HER şey öyle hızlı değişiyor ki…
Mesela siyaset…
Saati saatine uymuyor…
Hem iktidar, hem muhalefet sürekli değişim halindeler.
İnsanlar değişiyor, planlar değişiyor, programlar değişiyor; doğal sonuç işte, politikalar değişiyor, ilkeler değişiyor, duygular değişiyor, iddialar değişiyor, değerler değişiyor…
Değişmeyenler de var; mesela hırs…
Eskisi gibi…
Fitne, fesat, kin, öfke, yalan, talan, ihanet, rezalet…
Değişen yok!
Hepsi hükmünü icra ediyor!
…………………………
Tapeler de değişmiyor değerli okurlar, tutuklamalara neden olan iddialar da…
Metot aynı; derdest edilen her türlü tape, asılsız da olsa ileride başvurmak üzere dosyalanarak tozlu raflara kaldırılıyor. Yanlarına da itinayla fişleme dosyalarını koyuyorlar…
“Neme lâzım, gelecekte gerekebilir” diyorlar…
………………………..
Darbe teşebbüslerine bakınız dostlar, hangisi diğerine benzemiyor…
Hepsi “Tıpkısının aynısı”…
25 aralık darbe girişimi iddiasıyla soruşturulan polislerin başına gelenler Türkiye’de nelerin değiştiğini, nelerin ise değişmediğini gösteriyor.
Yaşananlar dikkate değerdir.
12 yıl AKP- Cemaat ortaklığının topluma yaşattığı acılar herhalde unutulmayacaktır.
Baskılar, işkenceler, düzmece suçlar, insanların ömürlerinden çalınan yıllar, montaj kasetler, değerli varlıklarımızı her yolla itibarsızlaştırma gayretleri, dinlemeler, teknik takip, ülkenin yarısını ötekileştirme gayretleri ve bilcümle melânet unutulacak mı sanıyorlar…
AKP ve cemaat 12 yıl el ele vererek Türkiye’yi başkalaştırmaya çalıştı…
Devleti, din devleti haline getirmeye kalktılar; topluma mezhepçiliği bulaştırdılar. Demokratik hukuk devletini boğarak diktanın kapısına getirdiler…
Çağdaş olmayı reddettiler…
Toplumu, geçen çağların karanlığında yaşamaya mahkûm etmek istediler…
Değerler manzumesi olarak insanlara, dinciliğin dışında hiçbir yaşama hakkı tanımadılar…
2015 yılı o nedenle çok önemlidir değerli okurlar.
………………………
Evet…
Ya çağdaş demokrasi, ya çağdaş demokrasi…
Başka yolumuz yok!!
* * *
ALMANYA yıllardır bizi dinliyormuş…
Bayan Merkel ikrar etti…
Sadece Almanya değil, Amerika, İngiltere de dinlemişler. Adım gibi eminim, hâlâ dinliyorlardır…
Biz ne yaptık bir de ona bakalım; bu ülkelerin Türkiye’deki temsilcilerin çağırdık, dinleme konusuna ilişkin bilgi aldık…
Sitem ettiğimizi sanmayın, gerçeği öğrenmekle yetintik…
Ne dedi Erdoğan hatırlayın; “Güçlü ülke etrafını dinler” demedi mi…
Demek ki başkasını gizlice dinlemek mübah…
Pekiii, biz dinliyor muyuz?
Dinlemiyorsak demek ki güçlü ülke değiliz…
…………………………
Değerli okurlar, uzun yıllar önce teknolojinin gelişmesiyle başlayan bu dinleme işi, dünyanın her tarafında o gün bugün yapılıyor; ülkeler birbirlerini dinliyorlar…
İster düşman olsunlar, ister müttefik, birbirlerini gizliden gizliye dinlemekten ve hatta uydu üzerinden izlemekten geri kalmıyorlar.
Türkiye uluslararası bir sürü kuruluşa üyedir…
NATO bunlardan biri…
Siyasal dalgalanmalar yaşayan, terörü yenememiş, dinci hareketlerin odağı ilan edilmiş, ekonomisi sıcak paraya ayarlı bir iktidarın ellerinde perişan hale getirilen ve sıkça politika değiştirerek hayatını sürdürmeye çalışan Türkiye’yi, müttefikleri yakından izlemek ihtiyacı duymaz mı!
Nasıl bir ülkeyle kader birliği edildiğini öğrenmek her ülkenin hakkı olmak gerekir.
Erdoğan bu gerçeği anımsayarak dinleme olayını ekstra ordiner bir gelişme saymadığını, konunun üzerinde durmamak suretiyle göstermiş oldu…
………………………..
Başka ülkelerin sizi dinlemesinden şikâyetçi olacağınıza, dinlenmemek için teknolojik önlemler alırsınız ve siz de o ülkeleri dinlersiniz…
Kısa yol dururken uzunundan gitmenin ne âlemi var!!!