Ali BADEMCİ
Lisansüstü çalışan çok değerli bir tarih öğrencisinden uzunca bir mesaj-mektup aldım. Konu üniversitelerimizde müfredat gereği anlatılan “Türkistan Basmacıları”; sonuna da birkaç video eklemişler; Hoca canlı olarak ekranda! İnanın ki bu kadar rezil, pespaye, bilgisiz, ilgisiz bir şey görmedim! Tamamen Zeki Velidî’nin gıyabî ve nazarî değerlendirmeleri! Şu bizim Hocalar güyâ lisan bilirler de hiçbir dış yayını neden takip etmezler? Evet, bu yayınlar da hatalarla dolu, fakat hataları ve speküler siyasî görüşleri ilk bakışta anlarsınız! Sonra şu “Basmacı” diye adlarını saydığınız komutanların çoğu 1953’de Türkiye’ye getirildi; 1925’de gelenler de var; zâten bir bilim adamı olarak Zeki Velidi de bu sonuncularla yanı zamanda gelmiştir. Rahmetlinin şahsî arşivi nerededir, kimlerin elindedir bilmiyorum; ama, kızı İsenbike tam bir akademisyen olarak kendinden başka kimse ile görüşmez ve bu sorulara da cevap vermez. Evet, Hoca’nın arşivi nerede ve kimlerin elindedir, bilmiyoruz! Esasına bakarsanız bu ülkede akademi çoktan sınıfta kalmıştır; çoğu kendini beğenmiş bilgisiz ve ilgisiz devlet memurlarından ibarettir.
Bizim okul öğretmeni “Türkistan Basmacılığı”nı bir Zeki Velidi rüyası olarak Başkurdistan’da başlatmış ve nasıl olmuşsa lütfen Türmenistan’a inerek uzaktan Kokand’ı seyretmiş! Gerçi Zeki Velidi eserlerinde böyle bir şey yazmaz, imalar var mıdır bilemem, ona göre “Basmacılar” câhil, Enver Paşa Hacı Sami’nin peşine takılmış bir avantürist! Zeki Velidi Togan 1970’de Türkiye’de Hakk’ın rahmetine kavuştu; elbette çok büyük bir âlimdir; hem tarihçi hem de Türkolog ve önemli bir siyaset adamıdır. Kendi ülkesi olan Başkurdistan ile ilgili siyasi görüşleri, çağdaşı olan ilim ve siyaset adamları ile onların yolundan gidenler tarafından yeteri kadar tartışılmış, hataları ortaya konmuştur. Bunlar bizleri hiç ilgilendirmiyor! Fakat Abdülkadir İnan ile birlikte Başkurdistan’dan Türkistan’a indiği, kendisinin “İlmî çalışmalar” dediği döneme ait yazdıkları hatıralar ve görüşler hiç tartışılmamış olduğu gibi kabullenilmiştir. Meselâ, birisi göstersin biz de öğrenelim; bu gezilerinde hangi Basmacı ile tanışmış, konuşmuş ve bilgi almıştır? Basmacı bölgelerine gittiğine dair kendisinin bile anlatımı yoktur ve hep duyduklarını yazmıştır. Zeki Velidî bu hareketler sırasında Semerkand’da gizlenmektedir ve ölü doğduğu, tabandan kopuk olduğu için Türkistan tarihinde hiçbir şey ifade etmeyen Türkistan Milli Birliği (TMB) adlı hareketi hayâllenmiştir. Türkiye’de en büyük Basmacı lideri Şir Muhammed-Nur Muhammed-Mirza Nafiz’in hatıraları 1975’den başlamak üzere tarafımdan neşredilmiş, üstelik bu yayınlarda Basmacılar’ın ilk elden arşiv vesikaları da kullanılmıştır. Sovyet kaynakları ile ilgilenerek kendisi de bir “Basmacı” âilesinin çocuğu olarak Dr. Baymirza Hayit bu konuda herkesi aşmış birisidir. Benim ilk gençlik yıllarımda bir gazete tefrikası olarak yayımlanan “Basmacılar” çalışmama müzaharet eden ve yayınlanmasını sağlayan da odur.
