Ergun Kaftancı
aviator oynanan siteler
FATİH Terim‘in ağzı kulaklarında; nihayet zayıf Kazakistan milli takımını 3-1 yendik, ayrıca da üç gol kaçırdık…
Bursasporlu Serdar ilk kez milli oldu ve ilk maçında güzel bir kafa golü atarak milliliğe iyi başladı, takdir topladı.
Seyretmiş olmalısınız, vasat bir futbol oynadık…
Terim oyunun sonuna doğru yanlış bir karar verdi ve Olcay‘ı çıkarıp Mehmet Topal‘ı oyuna aldı. Topal, ilk hareketinde penaltıya neden oldu ve sarı kart gördü. Kazakistan’ın golü de bu penaltıdan geldi…
Sahada futbol adına fazla bir şey yoktu. Futbola fazla benzemeyen bir oyun seyrettik. Taktiğimiz aynıydı, rakip zayıf olmalı ki yenelim ve övünelim. Bu maçın skoru o işe yaradı…
……………………..
Futbolumuzun hali perişan…
Şikecilerin kol gezdiği futbol dünyamız ise karmakarışık..
Çöküntü süreci yaşanıyor…
Futbolcular bir âlem, teknik adamlar bir âlem, yöneticiler bir başka âlem…
Örnek vereyim; birinin öfkesi burnunun ucunda, rol model Tayyip Bey gibi kükremeden duramıyor; evet Aziz Yıldırım‘dan bahsediyorum…
Beyefendi soyunma odasını da basarmış, hakem odasını da…
Yetmedi mi, başka odaları da…
Adam sanki güzide bir kulübümüzün başkanı değil de, baskına hazır teröristlerin lideri…
Bir diğerine bakalım; o da teknik adam…
Brezilya yenilgisinden sonra seyircinin neden milli futbolcularımızı alkışlamadığını soruyor…
Kafayı yemiş olmasın…
Öyle ya, yuhalamayla alkışlamayı karıştırıyor…
Folluk haline gelen bir takımın oyuncularını alkışlamayan seyirciye bir beddua etmediği, bir de sövmediği kaldı.
Hayret ki hayret…
Alkışın bir takdir ifadesi olduğunu öğrenememiş bir teknik direktör olur mu?
Bizde o da var!
* * *
IRAK topraklarında 600 binden fazla Türkmen yaşıyor ama Türkiye’nin gözü bu soydaşlarımızı görmüyor…
Onların yerine, yüzümüzü çatışma bölgeleri olan Suriye’ye, Irak’a, Somali’ye çeviriyor, rüyet alanımıza onları alıyoruz:
-Aman onlara bir şey olmasın…
-Kaçan bize gelsin…
-Alın size gıda, ilaç, giyecek, silah, mermi…
-Hastalarınızı ve yaralılarınızı alalım tedavi edelim…
–Ekmeğinizi ve suyunuzu verelim, iki öğün üç kap sıcak yemek de bizden olsun…
-İşin yoksa al sana iş, dükkân açmak istiyorsan buyur aç…
-Cep harçlığın da benden…
Elimiz Türkmen’e uzanmıyor ama bunlara hayda hayda erişiyor…
……………………
600 bin Türkmen ekmeksiz, ışıksız, susuz. Her Türkmen, güvenliğini kendi sağlıyor. Koca toplumun güvenlik elemanı olarak 12 yağız Türkmen yiğitinden başka bir gücü yok. Bir düzine kahraman, 600 bin soydaşımızı Kürt ve İŞID azgınlıklarına karşı koruyor.
Gece olmaya görün, her evin damında, bahçesinde bacasında, her köşebaşında bir Türkmen nöbette, kimsede uyku yok…
Türkmen olmayanlara uzanan elimiz, ne zaman soydaşlarımızı sarıp sarmalayacak ve onları maddi olarak koruma altına alacak?
Ne biçim bir dış politika izliyoruz ve neden soydaşlarımızı görmezden geliyoruz. Onları vahşet peşinde koşan gaddar anlayışa neden meze yapıyoruz…
Yanıt yok; ülkeyi yönetenlerden ses çıkmıyor…
Oy uğruna milliyetçiliği ayaklar altına aldığını ilan eden siyasal irade, Türkmenler’i kaderlerine terk ederek milliyetçiliği değil fakat insanlığı ayaklar altına almış oluyor!
Bilmem bunun farkındalar mı!?