Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreter Yardımcısı Recep Dumanlı “Suriye’den Gelen Göç Dalgası ve Türkiye’yi Bekleyen Tehlikeler” başlıklı basın açıklamasında “Türkiye’nin sınır güvenliği, içinde bulunduğu coğrafyada öncelikle Ortadoğu ülkeleri ile güneyindeki komşu ülkeler ve bunlara müzahir alanlarda yaşanmakta olan istikrarsız durumlar ve yaşanan iç çatışmalar sebebiyle son derece hassas bir konuma gelmiştir.
Bu çatışma ve kargaşa ortamının varlığı söz konusu coğrafyada ekonomik ve sosyal istikrar ile demografik yapıları ve buna bağlı olarak inanç temelli davranışları olumsuz biçimde etkilemektedir. İnsanların temel hak ve özgürlükleri yok sayılmakta, can ve mal güvenlikleri ile yaşam hakları ellerinden alınmaktadır. Olması gereken koruyucu kamu düzeni bulunmadığından bu topraklarda yaşamlarını sürdüren insanlar değişik gerekçelerden kaynaklanan başıbozuk bir insan hareketliliğinin yaşanmasına yol açmakta, bu ise özellikle Suriye kaynaklı çok ciddi boyutlarda bir göç hareketi ile Türkiye’yi baş başa bırakmaktadır” dedi
Dumanlı, “Komşumuz ve İslam coğrafyasının bir parçası konumunda bulunan Suriye’de yaklaşık üç yıldan bu yana süren iç karışıklıklar hem Suriye halkı için hem de bölge ülkeleri için önemli bir sorun alanı olmuştur. İç karmaşa sebebiyle vatanını terk ederek daha güvenli bir ülke olarak gördüğü Türkiye’ye göç edenlerin ve sığınma talebinde bulunanların sayısı bazı ifadelere göre 1,5 milyonu, bazı ifadelere göre de 2,0 milyonu aşmaktadır. Sonuçta 2 milyon Suriyeli o ya da bu gerekçe ile Türkiye’ye giriş yapmış bulunmaktadır.
2 MİLYON MÜLTECİ TÜRKİYE’DE
Başlangıçta 15 bin ile 150 bin kişi arasında olması beklenen ve hazırlıkları bu kapsamda sürdürülen sığınmacı hareketi kısa zamanda yüzbinleri aşarak milyonlara ulaşmış, değişik etnik ve inanç yapısına sahip 2 milyon insan ülkemize yerleşik hale gelmiş ve yeniden can ve mal emniyetine kavuşmuştur.
Elbette İslami çerçevede ve insan olmanın gerekleri bakımından değerlendirildiğinde Türkiye’nin zorda kalan bu insanlara kucak açması, onların temel ihtiyaçlarını karşılayacak hizmetleri bedelsiz olarak sunması, bunu da ülkemizin imk‰nları ölçüsünde yapması en doğal davranış olarak takdir edilmektedir.
Fakat Suriye’deki Esat rejimi ile olan ilişkileri bozarak bağlarını kopartan ve iki ülkeyi mezhep temelli bir çatışmanın parçası haline getirecek şekilde ilişkileri geren AKP, 2011 yılı Mayıs ayından itibaren yoğunlaşan sığınmacı akınlarının bugün ulaşacağı noktayı fark edememiş, bu tür sınır aşan göç olaylarında alınması gereken en basit tedbirleri dahi alma becerisini gösteremeyerek kontrolsüz bir şekilde sınırlarını açmış ve Türk topraklarına yapılan göçler bakımından Türk tarihinin yaşadığı en büyük göç dalgasına yol vermiştir.
Hal böyle olunca, Türkiye bu kontrolsüz ve düzensiz göç dalgasından son derece olumsuz biçimde etkilenmiş, derecesi ve boyutları belirlenmemiş risklere karşıda hassas hale getirilmiştir” açıklaması yaptı.
Yaşanan tabloyu bütün yönleri ile ortaya seren Dumanlı, “Sığınmacı olarak gelen herkesin masum olacağına inanmak ancak saflıkla izah edilecektir. Yarın nerede hangi bombanın patlayacağı ve altından kimlerin veya hangi terör örgütünün çıkacağı bilinmezken, yirmi yıl öncesinden hafızalarımızda kalan vahşet görüntülerinin son günlerde yeniden yaşanması, ” çözüm süreci ” denilen ihanet sürecinin mutlaka sürdürülecektir denmesi ülkemizin nereden nereye getirildiğinin farkına varılması açısından ibretle izlenecek bir oyun olarak sahneye konulmaktadır. Milliyetçi Hareket bu oyunun farkındadır. Figüranlarını da yakından tanımaktadır.
Toplumu parçalara ayırarak çıkmaz ve karanlık sokaklara yönlendirmek, muhtemel bir iç çatışmanın filizlenmesine yol açacak şekilde çıbanbaşlarını kaşımak hiç kimseye hayır getirmeyecektir. Türkiye, güneyden gelen bu göç dalgasıyla muhatap edilerek küresel güçler ve yerli işbirlikçileri vasıtasıyla adeta imhaya zorlanmaktadır.
Muhtemel bir karışıklıklardan medet umanlara yapacağımız bir son çağrımız bulunmaktadır. Türk Milletinin bekası her şeyin önünde ve üstündedir. Sayın Genel Başkanımızın ifadesiyle ” Devletin iradesiyle sonuç alınamıyorsa, millet iradesi milliyetçi irade haline getirilecek ve milletin gücüyle sonuç alınacaktır ” dedi.