“Türkistan Basmaclığı” günlerde Taşkend’de öğretmen olan Joseb Castagne, hatta Moskova’da bulunan Nermin Menemencioğlu gibi diplomat yakınları, Emel Esin; daha sonra Rusya’da ilmî çalışma yapan bilim adamı ve yakınlarının da ne Basmacı bölgesi gördükleri ne de Basmacı tanıdıkları olduğuna dair hiçbir yerde bilgi ve belgeye rastlanmamıştır. Bugün Özbek arşivlerinde belki bir şeyler kalmıştır; lâkin yıllardan beri rüşvet karşılığı bunları da el altından satmaktadırlar. Düşanbe (Tacikistan) arşivlerinin büyük bir kısmı tarafımızdan incelenmiştir, bunlar mahallî hareketlerin ve 1925-31 arası Enver Paşa mücadelesine iştirak edenlerin sorgularından ibarettir. Çok önemli olan ve Basmacılığın ismen ve cismen çıktığı yer Fergana bölgesine ait herhangi bir arşiv kaydı bunlar arasında yoktur; zaten bulunması da mümkün değildir. En kıymetlisi İbrahim Bey âilesinin sorgularıdır; bunları Özbek Nabican Bakıyev neşretti. Herkes bol bol sıkıyor; A.Bennigsen’in kızı Marie Broxup’un ilmî makalesi de (1983) çelişkilerle doludur ve Basmacılık dinî bir hareket olarak değerlendirilmektedir ki bugünkü ABD Ortaasya siyasasına malzeme sağlamaktadır.
“Basmacılık’ın sahibi herkesten önce Özbekler’dir; bunların 1992’den sonra çalışmaları ve toparlamaları sanırım bir literatür oluşturmamışsa da çok büyük merhale katetmiştir. Bizim yarım Hocalar senede birkaç defa devlet kesesinden Türkistan’a hamaset veya eğlenceye giderler de merak edip bu konularda birkaç kaynak veya bilgi aramazlar. Fergana-Şarkî Buhara-Zerefşan- Batı Buhara- Kerki- Harezm- Kaşkaderya Basmacıları’nın faaliyet sahaları, hatta köy ve mezra haritaları tarafımızdan neşredilmiştir. Özbekler’in “Özbekistan’ın Yengi Tarihi I-II” de bu çalışmalar mufassal olarak yer almıştır. Bilhassa bu yıl içerisinde üniversitelerimize tarih kulüpleri tarafından davet edildik ve bu çalışmaları gayed genişçe belgelere dayanarak anlattık. Bu konferansları lisansüstü ve doktora çalışması yapanlar da izlemiş, birçok akademisyene çalışmalarımızı açmışızdır. Bu bakımdan Türkiye’de bu kadar bilgisizlik ayıp değil mi?
Dünyada “Türkistan Basmacılığı” ile ilgili bir literatür oluşmadığı gerçeği karşısında bizim Hocalar’ın Baymirza’nın kitaplarını okumaması bile korkunç bir talihsizliktir. Varsa da yoksa da Zeki Velidi Bey’in yüz yıl önce yazdığı nazarî bilgilerdir. Halbuki Baymirza Sovyetler’in 70 yıllık iktidarını ve uygulamalarını gün-begün bilmektedir. O sadece bir tarihçi veya sosyoloji bilim adamı değil aynı zamanda gelmiş geçmiş en iyi sovyetologdur. Bu konuda yaşayan canlı tarih Ruzi Nazar’ı Enver Altaylı vasıtasıyla mutlaka tanımak ve görüşlerini almak zorundayız; “Basmacı” doğumludur ve doğduğu, yaşadığı yer bu hareketin başkentidir; o bu konuda hiç konuşmamıştır. Ruzi Nazar bize bir saat uçak mesafesinde yaşamaktadır. İlim adamı gider, bilim adamı iddiasında bulunan aristokrat İsenbike Togan ile görüşür ve babasının kullanmadığı, belki de kapağını açmadığı, benim bildiğim Şir Muhammed Bek-Mirza Nefes-Mamur Niyazi-Açil Bek; Türkiye’de soyu devam bu sonuncunun oğlu Devran’ın hatıralarını inceler ve ondan sonra “Basmacılık Dersi” anlatır. Hiç bir şey bilmiyorsanız şu fakirin neşrettiği 1000’in üzerinde belge ve bilgiyi yeniden ele alın ve değerlendirin. Biz çocuk yaşlarda 6587 Basmacı sicili neşrettik, Özbekler bunların kıymetini biliyor ve her yola başvuruyor, gençler ve bilim adamları arayıp, biz garipleri buluyor, ama Türkiye’de atmasyona afakî bilgilere devam ediliyor! Siz böyle Hoca olamazsınız! Bari üç-beş kitap karıştırın!
Muhabbetle