MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Anayasa Mahkemesi’nin seçim barajıyla ilgili kararının görülmesi gerektiğini belirterek, “Ondan önceki davranışlar, spekülasyonlar, istismarlar yine bilinen AKP klasiğidir” dedi. Bahçeli, partisinin TBMM Grup toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Seçim barajıyla ilgili tartışmaların hatırlatılması üzerine Bahçeli, genel seçimlere bir yıl kala, seçim mevzuatı ve üzerinde herhangi bir değişiklik yapılmasının, bugüne kadar Türk siyasetinde görülmediğini söyledi. Anayasa Mahkemesi’nin kararının görülmesi gerektiğini ifade eden Bahçeli, “Ondan önceki davranışlar, spekülasyonlar, istismarlar yine bilinen AKP klasiğidir. Basın da buna yardımcı olmaktadır” diye konuştu. Bahçeli, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, Tunceli ziyaretinden sonra kendisine Hakkari’ye gitmesi çağrısında da bulunduğunun anımsatılması üzerine, “O Türkiye’nin her tarafını gezsin biz kendisini koruruz” dedi. Devlet Bahçeli, “Son MGK toplantısında ülkücülerin de paralel yapılanma olarak kayda alındığı ortaya çıktı. Nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna, “Ülkücüler hiç kayıt dışı kalmadılar ki” cevabını verdi. MHP lideri Devlet Bahçeli, “Bizim kalbinde kilise ağzında cami olanlara verecek vatanımız yoktur” dedi. TBMM Grubunda konuşan Bahçeli, “MHP Türklüğün ölüm ve sürgünü demek olan her tehdite sonuna kadar karşı duracak Türkiye’yi tüm güzellikleriyle muhafaza edecektir. Biz ekümenik nedir bilmeyiz, görünmez kilise havarilerinin tezgahına düşmeyiz. Kilisede ayin yapmak isteyen varsa buyursun. Fakat ezanı susturmayı Türk milletini esir almayı düşünenler varsa yeni Kılıçarslanların nöbet beklediğini hatırlatmayı tarihi bir görev sayarız” dedi.
DAVUTOĞLU, DOĞAN GÖRÜNÜMLÜ ŞAHİN GİBİ SES ÇIKARIYOR
MHP lideri Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu’na yüklenirken, Papa Francis’i de sert sözlerle eleştirdi. Partisinin Meclis Grubunda konuşan Bahçeli, ”Kadın erkek eşitliğini fıtrata ters bulan Erdoğan sanıyorum 17-25 soygununu fıtrata ve fıtratına tam olarak uygun bulmuştur” dedi. Başbakan Davutoğlu’nu da eleştiren Bahçeli, ”Her fırsat ve zeminde Doğan görünümlü Şahin otomobil gibi ses çıkarmaktadır” ifadesini kullandı. Bahçeli “Papo Françesko” diye telafuz ettiği Papa’yı da Ermenistan sınırı ve Ekümeniklik konusunda eleştirdi. Bahçeli, “Kilisede ayin yapmak isteyen varsa buyursun. Fakat ezanı susturmayı Türk milletini esir almayı düşünenler varsa yeni Kılıçarslanların nöbet beklediğini hatırlatmayı tarihi bir görev sayarız.” dedi. Bahçeli’nin konuşmasından satır başları şöyle:
“KADIN ERKEK EŞİTLİĞİ..”
“Kadın erkek eşitliğini fıtrata ters bulan Erdoğan sanıyorum 17-25 soygununu fıtrata ve fıtratına tam olarak uygun bulmuştur. Sonra da 301 madencimizin kaybı işin fıtratıdır. Çalış çırpmak rüşvet almak fıtrata müzahirdir. Erdoğan sıkıştı mı gündem değişikliğine ihtiyaç duydu mu ya paralele, ya başörtüsüne, ya fıtrata ya da maneviyat istismarına soyunmaktadır. Fakir fukaranın hakkından kesip kaçak ve karanlık saray yapmak ve bu sarayın millete ait olduğunu söyleyip komandolara teslim etmek heralde fıtrattandır. Konu kadın erkek olunca fıtratçı fesatlar birden kendini göstermektedir. Kimse gücenmesin biz böyle bir fıtratı tanımayız böyle bir fıtratın fitne olduğunu söylemekten de hicap duymayız.
“KADINA ŞİDDET”
Kadına şiddet revaç bulmuştur. Kadınlar mazlum ve mağdurdur. Medeniyet ölçüsü kadınlara yönelik davranışta gizlidir. Kadınları öldüren bir ülkenin kalkınmışlığından bahsetmek saflık ve ahmaklıktır. Türkiye hiçbir dönemde bu kadar kadına yönelik vahşet ve saldırılara sahne olmamıştır. Bu zulmün önüne geçilmesi mutlaka sağlanmalıdır. Kadına yönelik şiddeti bir kez daha lanetliyorum.
