Batuhan Çolak
Yazmaktan yorulduğumuz, her yerde, her alanda, her mecrada dile getirdiğimiz üniversitelerdeki PKK terörüne bir canımız daha gitti.
Ege Üniversitesi’nde bugün akşam saatlerinde PKK’lı bir grubun saldırısına uğrayan üniversite öğrencisi Fırat Yılmaz Çakıroğlu şehit edildi.
***
Terör Kıskacında Üniversiteler kitabında, Haberdokuz’da, Vahdet Gazetesi’nde, konferanslarda sürekli dile getirdik, konuştuk, anlattık.
Özellikle de Ege Üniversitesi’nde yaşananlara dikkat çektik.
Rektörü, emniyeti göreve çağırdık.
Kampüsün içinde bizzat akademisyenler tarafından desteklenen PKK’lıları fotoğraflarıyla deşifre ettik. Okul dışından üniversiteye öğrenci olmayan kişilerin nasıl sızıp, öğrencileri tehdit ettiklerini belgeleriyle ortaya koyduk.
Biz dedikçe görmezden geldiler, biz anlattıkça üç maymunu oynadılar.
Üniversitenin içinde onlarca kez olay çıktı, Öcalan posterleri, PKK paçavraları asıldı, okul savaş alanına çevrildi, ses çıkarmadınız.
En sonunda olan oldu, yiğit, genç bir kardeşimiz, hayatının baharında, hain bir şekilde şehit edildi.
Fırat henüz 26 yaşındaydı, delikanlıydı…
Tarih bölümünde son sınıf öğrencisiydi, derslerinde başarılıydı, bölüm birincisiydi.
Üniversitesinde PKK paçavraları açılmasına, APO sloganları atılmasına dayanamıyordu.
Türk bayraklarını alarak, arkadaşlarıyla karşılarına çıkıyordu.
Rektörü, akademisyenleri, emniyeti göreve çağırıyordu.
Mücadeleyi hiç bırakmamıştı.
Geçtiğimiz yıl bu zamanlarda üniversitede çıkan olaylarda PKK’lılar okulu savaş alanına çevirmişti.
Kendisi bana ulaşmış üniversitedeki durumu detaylarıyla anlatmış, neler yapabileceğimizi konuşmuştuk.
Sesi gür, kendinden emindi. Yiğit olduğu her halinden belliydi.
Haber ve yazı konusunda elimden geleni yapacağımı kendisine iletmiş, gösterdikleri kutlu çabadan ötürü tebrik etmiştim. Sonrasında da birçok haber yapmıştık.
***
Ege Üniversitesi’nde, Fırat Yılmaz Çakıroğlu, PKK’lıların bir numaralı hedefiydi. Nereye gitseler karşısına çıkıyor, ne kadar kalabalık olurlarsa olsunlar, Fırat’ın adını duyduklarında gözleri fal taşı gibi açılıyordu.
Ama bu sefer öyle olmadı.
Üniversite yönetiminin bir türlü önlem almadığı, çözüm süreci adı altında yakalanan PKK’lıların arka kapıdan serbest bırakıldığı bir dönemde, Don Kişotluk yapmıştı.
Elinde Türk bayrağıyla hainlerle mücadeleye girişmişti.
Dün akşam saatlerinde, okulun içerisinde kendisini pusuya düşürdüler.
Fırat tek başınaydı, karşındaki grup ise yaklaşık 150 kişiydi.
10 kişi bile karşısına çıkmaya cesaret edememişlerdi.
Öylesine delikanlı, öylesine vatansever biriydi…
Önce bacağına, sonra karnına giren bıçaklarla yere yığıldı.
Tam 50 dakika boyunca yerde yattı, ambulans çağrılmasına rağmen üniversite önünde bekleyen polis ambulansın içeriye girmesine müsaade etmedi.
Polis okulun içerisinde güvenliği sağlayacağı yerde kapı girişinde bekliyordu.
Çünkü Rektör Candeğer Yılmaz, polisin okula girmesine izin vermemişti.
Fırat, dakikalarca gelmeyen ambulansla hastaneye götürüldüğünde çok kan kaybetmişti.
Acil servisteki müdahaleler yetmiyordu.
Aslan gibi delikanlı, hayatının baharında gözlerinde ay yıldız aşkıyla şehit düşüyordu.
Fırat’ı şehit edenler bellidir, aynı odaklardır.
Hasan Şimşek’i üniversitenin önünde beklerken kalbinden bıçaklayarak, Cengiz Akyıldız’ı görevi başında kalbine kurşun sıkarak, Hüseyin Gürlekli’yi askerliğini yaptığı sırada pusuya düşürerek şehit edenler, dün de üniversitenin orta yerinde yüzlerce polisin gözü önünde Fırat’ı da şehit etmişlerdir.
Bu işin sorumluları da bellidir, göz yumanlar da bellidir.
Bir kardeşimiz, bir evladımız daha gitti.
Rektöründen, valisine, emniyet müdüründen, örgütçüsüne bu olayda ne kadar sorumlu varsa ortaya çıkarılmalıdır.
Sonsuzluğa yürürken şehit ruhlar,
Bayrak daha bir gür dalgalanıyor semada,
Bir ölüyor, bin diriliyor vatan sevdalıları…
İsimleri belli; Fırat, Hasan, Cengiz, Hüseyin…