Ergun KAFTANCI
İLK araştırdığımda üniversite sayısı 80 küsurdu; bugün değil, meğer sayı hızla artmış, dağ taş üniversite olmuş.
Geçenlerde bir arkadaşım, Türkiye’nin üniversite sayısı bakımından birinci duruma geçtiğini söyledi; demek ki kıra kıra bu dalda rekor kırmışız…
2013 yılında 108 devlet üniversitemiz varmış; bu rakam, 2014’de artarak 112’ye yükselmiş.
Vakıf yani özel üniversite sayısı da 69’dan 71′ e çıkmış.
Böylece toplam üniversite sayısı 183 olmuş…
Bir hafta önce açıklandı; ülkenin 45 binden fazla akademisyene ihtiyacı var. O zamana kadar birçok üniversitede kürsüler boş duracak. Öğrenciler piyasada fahiş fiyatla satılan mezun öğrencilerin ders notlarından yararlanmak zorunda kalacak…
Üniversite enflasyonunun ülkeye bilgi zenginliği ve bilimsel yarar getirdiğini söylemek mümkün değil. Boş kürsüleri seyretmek durumunda kalan gençlerimizin hayatta başarılı olmaları olasılığı da yok…
………………………..
Mevcut üniversiteler yetmiyor anlaşılan; Beştepe sakini Tayyip Bey ilgililere, “Bir Sağlık Bilimleri Üniversitesi kurulsun ve akademisyen sayısı arttırılsın” diye de buyurmuş…
Bu arada devlet hastanelerinde görevli doktorlara profesörlük yolunun açılmasını da istemiş. Hazret Cumhurbaşkanı değil, sanki başkan…
Söyledikleri ve istekleri kanun kabul ediliyor…
Beyefendinin bu isteğine ilk karşı çıkan da Türk Tabipler Birliği…
“Olacak şey değil” diyorlar…
Haklılar…
Devlet hastanesindeki görevi sırasında hayli yorulan doktor, akademik periyotları nasıl geçecek. 45 -50 yaşından sonra asistanlık mı yapacak?
Ne zaman doçent, ardından hangi bilimsel çalışmasını ibraz ederek profesör olacak…
………………………
Türk Tabipler Birliği Başkanı Dr. Bayazıt İlhan, tehlikeye parmak bastı:
–Bu yolla siyasal kadrolar oluşturulacak. Akademik yükselmeler de siyasal iradenin tekelinde olacak. Böyle bir yapılanma, akademik özgürlüğe ve özerkliğe tamamen aykırı. Bu doğrudan, bilim dünyasının da siyasal iradenin kontrolüne verilmesi anlamına geliyor” dedi.
Katılmaz mısınız!?
……………………..
12 yıldan bu yana kurulan üniversitelerdeki profesörlük kadrolarını, bir gün bile üniversite deneyimi olmayan isimlerle doldurdular.
Çoğunu yandaş televizyon ekranlarına çıkararak muhalefete ve AKP’ye oy vermeyen yurttaşlara sövdürüp duruyorlar…
Yapabilecekleri başka iş yok; bilimsel değerleri olmadığı için saldırganlıktan başka bir şey yapamıyorlar.
Yeni düzenleme peşindeler; profesörlük dağıtarak kadrolarına güç katacaklarını sanıyorlar. Akademik sistemi bozacaklarını da hiç düşündükleri yok!
Bu olursa “Bilim dünyasında profesör var, profesörcük var” diyeceğiz…
Adam var adamcık var gibi…
Çoğaltın…
Bilim dünyasına intisap da o kadar ucuzladı ki AKP’ye kapağı atan derhal bilim adamı (!) oluyor…
Pardon, yapılıyor!
Derkenar:
-atv ekranına sıkça getirilen Ahmet Maranki adındaki zat, tıp doktoru değildir, profesörlük sıfatı da kendisine İPA tarafından verilmiştir. Gerçek anlamda profesör sayılamaz. Buna rağmen bu sıfatı kullanıyor ve yardımcı tıp uzmanı gibi davranıyor.
Bazı okurlarımın sorusu üzerine bu açıklamayı yapıyorum.
Tayyip Bey’in emri yerine getirilirse bilesiniz ki bu tür profesör sayısı da artacak…