“CUMHURBAŞKANI BAŞBAKAN ÇOCUKLARI SALTANAT SÜRÜYOR”
AKP’nin bizzat mihmandarlığı ile kutuplaşmalar kesinleşmiş siyasi ve ahlaki kirlilik yaygınlaşmıştır. Adalete darbe vurulmuş rüşvet ve rüşvetçilik yaygınlaşmıştır. Bunların yanında ekonomik tablo ise tam bir yıkım ve enkazı işaret etmektedir. İşsiz kardeşlerimizin sayısı 5,5 milyonu geçmiştir. Villada para eritemeyen yatak odalarına para santralleri kuran gemi yüzdüren milyarlar içinde yüzen evlatlar talihlidir de milletimizin milyonlarca pırıl pırıl gencinde beş kuruş para yoktur. Başbakan cumhurbaşkanı çocukları saltanat sürmektedir de Erzurumlu Mehmet yolsuzluk içindedir. Yozgatlı küçücük Ali çikolatayı bayramdan bayrama görürken, haysiyetsiz bir bakan çikolata kutusunda milyon dolarlar rüşvet almıştşır. Bu bakan hediyenin türk geleneği olduğunu söylemiştir. Acaba bakara makara soytarılığı hangi edepsiz geleneğin ürünüdür. Türk geleneğinde hırsızlığın hediyeleşme ile örtülmesi mümkün değildir. Bu firavun, nemrut geleneğidir. Türk milletinin geleneğinde beytülmala el uzatmak yoktur.
“CUMHURBAŞKANI GÖRDÜĞÜ HER MİKROFONDA ATIP TUTUYOR”
Evet hediye alıp vermek sünnettir fakat rüşvet alıp vermek insanlık suçudur, dinen haramdır ve yasalarımızca da suçtur. Bunların vicdan dikişleri sökülmüş utanma perdeleri yıkılmıştır. Utancından kulaklarını saklayan Midas’tan asırlar sonra koyulaşan yüzünü saklamaya gerek duymayan bir iktidar bu topraklarda ortaya çıkmıştır. AKP’li eski bakanlarla ilgili soruşturma komisyonuna yayın yasağı konulmuştur. Başbakanın bu gelişmelerden haberim yok demesi kendisi kadar kara mizahtır. AKP yolsuzluk, yoksulluk yalan ve yasakla bütünleşmiştir. Cumhurbaşkanı’nın gördüğü her mikrofonda atıp tutması AKP’yi kurtarmayacaktır. Çevre ve şehircilik eski bakanı Erdoğan’ı suçlamıştı. İmar planlarının Erdoğan’ın talimatıyla yapıldığını ve Başbakan’ın istifa etmesi gerektiğini açık açık söylemiştir. Bu eski bakan o zamanki sözlerini tevil etmiştir ve diğerleriyle aynı çuvala konmaktan şikayet etmiştir. Bilmeyen varsa söyleyelim bu çuval rüşvet çuvalıdır, hırsızlık çuvalıdır. AKP’nin başına geçen 17-25 sıra sayılı hortum çuvalıdır. Bu şahıs çuvalın içine atılmaktan rahatsızsa asıl faillerin de rahatsızlık duyması gerekir. Sözkonusu faili önce suçlayıp sonra allayıp pullamak ancak korkaklık ile susturulmanın göstergesidir.
“DAVUTOĞLU DOĞAN GÖRÜNÜMLÜ ŞAHİN GİBİ”
Davutoğlu, Doğan görünümlü Şahin otomobil gibi ses çıkarmaktaıdr. Ses tonu özenti, vücut dili kopyadır. Ezberlediği klişeleri millete yedirmeye çalışmaktadır. Binbir gece masallarını aratmayan beyanlarına rağmen gerçek acıdır. Kredi kartını ödemeyenlerin bunalımı saklanamayacak düzeydedir. Vatandaşlarımız çaresizliğin pençesine itilmiştir. Kişi başına düşen borç 2002 3402 dolardan bu yılın ikinci çeyreğinde 7782 dolara fırlamıştır. Doğan her yavru gözlerini borçla açmaktadır. Vatandaşın cebindeki her 100 liradan 60 lirası borçtur. Petrol fiyatları düşüşteyken benzindeki komik indirimler vatandaşla alay etmektir. Putin’in 1 ocaktan itibaren doğalgaz fiyatında yüzde 6’lık indirime gideceklerini açıklaması bunun neyin karşılığında olduğu ve vatandaşa ne şekilde yansıyacağı ilerleyen tarihlerde görülecektir.
