Ergun KAFTANCI
YENİ bir haftaya girdik; ayın 17’si çarşamba günü. Bir yıl önce yani cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk, hırsızlık ve rüşvet olayına adı karışanların yakalanıp götürüldüğü gün de çarşambaydı…
Bu konudaki soruşturma 7 Aralık’ta başladı, 17 Aralık’ta sürdü, 25 Aralık’ta noktalandı…
Daha doğrusu öyle sandık…
Oysa olay eşelendikçe altından yığınla çapanoğlu çıktı, hâlâ da çıkıyor. Yolsuzluğa adı karışan bakanlar istifa etti, biri bakanlıktan azledildi.
Başta başbakan olmak üzere hepsi sustu; mırın kırın eden oldu ama o kadar. İddialar başbakan ve yakınlarına da bulaştığı halde, onlardan da gık çıkmadı. Taa ki iddialara ait delillerin buharlaşmasına kadar…
Ardından savunmaya geçtiler ve konuşmaya başladılar ama söyledikleriyle kimse tatmin olmadı. İktidar harekete geçmekte gecikmedi, yargıyla emniyete el attı; soruşturmayı yapan savcılarla yolsuzlukları bütün ayrıntılarıyla ortaya çıkaran emniyet mensupları görevden alındı; bunların daha sonra “Cemaatçi” suçlamasıyla tutuklanıp cezaevlerine gönderildiğini gördük…
Bu ve benzeri iktidar tasarrufları “7-17-25 Aralık gerçeği”ni belleklerden silemedi. Bugün bir kısım fanatik ve muhakeme kabiliyeti dumura uğramış cahil tiplerin dışında, bu muazzam yolsuzluğu herkes anımsıyor.
Olayın aktörlerinden biri acem kökenli, diğerleri bakan çocukları. Yolsuzluk ve rüşvet trafiği bunların arasında yaşanmış. Babalar hep geri planda durmaya çalışmış.
Ancak saptanan telefon konuşmaları babaların da olayda rolü olduğunu gösterdi…
………………………..
Bu hafta “Yolsuzlukla mücadele haftası” ilan edildi. Resmen değil tabii; haftayı, halkın ve devletin paracıklarını deve yapanlara karşı çıkan yurttaşlar ilan etti.
Bakalım bu hafta ne tür etkinliklere tanık olacağız…
İktidarın polisi belki de makul şüphe deyip adam toplayacak…
Ne yaparlarsa yapsınlar, Erdoğan dahil hiçbir kuvvet, bulaştıkları yolsuzluk ve rüşvet gerçeğini belleklerden silemeyecek…
Çatlasalar da, patlasalar da alınlarındaki kara leke, orada öyle duracak…
……………………….
Unutmadan; girin internete “Medyalens” diye yazın, yolsuzluk ve rüşvet olayını, kronolojik olarak ve ayrıntılı biçimde okuyun. Kopyalayın, yakınlarınıza da okutun…
Namus, şeref, ahlâk, erdem, etik, dürüstlük, fedakârlık, din, iman, ibadet gibi değerleri dillerinden düşürmeyenlerin ipliğinin pazara nasıl çıktığını görün…
Kirli çamaşırları iyice ortalığa döküldü; daha da dökülecek gibi…
Yalanla, baskıyla, insanları korkutarak bu muazzam soygunu nasıl ve hangi yollarla dikkatlerden kaçırmaya kalkacaklarını da seyredin…
……………………. …..
Değerli okurlar; adı bu yolsuzluğa karışan eski bakan Erdoğan Bayraktar‘ın çocuklarıyla ortak olduğu inşaat şirketi üç yılda 3 misli büyümüş ve 12 milyondan fazla kâr elde etmiş; eski parayla 12 trilyon lira…
Bakan bey Kadıköy’de, 42 milyon liraya taşınmaz da edinmiş; bu taşınmazı alırken oğluna 16 milyon lira borçlanmış…
Aile içi para trafiği de ilâ maşallah pek akıcı…
Böyle bir iş adamısın, malın mülkün var, çocukların parayla oynuyor, ne işin vardı yolsuzluk ve rüşvet aktörlüğünde be Erdoğan Bayraktar efendi…
“Ne yaptıysam Erdoğan’ın talimatı üzerine yaptım” şeklindeki ifaden seni aklamaya yetecek mi, merak ediyorum!
………………………… .
Uzatmayalım; aktörlerden biri daha şimdiden avukatını tutmuş. Avukat, Yüce Divan’a düşen siyasetçileri beraat ettirmekle tanınıyor. “Elime düşen beraatle kurtulur” diyen bir hukuk adamı…
Demek ki eski müzakereci AB Bakanı Egemen Bağış, cumhur cemaat Yüce Divan‘a gideceklerini hesaplamış olmalı ki hemen savunma hazırlığına başlamış.
………………………… .
Cumhurun başı 1 milyon liraya özel yapım makam aracı alırsa Diyanet’in başı da ondan aşağı kalmaz…
Üzüm üzüme baka baka kararır derler ya…
O da özel yapım bir makam aracına 1 milyon lira ödemiş Diyanet bütçesinden; alınan öteki hizmet araçları ayrı…
Dün, Başkan açıklama yaptı, aracın Diyanet Vakfı’nın parasıyla değil, devletin parasıyla alındığını söyledi…
Ne fark eder…
Ha Ali Veli, ha Veli Ali…
………………………
Balık baştan kokar derler ya, vallahi öyle; ülke ekonomik zorluklar içerisinde ama yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet ayyuka çıkmış; işsiz ve aşsız insanlar çoğunlukta, açlık ve yoksulluk sınırları global değerlere kıyasla feci denecek düzeyde, fakat beyler pahalı makam aracı alma peşinde…
Bu araçlar sanki oyuncak; oynayacak başka şey bulamıyorlar mı?
Velhasılı kelâm Ak Saray için söyledikleri “Hepsi halkın” diyerek göz boyamaya kalkan AKP zihniyeti, bu araçlar için de “Bizim değil, hepsi halkın” cümlesiyle insanları kandırmaya kalkacaktır…
Yersek tabii!