İsmet Büyükataman: “Avrupa’da ve Doğu Türkistan’da bu gelişmeler yaşanırken Adalet ve Kalkınma partisinden tek bir ses dahi gelmemektedir. Davutoğlu stratejik derinlik altında zekâyı, milli menfaati, öngörüyü derinlere gömmüş, yok etmiştir. Meydanlarda “rabia” yapan riyakârlar asıl Rabia’ların Rabia Kadir’in çocuklarının sesini neden duymamaktadır?”
MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman,“Avrupa’da ve Doğu Türkistan’da yaşanan İslam karşıtı gelişmelere” ilişkin yazılı bir Basın Açıklaması yaptı. “Koltuk hevesini her türlü dini ve milli değere değişen Davutoğlu kendini bir ölümsüzlüğe inandırmış olabilir ama uyku da mı uyumuyor? Suratları dağlanan, bacakları kesilen, bedeni demir taraklarla taranan Müslüman Uygur Türklerinin çığlıkları rüyasına da mı girmiyor?” diyen Büyükataman’In yazılı açıklaması şu şekilde:
Almanya’nın Dresden kentinde bir süredir pazartesi günleri düzenlenen kendisine “Batı’nın İslamlaşmasına Karşı Vatansever Avrupalılar”diyen bir grup İslam karşıtı gösteriler yapmaktadır.
Açıktır ki, yüce dinimize farklı vasıtalarla yapılan saldırılar, öncelikle Müslümanlara ve İslam dinine duyulan derin düşmanlık tortularının eseri ve sonucudur.
İslam karşıtı hasmâne eğilimleri belirli aralıklarla yapılan hakaretleri ve bunların taraflarını lanetliyoruz.
Affedilemez ve hiçbir şekilde mazur görülemez bu büyük saygısızlığı nefretle ve şiddetle kınıyoruz.
Hiçbir ahlaki değer ve ölçüyle bağdaşmayan bu alçak saldırılar, kaçınılmaz olarak haklı tepkileri davet etmektedir.Ancak, burada makul ve haklılık sınırları içinde kalınması ve tepkilerin İslam dininin geleneğine yabancı şiddet unsurları içermemesi büyük önem taşımaktadır.
Sevgi, saygı, hoşgörü ve rahmet dini olan İslam’ı terörle özdeşleştirerek karalamaya yeltenen haçlı zihniyetinin kalıntılarınınoyununa gelinmemesine dikkat edilmesi bir zarurettir.
Burada üzerinde durmak istediğimiz nokta, bu saldırıların Avrupa’daki bazı etkili çevrelerin çarpık kafa yapısını ve marazi ruh halini yansıtan hezeyanlar olması gerçeğidir.
Semavi bir dine bu şekilde dil uzatılmasının, Avrupa değerler sisteminin düşünce ve ifade özgürlüğü ile izah edilmeye ve savunulmaya çalışılması, Avrupa’nın farklı din ve kültürleri nasıl gördüğünün kendileri açısından utanç verici bir göstergesi olmuştur.
Avrupa Birliği’nin dini değerler üzerine bina edilen ve Hıristiyan kültüründen beslenen bir yapı olduğu konusunda yakın bir geçmişte Avrupa’da yaşanan tartışmalar hatırlandığında, bu ayrımcı ve dışlayıcı kültürün Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerini kaçınılmaz olarak etkileyeceği görülecektir.
Avrupa’daki aşırı uçların, popülizmin dar sokaklarında çare arayanların, radikal tepkilerle beslenen grupların özellikle Türklere ve Müslümanlara yönelik hasmane tutum ve muameleleri insan olmanın inkârı ve reddi anlamına gelmektedir.
Siyasi kaygılarla, basit oy hesaplarıyla Türk ve İslam düşmanlığına oynamak hiçbir zaman muhataplarını umdukları neticeye götürmeyecektir. Bize özgürlük ve insan hakları dersi vermeye kalkanlar, şimdi bir bir bu alanlarda sınıfta kalmaktadır. Düşünce ve inanca saygısızlık en başta insanlığın kazanımlarını görmezden gelmek ve yok farz etmek olacaktır. Türkleri izole etme çabalarını, yüce dinimiz İslam’ı tahkir ve tezyif niyetlerini asla doğru ve masum bulmadığımız bilinmelidir.
Öte yandan Doğu Türkistan’da yeni yıldan itibaren Müslümanların işyerleri ile resmi kurumlarda namaz kılması ve tesettür yasaklanmıştır. Namaz yasağının yanında dini giysilerle iş yerlerine gelme, kadınların başörtüsü takması ve kişinin İslam dini mensubu olduğunu gösteren diğer sembollere yasak gelmiştir.Yani İslam’ı yaşamak artık Doğu Türkistan’da suçtur.Avrupa’da ve Doğu Türkistan’da bu gelişmeler yaşanırken Adalet ve Kalkınma partisinden tek bir ses dahi gelmemektedir.
Davutoğlu stratejik derinlik altında zekâyı, milli menfaati, öngörüyü derinlere gömmüş, yok etmiştir.
Meydanlarda “rabia” yapan riyakârlar asıl Rabia’ların Rabia Kadir’in çocuklarının sesini neden duymamaktadır?
Koltuk hevesini her türlü dini ve milli değere değişen Davutoğlu kendini bir ölümsüzlüğe inandırmış olabilir ama uyku da mı uyumuyor? Suratları dağlanan, bacakları kesilen, bedeni demir taraklarla taranan Müslüman Uygur Türklerinin çığlıkları rüyasına da mı girmiyor?
Kâinatın yaratılış vesilesi olan yüce Peygamberimizin teşrif buyurduğu bu günde din kardeşlerimize sahip çıkmayan iktidar sahiplerinden Allah bunun hesabını soracaktır.