MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan, hükümetin yaptığı gerçekçi olmayan düzenlemelerle bugün sağlık sisteminin çökme noktasına geldiğini söyledi. 2002 yılından sonra Sağlıkta Dönüşüm adı altında yapılan değişikliklerle yeni bir süreç başladığını ifade eden Ayhan, “SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı’nın tek bir şemsiye altında toplanması ve herkesin hem devlet hem de üniversite hastanelerinden hizmet alması doğru bir yaklaşımdır ancak sonraki süreçte sağlıkta, Dünya Bankası kaynaklı bir özel sektör dönemi başlamıştır. Birçok özel sağlık kuruluşu mantar gibi çoğalmış ve sektörde kontrolsüz bir büyüme dönemi yaşanmıştır. SGK kapsamında birçok sigortalı özel hastanelerde tedavi olmaya başlamış, yüklü faturaları SGK kontrol mekanizmaları olmadan ödemiştir. Bu arada Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) yoluyla sağlık kurumlarına yapılan ödemeler kısıtlanmaya çalışılırken işin ucu giderek kaçmış, SUT fiyatları gerçekçi olmayan düzeylere düşmüş ve birçok kayıtdışı gelir başgöstermiştir. 15 Şubat 2008 tarihinde cumhuriyet tarihinde bir ilk yaşanmış ve hiçbir demokratik ülkede asla olamayacak Planlama Yönetmeliği çıkarılmış ve özel sağlık kuruluşlarında çalışacak sağlık personeli sayısına Sağlık Bakanlığı karar vermeye başlamıştır. İlaveten alınacak tıbbi cihazlar için de Sağlık Bakanlığı onayı zorunlu kılmıştır. Adı geçen yönetmelik sonucu yeni bir doktor borsası oluşmuş, kadroların ve ruhsatların maddi anlamda arz ve talebi oluşmuş, böylelikle bir anlamda hekim ve sağlık kuruluşları karaborsası ortaya çıkmıştır.” dedi.
‘PERFORMANS SİSTEMİ ADALETSİZ’
Sağlıkta getirilen performans sisteminin önemli adaletsizlikler içerdiğini ifade eden Ayhan, “AKP’nin gerçekleştirdiği mevzuat değişiklikleriyle kamu eğitim araştırma ve üniversite hastanelerinde önemli miktarda konusunda deneyimli ve yetkin hekim kaçışı oluşmuş ve sonuçta asistan eğitiminin sürdürülemez hale geldiği, kamuoyunda tartışılır hale gelmiştir. Birçok eğitim araştırma ve üniversite hastanesinde önemli ameliyatlar problemler yaşanmaya başlamıştır. Tıp eğitiminde öğrenci kadroları hesapsızca arttırılmış, eğitimin kalitesi düşmüş ve kaliteye değil, kantiteye dayalı bir eğitim anlayışı egemen olmuştur. Sağlıkta getirilen performans sistemi, önemli adaletsizlikler içermektedir. Bu sistemde, yapılan işin kalitesi hiç önemli değildir. Sadece hekimin yaptığı işin miktarı ya da sayısı önemlidir. Parça başına ödenen bu ücretler, birçok gereksiz tıbbi müdahalelere yol açmakta ve hekimler, günü kurtarma gayretiyle ekonomik geliri yüksek işlemleri tercih etmektedirler. Bu arada malpraktis konusu, kanayan önemli bir yaradır. Hekimler, bir yanda düşük ücretle çalışmakta diğer yanda da yüksek tazminat davaları riskiyle karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu nedenle defansif tıp olarak tabir edilen riskli ameliyatları yapmama durumu giderek yaygınlaşmaktadır. Günümüzde kamuda bu tür riskli operasyonları yapacak hekim sayısı giderek azalmaktadır.” diye konuştu.
‘ÇALIŞANLAR MUTSUZ’
İyi bir sağlık hizmeti sunmanın en temel yolunun sağlık çalışanını mutlu etmek olduğunu belirten Ayhan, “Performans sistemindeki ödemeler gerçekçi değildir. Gerek Tam Gün Yasası gerekse önceden ödenen katkı paylarının kaldırılması, üniversite hastanelerini finansal açıdan darboğaza sokmuştur. Eskiden kâr eden ve çalışan hekimini mutlu eden üniversite hastaneleri, artık tam bir finansman problemiyle karşı karşıya kalmışlardır. İyi bir sağlık hizmetini sunmanın en temel yolu, sağlık çalışanını mutlu etmektir. Siz yetişmiş hekiminizi bezdirirseniz, hakkını vermezseniz dünyanın en iyi hastanesini de kursanız, en son teknolojik cihazları da getirseniz asla başarılı bir sağlık hizmeti veremezsiniz. Günümüzde hekimin emeği değersizleştirilmiş ve halk nezdindeki itibarı giderek azaltılmıştır. Üniversite hastanelerindeki katkı payları kaldırılırken vakıf üniversiteleri teşvik edilmiştir. Devletin, kendi üniversitelerinin kalbine kurşun sıkarken vakıf üniversitelerini anormal teşvik etmesi kabul edilemez bir durumdur. Mevcut SGK fiyatlarıyla sağlık hizmetinin sunulması mümkün olmamaktadır. Özel sağlık kuruluşları, hastadan aldıkları fark ödemeleriyle ayakta durmaktadırlar. Üniversite hastaneleri, yasal olmayan böyle bir farkı alamadıkları için büyük problemlerle karşı karşıya kalmaktadır.” şeklinde konuştu.