Ergun KAFTANCI
HAK hukuk tanımayan kafa, iş başında değerli okurlar; elektriği kaçak kullanan şerefsizlerin ödemediği faturaları dürüst yurttaşın sırtına vuran torba yasa, komisyonda yapılan itirazlara rağmen o kafaların oylarıyla kabul edildi…
Böylece, namuslu insanların dağıtım şirketlerinde biriken ve tahsil edilmesi mümkün -faizleri hariç- 33 milyar lira tutan alacağı da resmen cebelleze edilmiş oldu.
Şimdi ne olacak?
Böylece, namuslu insanların dağıtım şirketlerinde biriken ve tahsil edilmesi mümkün -faizleri hariç- 33 milyar lira tutan alacağı da resmen cebelleze edilmiş oldu.
Şimdi ne olacak?
Vurguluyorum; olması gereken olmayacak, yani namuslu yurttaş gaspedilen parasından tek kuruşu geri alamayacak!
Hatırlatıyorum; konuya ilişkin Yargıtay’ın bir kararı var. O kararla kaçak kayıp elektrik bedelinin dürüst yurttaşlara ödetilemeyeceğine hükmedilmiş. Dolayısıyla “Torba Yasa”nın aksini söyleyen hükmü geçerli değil…
Bir acı gerçek de şu; durumu şikâyet konusu yapan tüketicilere Enerji Bakanlığı Müsteşarı hemen yanıt vermiş, demiş ki:
–Yasa çıktıktan sonra yargı yolu açık, dileyen dava açar…
Hak hukuk tanımayan ama yargı yolunu gösteren kafa dediğim işte bu…
O kafadan çıkan şu ses de önemli:
-Bu uygulama zaten mevcut yönetmeliklere dayanılarak yapılıyor…
Şecaat arzederken merdi kıpti sirkatin söyler diye bir laf var ya, bugün o hal yaşanıyor. Koskoca müsteşar, haksız ve dayanaksız tahsilatın, yönetmeliklere göre yıllardan beri yapıldığını sıkılmadan itiraf ediyor.
Şimdi “İktidar halkımızı soyuyor” desem herkes ayağa kalkacak, densizler de yargıya koşarak, boğazımıza sarılacaktır…
Varsın yapsınlar…
Yeter ki bizi, yani halkı soymasınlar!
Hatırlatıyorum; konuya ilişkin Yargıtay’ın bir kararı var. O kararla kaçak kayıp elektrik bedelinin dürüst yurttaşlara ödetilemeyeceğine hükmedilmiş. Dolayısıyla “Torba Yasa”nın aksini söyleyen hükmü geçerli değil…
Bir acı gerçek de şu; durumu şikâyet konusu yapan tüketicilere Enerji Bakanlığı Müsteşarı hemen yanıt vermiş, demiş ki:
–Yasa çıktıktan sonra yargı yolu açık, dileyen dava açar…
Hak hukuk tanımayan ama yargı yolunu gösteren kafa dediğim işte bu…
O kafadan çıkan şu ses de önemli:
-Bu uygulama zaten mevcut yönetmeliklere dayanılarak yapılıyor…
Şecaat arzederken merdi kıpti sirkatin söyler diye bir laf var ya, bugün o hal yaşanıyor. Koskoca müsteşar, haksız ve dayanaksız tahsilatın, yönetmeliklere göre yıllardan beri yapıldığını sıkılmadan itiraf ediyor.
Şimdi “İktidar halkımızı soyuyor” desem herkes ayağa kalkacak, densizler de yargıya koşarak, boğazımıza sarılacaktır…
Varsın yapsınlar…
Yeter ki bizi, yani halkı soymasınlar!
Hırsız oğlu hırsızlar!
* * *
YENİ bir seçim yemi daha açıklandı.
“Torba Yasa” ne işlere yarıyor görün…
Buna göre birinci çocuk için 300, ikinci çocuk için 400, üçüncü ve üstü çocuklar için 600 TL doğum yardımı yapılacak; torbadan çıka çıka bu da çıktı!…
Çeyiz yardımı da var; ancak bu yardımdan yararlanmak hem uzun süreyi, hem birikimi gerektiriyor. Yardıma ulaşmak için banka üzerinden yürümek lâzım. Üç yılda 25 bin lira biriktiremeyene destek yok, biriktirene ise 5 bin TL destek var. Bu yemi atanlar paranın satın alma değerini anlaşılan hiç dikkate almamış…
İlk kez evlenecekler için hazırlanan yem, öyle kolay yenip sindirilecek cinsten değil. Oy avcılığına çıktılar ya,“Olsun” demişler, “Gençlerin ağzına bir parmak bal çalalım da isterlerse yemesinler”
Garibim yurttaş işsiz, aşsız, çaresiz, asgari ücretle geçinmeye çalışıyor, bu yemleri yemesin de ne yapsın?
Hah, işte soru bu…
AKP’ye oy vermesin, iktidarı taburcu etsin. O zaman iş de olur, aş da… Asgari ücret de insanın onurunu zedelemeyecek ve yurttaşın insan gibi yaşamasını sağlayacak düzeye çıkar…
Refahın tabana yayılmamasının önündeki en büyük engel AKP…
“Rabbena hep bana” diyerek yurttaşlara iş ve aş bırakmıyorlar. İş de, aş da sanki bunlara babadan miras!?
* * *
BEŞTEPE‘deki kâşanenin personel sayısı durup dururken 718’den iki bin 718’e yükselmiş. Bu personelin bin 500’ünü, özel yetiştirilmiş polisler oluşturuyor.
