Azerbaycan Medyasının önde gelenlerinden olan Kaspi Gazetesinde T. Dadaşov, Aydın Doğan’ın Türk Düşmanlığı yaptığını iddia ederek, ağır bir eleştiride bulundu.
T. Dadaşov‘un Kaspi.az‘da yayınlanan makalesi şu şekilde:(Makale Feridun Yıldız tarafından Türkiye Türkçesi’ne aktarılmıştır.)
“Doğan Medya Grubu”nun
Türklük Karşıtı Faaliyetinin Nedenleri
“Doğan Medya Grubu” kardeş Türkiye’de en büyük medya kuruluşlarından biri olarak kabul edilir. Doğru, bir kaç yıl öncesine kadar onun hakkında “en büyük” ifadesi ile birlikte, “en etkili” ifadesini de çalıştırabilir bilirdik. Ama o da bir gerçektir ki, zaman geçtikçe, bu Doğan grubu kendi nüfuzunu önemli ölçüde kaybetti.
“Doğan Holding“in kurucusu Aydın Doğan daha önce Türkiye’de hükümeti değişebilen adam gibi nitelendiriliyordu. 1997 yılında onu evinde ziyarete gelen Türkiye’nin o dönemki Başbakanı Mesut Yılmaz’ı pijama ile karşılaması uzun süre ülkenin gündemini işgal etmişti. Bazıları bunu devlete karşı saygısızlık, bazıları ise Doğan’ın kudreti gibi anlatmışlardı.
İş sektöründeki başarılarını Vehbi Koç’a borçlu olan, hatta bazı şehir efsanelerine göre Vehbi Koç’un evlatlığı sayılan Aydın Doğan’ın, medya sektörüne ayak basması 1979 yılında “Milliyet” gazetesini satın alması ile başladı. Belirtelim ki, bu olay o dönemde Türkiye toplumunda hiç de kesin karşılanmamıştı. Çünkü “Milliyet” gazetesinin baş editörü olan Abdi İpekçi tüm gücü ile gazetenin satılmasına karşı çıkıyordu. Ancak Abdi İpekçi`nin muğlak bir şekilde suikaste kurban gitmesinden sonra “Milliyet” i elde etmek için Aydın Doğan’ın elini kolunu açıyor. O, gazete alır ve öngördüğü medya projesini tam gerçekleştirmeye muvaffak olur.
Aydın Doğan’ın iş hayatında yıldırım hızı ile yükselişi ve ülke genelinde toplumsal-siyasi süreçlere etki gücü Türkiye toplumunda çeşitli nedenlerle, örneğin onun Ermeni veya Yahudi kökenli olması, dış güçlere hizmet etmesi ile açıklanabilir. Elbette tüm bu hususlar hakkında somut fikir söylemek zordur, ama her halükarda Aydın Doğan’ın dış ilişkileri yadsınamaz. Onun medya alanındaki etkinliğini nitelendiren uzmanlara göre, A. Doğan işbirliği yaptığı yabancı çevreler karşısında üzerine belirli yükümlülükler de aldı.
Şu anda “Kanal D“, “Hürriyet“, “Radikal” gibi çok sayıda medya kuruluşlarının sahibi olan Aydın Doğan bir zamanlar kendi şirketinin Azerbaycan’da faaliyetini düzenlemek istedi.Fakat bu girişimler başarılı alınmadı.Onun aynı zamanda, Bakü Devlet Üniversitesi fahri doktoru olduğu bilinmektedir. Fakat ilginçtir ki, Azerbaycan’ın en prestijli ve tanınmış üniversitesi tarafından bu tür güvene layık görülmesine rağmen, Aydın Doğan kendi ülkesinde Azerbaycan karşıtı propagandalara rehberlik ediyor. Daha net söylersek, ona mahsus yayınlar Azerbaycan hakkında dezinformasiyaları, uydurma olguları Türkiye toplumuna tirajlamaqla meşguldürler.
