BİLEN bilmeyen konuşuyor; elbet de ağzı olan konuşur ama ağız yetmiyor ki, konuşmak için bilgi de gerekiyor… …………………… Erdoğan‘ın faiz indirimine ilişkin talimatı, piyasaları allak bullak etti; dolar rekor düzeyde yükselince tüketici fiyatları arttı, borsanın 15 günlük kaybı yüzde 10’u buldu. Bu gelişme, Borsa İstanbul için büyük darbe oldu. Değerli okurlar; cumhurun başı faiz indiriminde ısrar ederken doğacak ekonomik sonucu herhalde hesaba katmadı. Uzmanlara göre, doların yükselmesinin ve borsada kırılmaların müsebbibi Erdoğan. Muhteremin derin bir ekonomi bilgisine sahip olmadığı ısrarından anlaşılıyor. Faize ne zaman ve nasıl müdahale edileceğini en iyi bilen şüphesiz ki Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı. Nitekim Erdoğan‘a rağmen indirime karşı çıkan ve Başçı’nın yanında yer alan Ali Babacan, “Merkez Bankası’nın başındaki ekip bilgili ve güvenilir, işini iyi biliyor” diyerek faiz indirimine karşı zımni bir çıkış yapmış ve Başçı’ya destek vermiş oldu.
Erdoğan‘a bir karşı çıkış da Rıfat Hisarcıklıoğlu‘ndan geldi. Ona göre de Başçı çok başarılı. Küresel ekonomik kriz sonrasının en başarılı Merkez Bankası başkanlarından biri…
Peki, faiz bugünkü düzeyinde tutulacak mı, indirilmeyecek mi?
Bunun yanıtını piyasa verecek değerli okurlar; enflasyon düşerse faiz indirilecek. Ekonomik kural Erdoğan‘ın dediği gibi yani “Faiz yüksek tutulduğu için enflasyon yüksek çıkıyor” değil; enflasyon düşerse faiz zaten düşecek!
Başçı bu konuda yadsınamayacak bir de örnek verdi; örneğe göre 70’li yıllarda ortaya çıkan yüksek çekirdek enflasyon, kısa vadeli maliyet uygulamasıyla aşağı çekilince Amerikan Merkez Bankası (FED) reel faiz oranlarını düşürdü ve ekonomiyi dengede tuttu.
Bu sonuca ulaşmanın yolu, israfı önlemek, kemer sıkmak ve para musluğunu kontrol altında tutmaktan geçiyor. Biz o yollardan geçmeyi hâlâ düşünmüş değiliz. O yüzden enflasyon tırmanıyor ve faiz indirimi de hayal oluyor!
…………………………..
Erdoğan, üstüne vazife olmayan işlerden uzak durmalı ve her konuda ahkâm kesmemeli. Kendi deyişiyle “Farklı ve yanlı bir cumhurbaşkanı” olabilir ama “Öyle olacağım” diyerek de her konuya müdahil olup “İlle de ben yönlendireceğim” diyemez; anayasamız buna izin vermez!
Kafasında tecessüm ettirdiği başkanlık (!) sistemini düşünün; kazara bu sistem gelirse, yani yaptığı çağrı sonucu AKP 400 vekil çıkarır ve anayasayı tek adamlığa meşruiyet kazandıracak şekilde değiştirirse, aklımıza gelen gelmeyen her konuya benzer biçimde müdahale edip yön verdiğini görürüz. Razıysanız buyrun “Tek adam Türkiye’si”ne…
* * *
ŞEFFAFLIK Yasasını rafa kaldırdılar…
24 Kasım 2014 tarihinde hazırladıkları İç Güvenlik Reform Yasa tasarısının görüşülmesini defalarca ertelediler ve ancak bu ayın başında Meclis’e getirdiler. Bu satırların yazıldığı sırada tasarı salı günü görüşülecekti, bir kez daha ertelediler.
Bu haberi de AKP Grup Başkanvekili Ahmet Aydın verdi. “Ertelensin” talimatı büyük olasılıkla müstakbelBeştepe Külliyesi‘nden geldi…
………………………..
İç güvenlik Paketi adıyla da anılan tasarı yasalaştığınde neler olacağını İstanbul Barosu bir beyannameyle açıkladı. Bu tasarı ,“Polis Vazife ve Selahiyet” yasasının pabucunu, içeriğini daha genişleterek ve insan aklını zorlayacak hükümlerle süsleyerek dama atıyor.
Yasa âdeta bir polis devletine yol açacak hükümlerle dolu…
Sadece polise değil, yargıya da eski köye yeni âdetler getirecek ağırlıklar yüklüyor. Özetlersek paket, anayasaya ters ve hükümlerini ezen maddelere sahip. Öngörüsü endişe verici. Ön plana polis çıkarılıyor. Yurttaş potansiyel tehlike ve sanık. Sanki bu iki kesim birbirinin düşmanı!
Değerli okurlar; tasarının nelere yol açacağını yakından görmek için internete girin ve tasarının maddelerini inceleyin. Ya da İstanbul Barosu’nun halkı uyarmak için yayımladığı beyannameyi okuyun.
Bu yasa çıkarsa iktidarın, Erdoğan’ın mizacından kaptığı yeni anlayışla demokrasi, laiklik, akl-ı selim, hak, hukuk ve özgürlükler herkes için hayal olacak.
Böyle bir ortamın adına herhalde “Faşizm” diyeceğiz; toplumsal doku da faşizm adındaki yeni sistemle, iyice zedelenecek.
* * *
SEKSENLER dizisindeki Fehmi amcanın dediği gibi insan düşündükçe sinirleniyor, sinirlendikçe düşünüyor…
Bendeniz de öyle…
Beştepe’deki Ak Saray, şayet cumhurbaşkanı olarak Ekmeleddin İhsanoğlu Bey seçilseydi yine Recep Tayyip Erdoğan‘a kalacaktı ve Başbakanlık sarayı olarak kullanılacaktı.
Bu olmadı, Ekmeleddin Bey kazanamadı; Ak Saray yine Tayyip Bey‘e kaldı, onun oldu.
Kafasındaki hesap buydu, tuttu!
……………………….
İyi oluyor; sinirledikçe düşünüyor, düşündükçe sinirleniyorsunuz ama gerçeklere de ulaşıyorsunuz!