Ergun KAFTANCI
SİGARA içmiyorum; içmediğim gibi içtiğini gördüğüm etrafımdakileri de bırakmaları için, ayaküstü de olsa kısa bir terapiye tâbi tutuyorum.
Bu yüklenmelerim sonucunda iki yakınımla bir arkadaşımı sigaradan soğuttum. Artık sigara kullanmıyorlar ve herhalde, sigarasız dünyada nefes almanın rahatlığına kavuştukları için de bana dua ediyorlar.
İçki de öyle, kullanmıyorum; fakat içene, sigara tiryakisine yaptığım gibi, maalesef ayaküstü bir terapi uygulayamıyorum.
Malûm, yaptığım terapinin adı ayaküstü terapi…
Uygulayabilmem için, ayaküstü de olsa içiciyle yan yana olmam lâzım. İçmeyen biri için sırf “Terapi yapayım”diyerek meyhaneye dalmak kolay iş değil. Keskin alkol kokusu insanı içmiş gibi yapar diye korkarım…
Yeni yılın ilk günü hükûmet, sigara ve alkollü içkilerden alınan vergileri yükseltti. Bu suretle, sigaraya ve alkollü içeceklere zam geldi.
Her yılın başında vergilere zam yapılır; böylece birçok mamûle ve dahi hizmete hayli yük bindirilir.
Temel amaç bütçe açığını kapatmaktır.
Oysa vergiye zam yerine israf önlense, keyfe keder harcamalar yapılmasa, lüks ithalata son verilse, kâşaneler ve saraylar inşa edilmese, lüks uçak ve yığınla otomobil alınmasa, bir bardağa bin lira, bir koltuğa yetmiş beş bin lira ödenmese, iki kamyon çakıl taşı getirenin cebine “Bizden” diyerek bir buçıuk milyon liracık sıkıştırılmasa ne bütçe açık verir, ne de vergilere zam gerekir.
Cari açık da, açılacağına kapanır…
………………………..
Bu yolları deneme, kalk her yıl vergilere zam yap…
Trafik cezalarını artır; kıymetli kağıtların harç ve rüsumlarını yükselt, ulaşım fiyatlarını zamla…
Yani, kalplere vur bir zımba, rumbada rumba rumba…
* * *
PAZARTESİ Meclis Araştırma Komisyonu toplanacak ve adları bir süredir yolsuzluk ve rüşvetle anılan dört bakan hakkındaki kararını verecek…
Komisyon Başkanı Hakkı Köylü bir süre, AKP’li olmanın gereğini yerine getirdi ve fezlekelerin komisyona gelişine kadar, tavrını eski bakanlardan yana koydu.
Önce, Komisyon’un uzun süre toplanmaması sağlandı…
Ayrıca dört bakanın Yüce Divan’a gönderilmemesi için gece gündüz kafa patlatıldı. Tayyip Bey’in önerileri beklendi. Bu arada komisyondaki beş muhalefet vekili baskı üzerine baskı yapmasına rağmen üyeleri yolsuzluğun ve rüşvetin varlığına inandıramadı…
Ancak dün -1 Ocak 2015- Komisyon Başkanı Köylü beklenmedik bir cümle söyledi ve ayın 5’nde verilecek karara atıfta bulundu. Hakkı Köylü,
“Haksız mala el konulur” diyerek ihsas-ı reyde de bulundu…
Haksız edinilmiş mala el konur, anladık da rüşvet ne olur onu anlamadık. Bay Başkan, acaba “Haksız maldan işlem yapacağız ama bunun içerisinde rüşvet konusu olmayacak” mı demek istedi!
Bu lafın altında, adı rüşvet olayına karışan ve taa Tayyip Bey’in etrafındakilere kadar ulaşan ve bulaşan, öteki zevatın yakasına yapışılmasına gerek yok anlamı mı yatıyor!?
5 Ocak gününü iple çekenlerdenim…
Merak işte!
* * *
SAĞLIK Bakanı’na bakınız; Türkiye’yi geldiği Yunanistan filan mı sanıyor ne. Annelik için “Kariyer” sözcüğünü kullanmış .
Yanlış bir değerlendirme. Annelik çalışmayla elde edilen bir aşama, başarı ve uzmanlık dalı değildir. Dolayısıyla kariyer sayılmaz ve o safa yerleştirilemez.
Mehmet Müezzinoğlu’nun kafasına anneliğin kariyer olduğunu kim soktuysa hata etmiş. Annelik meslek değildir; tıpkı babalık gibi, babalık için de meslek diyemezsiniz, dolayısıyla kariyer sözcüğünü ona da yakıştıramazsınız. …
Ama bu doğruyu bilen, ya da bu ince noktayı anlayan nerede?
*
İRAN bizden petrol parası istiyor.
Buna yol açanın Reza Zarrab olduğu söyleniyor.
İran’da yayınlanan Şark gazetesi, bir milletvekilinin açıklamalarına yer verdi. Bu açıklamaya göre halen İran’da hapiste olan Zencani ile Zarrab ortak çalışmış ve İran petrolünü alıp satmışlar, bedelini de ödememişler.
O milletvekilinin elinde belgeler varmış ve bir İran heyeti de konuyu bizimle görüşmek üzere gelecekmiş…
Rivayet o ki bu iki Acem, sadece petrol değil altın konusunda da birlikte hareket etmiş ve ortaklık yapmış; Türkiye’de yığınla şirket kurmuşlar…
İran heyeti bizimkilere herhalde “Bu ne iş” diye soracak…
………………………..
Sadece sınırlarımız kevgire dönmüş değil; “Dünyanın on büyük ekonomisinden birisiyiz” diyerek halkımıza yutturduğumuz ekonomimizin de kevgirden farkı yok!
Delik deşik!!!