Ergun Kaftancı
TARİHTE Osmanlı diye bir millet olmadı ama Osmanlı devleti oldu. Bu devletin bütün değerleri saray tarafından oluşturuldu.
Dili de öyle…
Büyük ve devşirme bir hanedan haline gelen Osmanlı’nın dili temiz bir Türkçe değil acayip bir saray diliydi…
Çoğunlukla Arapça ve Farsça’dan alınan sözcüklerle ağır ve ağdalı terkipler, Osmanlıca’nın âdeta temelini oluşturdu. Saray bu dille konuşurdu. Özellikle İstanbul’da oturan saraya yakın eşhas da o dili benimsedi. Buna karşılık sokakta halk, Türkçe konuşmayı seçti. İnsanlar sarayın dilini yani Osmanlıca’yı anlamadı, o nedenle de kullanmadı…
Osmanlıca’nın abecesini de oluşturdular…
O zamana kadar kullanılan Uygur harfleri de yerini Arap harflerine bıraktı.
Oysa hanedan diline gelene kadar Türkler, farklı coğrafyalarda da olsalar konuşarak kolayca anlaşabiliyor, yazıtları okuyabiliyordu.
Çünkü aynı sözcükler kullanılıyordu. Arapça ve Farsça sözcükler, terkipler Türkçeye girmemişti.
Bütün kaynaklar, Osmanlıca’nın ağdalı, karışık ve uyduruk bir dil olduğuna, dolayısıyla halkın reddettiğine dikkat çeker…
……………………….
İşte böyle bir dil, yani Hanedan Osmanlıcası asırlar sonra Tayyip Bey istiyor diye okullarda zorunlu ders haline getiriliyor…
Bu isteğin ardında neyin, hangi hevesin ve hedefin yattığını herhalde görmeyen yurttaşımız yoktur.
Yabancı basın, görmeyenlerin gözlerini açması için “Tayyip Erdoğan, dine dayalı bir Osmanlı devletini demokratik cumhuriyetin yerine ikame etme hevesinde” diye uyarılar yapıyor.
Yabancı basında da yer alan Tayyip Beyin amacı sadece Osmanlıca’ya zorunlu dönüş dayatması da değil…
Ülkeyi geri götürecek ne kadar adım varsa hepsini atıyorlar.
Yaptıklarını ve yapacaklarını alelıtlak -Buyrun Osmanlıca’ya, ne dediğimi anladınız mı-sayalım..
Okulları imam hatip okuluna çevirmek, ders kitaplarını cumhuriyet karşıtlığına güç katacak ifadelerle yeniden yazmak, karma okullara son vermek, ilkokuldaki kız öğrencileri başörtüsü takmaya yönlendirmek, kız ve erkek çocukların ayrı ayrı teneffüse çıkmasını sağlamak, Toplumsal cinsiyet eşitliği dersi koymak, Arap harflerini öğretmek, İnsan Haklarıdersini kaldırmak, din dersini zorunlu hale getirmek gibi, padişahlık döneminden tevarüs eden ne kadar uygulama varsa hepsini cumhuriyetin getirdiği değerlerin yerine koyarak ülkeyi iki yüzyıl geriye götürmek hevesindeler…
İçki ve sigara yasaklamaları sürüyor. İnsanların yaşam biçimlerine müdahaleler yapılıyor. Hemen her yerde hatta apartman dairelerinde mescitler, protestan kiliseleri ve kuran kurslarıyla medreseler açılmasını serbest hale getiriyorlar (*)
………………………..
Toplum, bütün bunları gündeme getiren ve benzeri nice dayatmayla yürüyen Tayyip Bey’in, karanlığa attığı adımları seyrediyor. Bu durum etrafındakiler için alâvefk-il murad (**) olmalı ki alâzalik (***) kimse sesini yükseltmiyor…
Bindik bir alâmete, gidiyoruz kıyamete!
……………………….
Abdülhamit’in torunu -Kaçıncı göbekten olduğunu bilmiyorum, çakma tarihçi Murat bilir- Orhan Osmanoğlu da Osmanlıca konusunda karşı görüş sahibi. “Olmaz, olmamalı” diyor…
Terkiplerden kurtulmuş, gerek özünden türettiği, gerek başka dillerden aldığı sözcüklerle vokabüleri gelişmiş ve zenginleşmiş Türkçe dururken hanedan diline ne ihtiyaç var…
Bugün dünyanın pek çok yerinde Türk olmayıp da Türkçe öğrenen ve konuşan binlerce insan var. Onlarla Osmanlıca mı konuşarak anlaşacağız. Biz bilsek onlar bilecek mi; Osmanlıcayı nasıl ve nereden öğrenecekler…
………………………….
Üniversitesi çok bir ülke olduk. 180 üniversitemizin tarih ve edebiyat bölümlerinde yüzlerce genç Osmanlıca öğreniyor. Devlet bunları, arşivleri okusunlar diye kütüphanelerde görevlendiriyor. Devlet arşivinde harıl harıl belge okuyan ve Osmanlıca’dan Türkçeye çeviri yapan uzmanlarımız var…
Dolayısıyla şunu söylemek mümkün; Osmanlıca’nın zorunlu ders haline getirilmesi, bitmek tükenmek bilmeyen bir hırsın gericilik yüklü hevesinden başka bir şey değildir…
Ne diyor Orhan Osmanoğlu:
-İnsanların mezar taşlarını okuması için Osmanlıca öğrenmesi anlamsız. O mezar taşlarının üzerinde yazılı olanları onlar da okuyamaz…
Efendim, o mezar taşlarında bir medeniyet yazılıymış. Bu nesiller öğrenmeliymiş…
Bu şu mu demek:
-Gelecek kuşaklar bizim mezar taşlarımızı da okuyup medeniyeti öğrenecekler…
Tabii, medeniyetten nasibimiz almış ve miras olarak bırakmışsak…
Medeniyete, halkın paralarını saray inşaatlarına su gibi harcamak dahil değildir değerli okurlar. O işin adı, insanı düşünmediğine göre, medeniyetsizliktir…
——————————
(*) Cemevlerini hâlâ ibadethane yapmadılar
(**) İstenilene uygun…
(**) Bundan dolayı, bundan ötürü…