“RUSYA EKONOMİK AÇMAZINI TÜRKİYE ÜZERİNDEN HAFİFLETİYOR”
90 milyar dolarlık zarara uğrayan Rusya’nın ekonomik açmazları hafifletmek için batının ambargolarını Türkiye üzerinden etkisizleştirme niyeti dikkatten kaçmamıştır. Erdoğan ve Putin’in mizaçlarındaki benzerlik ön plana çıkmaktadır. Ekonomik büyümenin çarşıya pazara katkısı yoktur. Erdoğan hala galataport ihalesi ile uğraşmakta Oferlerin eline avcuna bakmaktadır. AKP’nin ekonomik politikaları neticesinde kazanan yabancı para babaları büyüyen faiz ve rant lobisidir. Fırsatçılardır vurgunculardır ekonomi sömürü düzeninin baş aktörleridir. Erdoğan’ın küresel sermayenin avukatlığını yapıp yargıyı suçlaması bir korkunun tezahürüdür. Ya Galataport’ta büyük bir komisyon alınmış ve bunun geri gitmesi Erdoğan’ı korkutmaktadır ya da bunun karşılığında ailesi ile ilgili başka bir söz almıştır. Zİra bu yüsek doz başka şekilde izah edilemez. Mütedeyyin kitlelere seslenen AKP iktidara gelince Allah korkusunu silmiştir. Menfaat çetelerinin ümidi haline gelmiştir. Sokaklarda simit su limon satıp buraya geldiğini söyleyen Erdoğan ile çamurlu sokaklardan geldiğini söyleyen Davutoğlu’nun icaraatleri bu söylemlerinin aleyhindedir. Rüşvet soygun hanedanlığı kurmuşlardır. Yolsuzluğu kestik yaygaraları şimdilerde yerini bambaşka bir söyleme bırakmıştır. Yolsuzluğu kestik diyenler çalarken yakalanmış hortumları kapadık diyenler hortum döşerken yakalanmıştır.
“17-25 ARALIK’TAKİ EN BÜYÜK RÜŞVET VE YOLSUZLUĞU KİMSE UNUTMAYACAK”
Ülkemiz sıcak ve kara paranın mahkumu olmuştur. Haram helal ayırt etmeden her sermayenin ülkemize akmasına göz yumulmuştur. Milli kaynak ve tesisler birer birer yok pahasına yabancılara teslim edilmiştir. AKP’nin aldatma vaatleri bununla da sınırlı kalmamış inançlara yönelik iki yüzlülük de bu zihniyetin siyasi sabıkaları içinde yer almıştır. Bu şahıs fakirlik sömürüsüyle millete hizmetten başka amacı olmadığını pişkinlikle söylemiştir. Fakir istismarlarına biçare derviş, çağrışımlarına karşılık bilinmelidir ki bu millet 17-25 Aralık’taki tarihin en büyük rüşvet ve yolsuzluk vakasını unutmayacaktır. İtibar için yapıldığı söylenen 1 katrilyon 370 milyon liraya mal olan sarayı ve 400 milyon dolara mal olan uçağı unutmayacaktır. Veren el alan elden üstündür parolasıyla eşe dosta hazineyi peşkeş çeken vicdansızları unutmayacaktır. Dünün adil düzencilerinin bugünün batıl düzencileri olmasını kimse unutmayacaktır. Vatandaşa yırtık ayakkabı giydirip ayakkabı kutularına milyon dolarları dizen bugünkü iktidarı bu millet unutmayacaktır.
“KATOLİKLERİN MANEVİ LİDERİ PAPO FRANÇESKO”
Katolik dünyasının manevi lideri Papo Françesko ülekmizi ziyaret etmiştir. Erdoğan ile Papa’nın karanlık sarayda buluşması dikkate değerdir. Yeni sarayının açılışını papayla birlikte yapan Erdoğan’ın sanki günah çıkarmak için sabırsızlık çekmesi ayrı bir analiz konusudur. Papa’nın İstanbul’da fener rum patriği ile bir araya gelmesi ve Ermenistanla sınır kapısının açılmasını önermesi bizce en önemli gelişmedir. Papa sanki 2015’in haberini verir gibi konuşmuş üstüne vazife olmayan bir konuda yorum yapmıştır. Katolik ve Ortodokslar arasındaki 960 yıllık ihtilafın giderilmesi için yoğun bir temas olduğu anlaşılmaktadır. Yüz yıllarca biribirni aforoz edenlerin Müslümanlar parçalanırken birleşmekten bahsetmeleri kuşku vericidir. Ilımlı İslam projeleriyle üzerimizdeki operasyonun şekil ve muhtevası deşifre olmuştur. Fener Rum Patriği’nin Ekümenik sıfatını kullanması manidardır. Papa’nın ekümenik ünvanı devletimizin kurucu anlaşması Lozan’a aykırıdır. Kimseyi ötekileştirmeden hor ve hakir görmeden milletin bekasını savunuyoruz. Ancak Anadolu’da bir Hıristiyan üstünlüğü hedefinin Türkleri bu topraktan çıkarmak çabasına refakat ettiğini görüyoruz. İstanbul’un ele geçirilmesi amacının ısrarla sürdüğünüğ görmemek için kör olmak gerekir.
“YENİ KILIÇARSLANLAR NÖBET BEKLİYOR”
Bizim kalbinde kilise ağzında cami olanlara verecek vatanımız yoktur. MHP Türklüğün ölüm ve sürgünü demek olan her tehdite sonuna kadar karşı duracak Türkiye’yi tüm güzellikleriyle muhafaza edecektir. Biz ekümenik nedir bilmeyiz, görünmez kilise havarilerinin tezgahına düşmeyiz. Kilisede ayin yapmak isteyen varsa buyursun. Fakat ezanı susturmayı Türk milletini esir almayı düşünenler varsa yeni Kılıçarslanların nöbet beklediğini hatırlatmayı tarihi bir görev sayarız.”