MHP Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, memur, emekli ve asgari ücretlinin alım gücüyle ilgili çarpıcı örnekler verdi ve “Maliye Bakanı 2002 takıntısını bıraksın da söylesin, son iki yılda memurun 83 kilo, asgari ücretlinin 24 kilo ekmeğini kim aldı, kim yürüttü” diye sordu.
MHP Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, 2015 Bütçe Tasarısının 4. maddesi üzerine TBMM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada önemli konuları gündeme taşıdı.
sb120 Kalaycı, “Maliye Bakanı’nın bu yıl ve geçen yılki konuşma kitapçıklarında yer verdiği tablolara baktım. Bakın, bir memurun satın alabildiği ürün miktarları son bir yıl içinde ne olmuş? Tabloda örnek verilen 21 temel ürünün 16’sında önemli miktarda azalma görünmektedir.
En düşük aylık alan bir memurun satın alabildiği ekmek 650 kilodan 603 kiloya, makarna 798 kilodan 712 kiloya, dana eti 73 kilodan 67 kiloya, süt 765 litreden 728 litreye inmiş.
Asgari ücretlinin alabildiği ekmek 277 kilodan, 265 kiloya, çay 57 kilodan 50 kiloya, kuru fasulye 112 kilodan 106 kiloya, mercimek 323 kilodan 173 kiloya inmiş.
Sayın Bakanın önceki yıl bütçe konuşmasına da baktım. Durum yine vahim; 21 üründen 15’inde epeyce azalma olmuş.
Bir memurun iki yıl öncesine göre bugün satın alabildiği ekmek 83 kilo, pirinç 108 kilo, dana eti 5 kilo, süt 23 litre azalmış. Asgari ücretlinin satın alabildiği ekmek 24 kilo, pirinç 40 kilo, kuru fasulye 36 kilo, çay 4 kilo azalmış.
Bu rakamlar, memurun, emeklinin, asgari ücretlinin satın alma gücünün nasıl eridiğini açıkça göstermiyor mu? Memurun makarnasını, asgari ücretlinin kuru fasulyesini kim azalttı?
Maliye Bakanı 2002 takıntısını bıraksın da söylesin, son iki yılda memurun 83 kilo, asgari ücretlinin 24 kilo ekmeğini kim aldı, kim yürüttü” diye sordu.
ORTA DİREK YENİDEN CANLANDIRILMALIDIR
sb120 Kalaycı, “Merkez Bankası verilerine göre aileler 2002 yılında her 100 liralık gelirinin sadece 5 lirasını borca ayırırken, bu rakam 2013 yılı itibarıyla 55 lirayı aşmıştır. Asgari ücretli, memur ve emeklilerin aldığı aylıkların yarıdan fazlasının borç ödemeye gittiği ortadadır.
AKP’nin on iki yıllık icraatı ülkemizde orta sınıfı bitirmiştir. Orta direk göçmüştür. 11 milyona varan emekli, dul ve yetim, 5 milyon asgari ücretli, 3 milyon kamu çalışanı açlığa, yoksulluğa, sefalete mahkm edilmiştir.
Hükmet artık insafa gelmelidir. Çalışanlara ve emeklilere zulüm yapmayı bırakmalıdır. Orta direk yeniden canlandırılmalıdır. Asgari ücret insanlık onuruna yaraşır düzeye çıkarılmalı, kamu çalışanları ile emekli, dul ve yetimlerin aylıkları iyileştirilmeli ve kayıplarının telafisi için iyileştirme zammı ödenmelidir” dedi.
Kalaycı şunları söyledi: “Sayın Başbakan Ekonomide Dönüşüm Programı’nın ikinci paketini açıklamıştır. Günü kurtarmak için açıklanan bu paketler on iki yılın heba edildiğinin de itirafı niteliğindedir. Üretimde verimliliğin artırılması, ithalata olan bağımlılığın azaltılması, yurt içi tasarrufların artırılması ve israfın azaltılması gibi programların hiçbir inandırıcılığı yoktur.
Zira üretimdeki verimsizlik, ithalata olan bağımlılık kimin eseridir? Tasarrufların cumhuriyet tarihinin en düşük seviyesine inmesi kimin politikalarının ürünüdür?
AKP döneminde tasarrufların seviyesi dibe vurmuştur. Yurt içi tasarrufların mill” gelire oranı 2002’de yüzde 18,6 iken 2013’te yüzde 13,4’e kadar inmiştir. Özel kesimde bu oran yüzde 23,4’ten 9,9’a kadar düşmüştür. Hanehalkı tasarrufu ise sadece yüzde 7 düzeyindedir.
