Ergun KAFTANCI
SÖZCÜ gazetesi pazar günü acı gerçeği fotoğraflarıyla kamuoyunun dikkatine sundu. Güneydoğu’da bölücü örgüt yandaşlarının ellerindeki kalaşnikof silahlarla kamu düzenini sağladıklarını, duruma polis ve askerin müdahale etmediğini, Cizre’de ise iki ayrı silahlı örgütün egemenlik kurmak amacıyla savaştığını “Yeni Türkiye” başlığı altında okurlarına duyurdu.
Açılım ve çözüm süreci dedikleri dönem, demek ki böyle yaşanacak…
Cumhuriyet hükûmetlerimizin topraklarımızın üzerinde tesis ettikleri ve herkesi güvenlik altına alan yöntemlerle sağladıkları milli egemenlik, öyle anlaşılıyor ki Davudoğlu Hükûmeti tarafından muhafaza edilemiyor…
Bu hükûmet, yeni demokrasi terâneleriyle oturduğu yerden peydahladığı açılım ve çözüm sürecini anlamsız gözlerle seyrediyor.
Davudoğlu ve arkadaşlarının siyasal bir kazaya uğramadan ve önümüzdeki haziran ayında yapılacak seçimlerden önce, sürecin çözülmüş olmasını temenni ettikleri kesin…
O nedenle olmalı ki, bölücülerin göz koyduğu Güneydoğu bölgemizin PKK’nın egemenlik alanı olmasına ses çıkaramıyorlar.
Ama buna rağmen bölgede yaşayan milyonlarca yurttaş, terör örgütünün varlığından ve eylemlerinden bıktığı kadar, çete mensubu bölücülerin bölge topraklarına el koyma gayretlerini de lanetliyor…
…………………………
Devlet, ülkenin ve bölge halkının geleceği açısından Güneydoğu’da varlığını hissettirmek zorundadır.
Topraklarımıza dikilen gözlerin, çirkin ve bölücü emellerin farkında olmamak o iktidarı, çeteyle aynı çizgiye getirir. Hesap verme günü geldiğinde de, yargının karşısında bölücüyle yan yana durmak zorunda kalır.
…………………………
Bu iktidar yüzünden devlet otoritesi, tamamen ortadan kalktığı için Güneydoğu bölgemizde sadece PKK çetesi değil, Hüda-Par adında bir parti de, silahlı Hizbullah çetesinin siyasal ağzı olarak ortaya çıktı…
PKK’nın siyasal ağzı HDP ile Hizbullah’ın siyasal ağzı Hüda-Par siyasal zeminde henüz kapışmadılar ama silahlı çeteleri Cizre’de karşı karşıya geldi…
Taraflar günlerdir, birbirlerine mermi sıkıyor; bugüne kadar 3 kişi öldü 13 kişi yaralandı. Esnaf dükkân açamıyor; ticaret yok, ticaret olmadığı için para da yok, huzur ve güvenlik hiçten yok!
Bölgede yaşayan Kürt ve Türk yurttaşlar, devletin duruma el koymasını istiyorlar ama iktidar buna yanaşmıyor. Neden diye soracak olursanız yanıt hazır:
-Çözüm süreci devam etmeli, bir müdahale bu süreci bitirir…
Bitsin yahu, yoksa Türkiye bitecek!
……………………..
Peki hangisi evlâ kuzum?
Süreç bitmesin ama ülke ve insanımız, dolayısıyla özgürlük, demokrasi, anayasa filan mı bitsin!?
AKP Genel Başkanı Ahmet Davudoğlu kongre kongre gezerek Türkiye’yi cennet gibi göstermeye ve hem ağız kalabalıklığıyla, hem kelime oyunlarıyla ve hedef değiştirerek, olanı biteni saklamaya çalışıyor…
Bir yandan da özel düzenlenen türkülerle…
Kiziroğlu Mustafa Bey türküsünü, Ayna gibi bir grubun Davutoğlu Ahmet Bey türküsü haline dönüştürmesi sanatın namusu bakımından da bu topluluğa yakışmadı…
Kongrelere bakarsanız halkın AKP’li kısmı hayatlarından pek memnun; geleceklerinden hiç endişeleri yok.
Sanki Türkiye ve Türk Milleti, PKK çetesi tarafından bölünmek istenmiyor. Sanki bu çeteyle paralel siyaset izleyen AKP iktidarının bölünmeyi engelleyecek bir gücü var. Sanki bölünme gerçekleşirse AKP’lilerin başı göğe erecek. Sanki a’dan z’ye beyler, bugün oturdukları o koltukta bir saniye kalabilecek…
Bütün bunları düşünen yok…
Yaşanan, derinleşmiş bir hamakatın insandaki doğal hali…
Düşünüyor ve bölünmeye şapka çıkarmaya hazırlanıyorlarsa o daha büyük bir hamakat, hatta ihanet!
…………………………
Vahim günler yaşıyoruz…
Buna rağmen ülkenin kaderini eline geçirmiş olan siyasal irade lay lay lom halinde. Davudoğlu Ahmet Bey türküsüne klip yaptırıp teşkilata dağıtıyorlar. Klipte tarafsız olması gereken Tayyip Bey’in de rol aldığını söylersek, Türkiye’nin nerelere götürüldüğünü daha kolay görebilirsiniz.
Adıma adım Osmanlı’ya…
O da toprak vererek saltanat sürdü, bu iktidar da toprak vererek saltanatını sürdüreceğini sanıyor…
O günler geçti, tarih oldu; insanlar milli duygu ve düşüncelerle mücehhez hale geldi. Artık kimse hanedan, saltanat, sultan, Osmanlı yanlısı filan değil. Çağdaş bir cumhuriyetimiz var; onunla birlikte demokrasiyi, laikliği, hukukun üstünlüğünü, özgürlükleri, eşitliği, bağımsız yargıyı, milliyetçiliği yaşıyoruz ve hepsini kendimizle birlikte yaşatmaya and içiyoruz…