Aziz Türk Milleti;
Bir milletin geçmişini silebilmek ve hafızasını kaybettirmenin yollarından biriside dilini yok etmektir. Zamanında bazı eksiklikler yapılmış keşke yapılmasaydı. Öncelikle bu konu üzerinde kutuplaşmanın ne kadar saçma olduğu herkes tarafından bilinmeli bölücülük tuzaklarına düşülmemelidir.. Mekanı Cennet olası ecdadımıza küfretmek için ağzından sular akan soysuzlara ve aynı şekilde Cumhuriyetle hesaplaşma aracı görmek isteyenlere fırsat vermemeliyiz. İngilizce gibi bizimle alakası olmayan dillerin zorunlu bir ders olarak okutulurken Osmanlıca Türkçesinin ders olarak okutulması kime ne kaybettirir ki? Osmanlıca nihayetinde bu topraklarda ve bugün 30’u aşkın devletin topraklarında hüküm süren tarihin en büyük devletlerinden biri olan Osmanlı Türk Devletinin dili olan Türkçedir. Osmanlı Türkçesi ile yazılmış edebi eserler, kitabeler ve vesikalar bizim medeniyet mirasımızdır.
Geçmiş kültür mirasımızın yeni nesillerce aracısız aktarılma düşüncesi ile muhakkak surette müfredata konması ideal planda çok doğru. Ancak, Türk tarihinde, eser türlerine göre sade ve basit Türkçeden Arapça-Farsça sözcüklerin yoğunlaştığı edebî metinlere uzanan geniş bir yelpaze var. Dolayısıyla, biz eğer Osmanlı dönemi Türkçesi öğreteceksek işimiz basit değildir; zor hem de çok zordur. Uygulama aşamasına geldiğinde bir dizi zorluk ve mesele ortaya çıkabilir. Fakültelerde bile tarih veya Türk dili edebiyatında kaç kişi doğru dürüst Osmanlıca okuyabiliyor veya okuyabilenlerin sayısı yeterlimi? ders verebilsin. Bugün kullandığımız dilimize bile sahip çıkamıyoruz. Başta yazılı ve görsel medya olmak üzere sokaklarda, caddelerde ve dükkanlarda her yer uydurukça veya yabancı kelimeler kullanılıyor.
Alt yapı çok önemli. Öncelikle sosyal bilimler alanında belli zaman okutulup plot uygulama yapsak daha iyi olmaz mı? En azından diğer lise türlerinde yeterli Osmanlı Türkçesi verecek öğretmenlerin yetişmesi içinde zaman kazanmış oluruz. Kısacası, Osmanlı Türkçesi derslerinin çok iyi bir hazırlık ve donanımlı öğretmenlerle uygulamaya geçilmesi hayati önem arz etmektedir.
Konuyu doksan yıllık Cumhuriyet birikimini parantez olarak gören bir yaklaşımla değil, Türk tarihinin devamlılığını temel alan bir anlayışla değerlendirilmelidir. Kısacası mesele, Yahya Kemal’in veciz bir şekilde ifade ettiği gibi, “Kökü mazide âtî” olmak; geleceğimizi inşada medeniyet birikimimizden istifade etmektir.
“Dildendir mutluluk, dildendir değer, Dili olmayana insan mı derler! İnsanda dilince değişir kader: Ya yurda baş olur ya başı gider (Kutadgu Bilig’den / Yusuf Hashacip).
Doç Dr. Yavuz Osman BİRDANE
Türk Ocakları Afyokarahisar Şube başkanı