Gözlemler ortaya koyuyor ki, günümüzde Türkiye’de Azerbaycan’ın aleyhine propaganda yapan ve bu yönde faaliyetleri uzlaşan iki medya kuruluşu var. Bunlardan biri Türkiye’deki Ermeni basını, diğeri ise Doğana ait medya kuruluşlarıdır. Hatırlatalım ki, 2009 yılında Türkiye ile Ermenistan arasında sınırların açılması meselesinin tartışmaya çıkarıldığı zaman da Doğan medyası Azerbaycan’ın gölgesini qılınclamaqla uğraşıp. Bu malzemelerle yakından tanışmak için o dönemin basınına göz gezdirmek yeterlidir. Aynı dönemde Aydın Doğan’ın sevimli gazetecisi olarak bilinen, “Kanal D” telekanalının “Ana Haber” programının sunucusu ve “Posta” gazetesinin köşe yazarı Mehmet Ali Birand‘a efirden Türkiye hükümetini Ermenistan’la sınırları açmaya, Azerbaycan’ın etkisine düşmemeye çağırırdı. Genellikle, Mehmet Ali Birand ömrünün son günlerine dek Azerbaycan karşıtlığı ile akılda kaldı. O, ölümünden önce kaleme aldığı kitabında ise aslında Türk olmadığını itiraf etmişti.
Daha yakın tarihe bakalım. Bir kaç ay önce “CNN Türk” kanalında Şirin Payzın adlı bayan gazetecinin “Ne Oluyor” adlı programında “Zaman” gazetesinin köşe yazarı ve “Küre TV“nin çalışanı Mustafa Akyol, Azerbaycan devletinin aleyhine etik çerçeveye sığmayan ifadeler kullanmıştı. Belirtelim ki, geçmişte “Hürriyet Daily News“le işbirliği yapmış Mustafa Akyol, günümüzde “Doğan Medya Grubu“nda faaliyet göstermiyor. Ama Türkiye’de birçok TV gazetecileri bilir ki, hangi televizyonda veya hangi programda nasıl konuşmak gerekir. Hangi ifadeler televizyon yönetiminin hiddetine sebep olmayacak, hatta takdirle karşılanacaktır. Bundan şu sonuca varabiliriz, “Doğan Medya Grubu” Türkiye’nin medya ortamında Azerbaycan karşıtları için bilinçli şekilde ortam yaratır ve hatta artık merkez rolünü oynamaya başlamıştır.
Bir gerçeği daha hatırlayalım. Geçen yılın sonlarında Azerbaycan ordusu tarafından Ermenistan askeri hava kuvvetlerine ait savaş helikopterinin imha edilmesi “CNN Türk” efirinden “Azerbaycan Dağlık Karabağ’a ait savaş helikopterini düşürdü” başlığı ile verilmişti, bununla da sözde “Dağlık Karabağ rejimi” çatışan taraf olarak takdim edilmişti. Bu haberi izlerken, ister istemez, izleyicisine veya oxucuda böyle bir izlenim oluşuyor,“CNN Türk” yönetimi Karabağ sorunu ile ilgili haberleri yayımlarkən daha çok Ermeni kaynaklarına atıfta bulunuyor. Çünkü düşman ülkenin medya resurslarında yayımlanan bu tür haberleri sıkça “CNN Türk” ün efirinden, genellikle “Doğan Medya Grubu” a ait medya’dan dinlemek veya okumak mümkündür. Karşılaştırma için belirtelim ki, düşman helikopterinin imha edilmesi Ermeni “News.am” bilgi ajansında “Dağlık Karabağ Cumhuriyeti hava kuvvetlerine ait M-24 tipi helikopter vuruldu” başlığıyla yaymışdı. Artık burada haberin sunulma üslubundaki benzerlik yok, aynıktən konuşabilir. Demek, hem de şöyle düşünebiliriz ki,Ermeni medyası ve “Doğan Medya Grubu” arasında belli koordinasyon var.
