bilgi ve belge yok…
Pekiii, bu konudaki bilgi ve belge devletin hangi biriminin elinde olabilirdi…
Herkes birbirine bunu sormaya başladı; ancak kimse soruya sağlıklı yanıt veremedi!
Cemaate açılan savaş demek ki o gün bugün, bilgi ve belgeye dayanmıyor, husumete ve öfkeyle yoğrulan kine dayanıyor!
Sizi bilemem ama ben şöyle anlıyorum; Genelkurmay’ın başvurusu üzerine alelacele, çakma bilgi ve belgeleri ihtiva eden dosyalar hazırlandı.
İlginç değil mi!
Oysa AKP sözcüleri aylarca, kökü Nurcu olan Fethullahçılar‘ın devlete sızdıklarını, askere komplo kurduklarını, masum insanların başlarına çorap ördüklerini, fişleme yaptıklarını, içeride ve dışarıda Türkiye aleyhine tezgâhlar kurduklarını, telekulak görevini aksatmadan yerine getirdiklerini haykırıp durdu…
11 yıl süren ortaklık bozulmasaydı, Cemaat-AKP ortaklığının iş birliğini gözler önüne seren ayrıntılar da ortaya çıkmayacaktı, bütün melanet sürecekti…
Allah’tan işte…
Genelkurmay MİT’ten, konuya ilişkin bilgi ve belge istedi de her şey aydınlandı…
Sorular üzerine verilen cevaba lütfen dikkat:
–Elimizde cemaatin faaliyetlerine ve sızmalarına ilişkin bilgi ve belge yok…
Pekiii, bu konudaki bilgi ve belge devletin hangi biriminin elinde olabilirdi…
Herkes birbirine bunu sormaya başladı; ancak kimse soruya sağlıklı yanıt veremedi!
Cemaate açılan savaş demek ki o gün bugün, bilgi ve belgeye dayanmıyor, husumete ve öfkeyle yoğrulan kine dayanıyor!
Sizi bilemem ama ben şöyle anlıyorum; Genelkurmay’ın başvurusu üzerine alelacele, çakma bilgi ve belgeleri ihtiva eden dosyalar hazırlandı.
Evet, bu olasılığı maalesef göz ardı edemiyorum…
Silivri davaları görülürken yargıçların önüne çakma suç dosyaları getirilmedi mi; bu defa da birileri aynı haltı yiyebilir diye düşünüyorum…
…………………………
Askerin, açılım ve daha sonra da çözüm süreci hakkında bilgilendirilmiş olması gerekirdi. Özel, bunun yapılmadığını, askerin kırmızı çizgilerine önem verilmediğini söyledi. Bu nedenle de TSK’nın demokratik açılım (!), çözüm süreci ve “Yeni Türkiye” sloganlı kararlardan uzak tutulmasını eleştirip şikâyetçi oldu.
Askerin, açılım ve daha sonra da çözüm süreci hakkında bilgilendirilmiş olması gerekirdi. Özel, bunun yapılmadığını, askerin kırmızı çizgilerine önem verilmediğini söyledi. Bu nedenle de TSK’nın demokratik açılım (!), çözüm süreci ve “Yeni Türkiye” sloganlı kararlardan uzak tutulmasını eleştirip şikâyetçi oldu.
Bir iktidar, gölgesine sığındığı bir Genelkurmay’ı ülkenin en hassas sorunlarının çözümü sürecinde en uzağında tutuyorsa, biliniz ki o iktidarın askere de güveni yoktur…
Yeni seçilen Cumhurbaşkanı’nın, bu soğukluğu ve güvensizliği ortadan kaldıracağını beklemeyin…
Çünkü durumun mimarı bizatihi Cumhurbaşkanı’dır ve başbakanlığı döneminde bu ortamı hazırlamak için epey değişik ve karmaşık taktik uygulamıştır.
…………………….. ……
Erdoğan’ın şimdi, görevlerine ek olarak (!) başbakanın görevlerine de eklemeye başladığını görüyoruz.
Mesela gündemde bedelli askerlik konusu var; Savunma Bakanı, bu konudaki sorulara Cumhurbaşkanı’nın nasıl tek adam olmak istediğini gösteren bir yanıt veriyor, diyor ki:
–Bedelli askerlik için de son kararı sayın Cumhurbaşkanımız verecek…
Cumhurbaşkanı’nın hakkında son kararı veremeyeceği bir konu aklınıza geliyor mu!?
Demek ki demokratik mekanizmalar paslanma sürecine girdi; anayasal hükümler de öyle, onları da sallayan kalmadı.
Yaşananları ben böyle algılıyorum…
…………………….. …..
Yakında Cumhurbaşkanı, 17 Aralık’ta ortaya çıkan yolsuzlukların önünü kesmek ve yaşananları alalamak için yeni mekanizmaları devreye sokarsa şaşırmayın.
Demokratik parlamenter sistemin, tek adamlık olarak da algılanan muhafazakâr demokrat sistemle bu koşullarda başa çıkması da mümkün görünmüyor…
Toplum, 2015 seçimini bu gelişmenin ışığında değerlendirmek zorunda; evet derin bir uğraşıya hazır olmamız lazım!
………………………… .
Başkanlık sistemi uygulaması başlamıştır değerli okurlar.
Her şeye hazırlıklı olmamız gerektiğini hatırlatmadan yazıya nokta koyamıyorum. Kalın sağlıcakla!