GÖSTERİŞ VE ŞATAFAT İÇİNDE YÜZENLERİN MİLLETE TASARRUF ÇAĞRISI YÜZSÜZLÜK DEĞİLSE NEDİR?
TÜİK araştırmalarına göre, yarısı maddi yoksunluk içinde kıvranan milletin yüzde 40’ı akan çatısını onaramaz, yüzde 76’sı yıpranmış mobilyalarını yenileyemez durumda iken milletin parasıyla 1 katrilyon 370 trilyon liraya 1.150 odalı kaçak saray yaptıran, 420 trilyon liraya yeni makam uçağı alan, trilyonluk makam arabalarıyla şaşaa, gösteriş ve şatafat içinde yüzen bir zihniyetin millete genel tasarruf çağrısı yapması tutarsızlık ve yüzsüzlük değilse nedir?
Buraya gelen Sayın Başbakan, bakanlar ve AKP sözcüleri dolar cinsinden verdikleri rakamlarla, ülkemizde yoksulluğun azaltıldığını, mill” gelirin 3 misli artırıldığını anlatmış, ama esasen martaval okumuştur. Birilerinin para cüzdanları, çelik kasaları, ayakkabı kutuları, bir türlü sıfırlanamayan villaları yüzlerce milyonluk dolarlarla, avrolarla dolu olabilir ama milletin kahir ekseriyeti gırtlağına kadar borçlu olup meteliğe kurşun atmaktadır.
KENDİ YALANLARINI KENDİ ARAŞTIRMALARI ORTAYA KOYUYOR
Aile Bakanlığı’nın 2013 yılında açıkladığı, 10 bin 578 hanede yapılan Türkiye’de Aile Yapısı Araştırması ailelerin içler acısı halini de ortaya koymuştur. Ülkemizde 2011 itibarıyla hanelerin yüzde 72’sinin ayda 1.200 lira ve altında gelirle hayatta kalmaya çalıştığı, 2.500 liranın üzerinde geliri olanların sadece yüzde 6,6 olduğu gözler önüne serilmiştir. AKP iktidarı kendi araştırmasıyla kendi yalanını ortaya koymuştur.
Bugün geliri asgari ücretin üçte 1’inin altında olduğu için sağlık primleri devlet tarafından ödenen kişi sayısı 9 milyon 200 bini aşmıştır. İşsizlik kronik h‰le gelmiştir. Resm” işsizlik oranı yüzde 10,5’e çıkmış olup, iş aramayan işsizlerle birlikte gerçek işsizlik oranı yüzde 17,5’i, işsiz sayısı da 5,5 milyonu aşmıştır. AK torpili, VIP torpili olmayan gençlerimiz iş bulamadığından bunalıma girmektedir.
ÇARPICI ÖRNEKLER
-Varsayalım ki bu beylerin rüyaları gerçek olur da bu zadeg‰n iktidarda kalırsa;
-Kredi borcu yüzünden icra gelmeyen hiçbir evin kalmadığını duyacağız,
-Her 2 kişiden 1’inin işsiz olduğuna şahit olacağız, kahvehanelerde yaşlılara yer kalmadığını çünkü üniversiteli işsizlerle dolu olduğunu göreceğiz,
-Her bir gence 10 polis gözetiminde üniversite sınavlarının yapıldığına şahit olacağız,
-Zenginlerin evleri önünde dilenen yoksullara polisin biber gazı sıktığını okuyacağız,
-AVM’lerin önünde bakkalların, kasapların, manavların, terzilerin dilencilik yaptıklarını göreceğiz,
-Boşanma oranlarının evlenme oranlarının üstüne geçtiğini duyacağız,
-Köylerde üç beş yaşlıdan başka kimsenin kalmadığını göreceğiz,
-Elimizde kalan fabrikalarımızın isminin de g‰vurca olduğuna şahit olacağız,
-Başbakan’ın Uganda Cumhurbaşkanına ” One minute ” dediğini duyacağız,
-BOP sayesinde komşu ülkelerimizin sayısının 2 katına çıktığını göreceğiz,
-Başbakanın çocukluk arkadaşı, mahalleden arkadaşı, askerlik arkadaşı, belediyeden arkadaşı ve şoförlerinden başka hiç kimsenin milletvekili olamadığını göreceğiz.
Bu devran böyle gitmez
Bu sözler, AKP zihniyetine ” Harun gibi geldiler, Karun gibi oldular. ” diyen Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un 2011 yılındaki bir konuşmasından alınmıştır. Yaşanan gelişmeler Sayın Kurtulmuş’un öngörülerini maalesef doğrulamaktadır.
Evet, bu devran artık böyle gitmez, AKP’nin sonu gelmiştir, kaçınılmaz son yakındır, bu da milletimizin ve memleketimizin hayrınadır.”