Gelin yine Aydın Doğana ait “Radikal” gazetesine bakalım. Bu gazete artık baskı seçeneğini durdurup, ancak elektronik ortamda faaliyet göstermektedir. “Taraf” gazetesinden sonra Türkiye Ermenilerinin en çok işbirliği yaptığı ikinci qezetdir. “Radikal” ın en ünlü ve şımarık köşe yazarlarından biri Türkiye ermənisi Baskın Oran. İki yıl önce Baskın Oran Azerbaycan hakkında “Radikal” de kaleme aldığı yazısında görüşlerini şöyle ifade etmişti: “Kardeş, soydaş diye başımıza koyduğumuz Azerbaycan, şüphesiz ki, Türkiye’nin dış politikasına en çok zarar veren ülkedir“. Baskın Oran’a göre “Türkiye Azerbaycan’ın nazı ile çok oynamamalıdır“. “Doğan Medya Grubu“na ait medya organlarında Azerbaycan’a karşı böyle bir tutum tesadüf gibi yozula bilmez. Aynı gazetenin 2014 25 Ekim tarihli sayısında ise Arıs Nalçı adlı Ermeni yazar tarafından kaleme alınmış “Koban’yi Karabağ’dan anlamak” başlıklı köşe yazısında Karabağ’ın işgal edilmesine hak kazandırılır, Ermeni işgali “milli-özgürlük mücadelesi” olarak sunuluyordu. Bu gibi birçok olguları gözden geçirdiğimiz zaman anlaşılıyor ki, “Doğan Medya Grubu” Azerbaycan’da insan hakları, demokrasinin durumu ve diğer konular hakkında çok sayıda önyargılı ve kasıtlı malzemeler yaymakla, ayrıca Ermenistan-Azerbaycan, Dağlık Karabağ sorunu ile ilgili Azerbaycan’ın haklı tutumunu çarpıtarak kamuoyunu Ermenistan’ın lehine yönlendirmeye çalışmıştır.
Ülkemize karşı önyargılı tutum tutan Ermeni basınını anlamak mümkündür. Azerbaycan’ın günden güne gelişmesi, ordumuzun gücünün artması, ekonomik kalkınma ve sosyal refah işgalci ülkeyi qıcıqlandırır. Ya Aydin Doğan? Acaba onu Azerbaycan karşıtlığı yapmaya ve ülkemiz aleyhine kara piar götürmeye ne zorlar? Gelin mümkün olasılıkları, Aydın Doğan’ı “erməniləşməyə” iten nedenleri gözden geçirelim.
Kabul edilir ki, A. Doğan Türk dünyasında entegrasyon sürecine engel olmak isteyen, aynı zamanda Türk birliğini potansiyel tehlike olarak gören çeşitli dış çevrelerin karşısında sorumluluk alıp. “Doğan Holding” in Azerbaycan ekonomik mekanında başarısız etkinliği de bilinen konuma temel olarak gösterilen nedenler arasındadır. Bazı uzmanlar düşünüyorlar ki, petrol yataklarının işletilmesi, petrol işleme ve satışı ile uğraşan Aydın Doğan’ın SOCAR’ın Türkiye’de ve bölgede aktif faaliyetini sindiremez.Öte yandan, “Doğan Medya Grubu”nda Ermeni kökenli Türkiye vatandaşlarının ve aynı zamanda gizli Ermenilerin olması, ayrıca Aydın Doğan’ın tartışmalı etnik kimliği, Ermeni kökenli olduğuna dair yaygın bilgiler de onun anti-Türkiye ve anti-Azerbaycan etkinliğini seciyyelendiren faktörler sırasında gösterilir.
Kabul edilir ki, işte bu etkinliğe göre, “Doğan Medya Grubu“nun iç sosyal reyde otoritesi tespit derecede geriledi. Vaktiyle Türkiye basınının amirali sayılan “Hürriyet” gazetesi kendisinin birçok tanınmış köşe yazarını kaybetti. Aynı zamanda, bir kaç yıl önce ilgili kurumlar tarafından Aydın Doğan’ın vergiden kaçındığı tespit edilmiş ve “Doğan Holding” e karşı yüksek miktarda vergi cezası uygulanmıştı. Her ne kadar Aydın Doğan bu cezanın siyasi motifli olduğunu kanıtlamaya çalışsa da, artık onun dokunulmaz olmadığı herkesçe bilinmektedir. Aslında, o dönemde Doğan istediği dış desteği almakta da güçlük çekti. Görünür, Aydın Doğan’ın işbirliği yaptığı yabancı çevreler de onun ömrünün bittiği kanaatindedirler. Belki bu yüzdendir ki, Aydın Doğan batılı “abi”lerinin güvenini yeniden kazanmak için Türkçe konuşan ülkelerin işbirliği girişimlerine darbe vurmayı, Azerbaycan-Türkiye ilişkilerine gölge düşürmeyi ve Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi için çaba göstermeyi tek çıkış yolu bulur.
T.Dadaşov – http://kaspi.az/news.php?id=19221