Yarın bu sayı da yükselir; zira Erdoğan, kerimesi Sümeyye için bir manej yaptırıyor. Burada atlara bakılacak, eğitilecek ve üremeleri sağlanacak. At uzmanları, veterinerler, seyisler, eğitmenler görev alacak, hepsi kâşane kadrosuna dahil edilecek…
Ak Saray, para öğüten değirmen gibi; her gün yeni harcamaları gerektiriyor. MHP’li vekilimiz Seyfettin Yılmaz, 3 bin kişilik konferans merkezinin Erdoğan tarafından küçük bulunduğunu ve o bölümün yıkılarak 5 ila 10 bin kişi arasında bir kapasiteye sahip yeni merkezin inşasına başlandığını açıkladı…
Milletin parası hovardaca, tıpkı mirasyedi anlayışıyla harcanıyor; suyun başındakiler halkın sıkıntılarına aldırmadan har vurup harman savuruyor…
* * *
YENİ bir seçim yemi daha açıklandı.
“Torba Yasa” ne işlere yarıyor görün…
Buna göre birinci çocuk için 300, ikinci çocuk için 400, üçüncü ve üstü çocuklar için 600 TL doğum yardımı yapılacak; torbadan çıka çıka bu da çıktı!…
Çeyiz yardımı da var; ancak bu yardımdan yararlanmak hem uzun süreyi, hem birikimi gerektiriyor. Yardıma ulaşmak için banka üzerinden yürümek lâzım. Üç yılda 25 bin lira biriktiremeyene destek yok, biriktirene ise 5 bin TL destek var. Bu yemi atanlar paranın satın alma değerini anlaşılan hiç dikkate almamış…
İlk kez evlenecekler için hazırlanan yem, öyle kolay yenip sindirilecek cinsten değil. Oy avcılığına çıktılar ya,“Olsun” demişler, “Gençlerin ağzına bir parmak bal çalalım da isterlerse yemesinler”
Garibim yurttaş işsiz, aşsız, çaresiz, asgari ücretle geçinmeye çalışıyor, bu yemleri yemesin de ne yapsın?
Hah, işte soru bu…
AKP’ye oy vermesin, iktidarı taburcu etsin. O zaman iş de olur, aş da… Asgari ücret de insanın onurunu zedelemeyecek ve yurttaşın insan gibi yaşamasını sağlayacak düzeye çıkar…
Refahın tabana yayılmamasının önündeki en büyük engel AKP…
“Rabbena hep bana” diyerek yurttaşlara iş ve aş bırakmıyorlar. İş de, aş da sanki bunlara babadan miras!?
* * *
BEŞTEPE‘deki kâşanenin personel sayısı durup dururken 718’den iki bin 718’e yükselmiş. Bu personelin bin 500’ünü, özel yetiştirilmiş polisler oluşturuyor.
Yarın bu sayı da yükselir; zira Erdoğan, kerimesi Sümeyye için bir manej yaptırıyor. Burada atlara bakılacak, eğitilecek ve üremeleri sağlanacak. At uzmanları, veterinerler, seyisler, eğitmenler görev alacak, hepsi kâşane kadrosuna dahil edilecek…
Ak Saray, para öğüten değirmen gibi; her gün yeni harcamaları gerektiriyor. MHP’li vekilimiz Seyfettin Yılmaz, 3 bin kişilik konferans merkezinin Erdoğan tarafından küçük bulunduğunu ve o bölümün yıkılarak 5 ila 10 bin kişi arasında bir kapasiteye sahip yeni merkezin inşasına başlandığını açıkladı…
Milletin parası hovardaca, tıpkı mirasyedi anlayışıyla harcanıyor; suyun başındakiler halkın sıkıntılarına aldırmadan har vurup harman savuruyor…
* * *
HER şeyin başı ne?
Elbet de sağlık; o olmadı mı hiçbir şeyin tadı kalmıyor…
Elbet de sağlık; o olmadı mı hiçbir şeyin tadı kalmıyor…
Tayyip Bey Amerika’ya giderken yabancı turistler, özellikle ABD yurttaşları “Obama ile konuşurken sağlık reformundan bahset. Nasıl yaptığınızı ona da anlat” demiş. Bunu nakleden de bizzat Erdoğan…
Ne reformı, sağlık reformu mu dediniz?
Güldürmeyin insanları…
Gidin herhangi bir devlet hastanesine de reformu görün; Allah kimseyi o hastanelere düşürmesin… Doktorları bir âlem, hemşireleri başka bir âlem; laborantları da öyle, hastabakıcıları da… Büro çalışanları hepsinden kaba ve işi yokuşa süren cinsinden; çoğu parti kanalıyla atandığı için, sanki Ali kıran, baş kesen…
Servisler modern cihazlardan yoksun; ameliyatlar iptidai usullerle yapılıyor, çünkü hâlâ modern cihazlara dönülmüş değil. Yoğun bakım üniteleri ihtiyaca cevap veremiyor; istisnaları elbet de var…
Sağlık ocakları ilkel çalışma sistemine bağlı, nöbet usulü bir türlü yerleştirilemedi. Sosyal güvenceye bağlı ilaç edinme sistemi de karmakarışık, düzeltilemiyor…
Özel hastanelere gelelim; hastaları yoluyorlar; ufak bir tahlil bile yüzlerce liraya yapılıyor. Muayene ücretleri astronomik; hastanın ve hastalığın seyrini takip için bile para alınıyor…
Erdoğan Bey böyle bir sağlık reformunu (!) yakın arkadaşı Obama Bey‘e nasıl söylesin; söyleyememiş tabii ki…
Sadrazam Davudoğlu Efendi de son ziyaretinde Obama Bey tarafından kabul görmediği için Amerika’nın reisi, bizim sağlık reformundan bîhaber, yani habersiz kalmış!
Durum bu!
* * *
AKP Siirt İl Başkanı Fuat Özgür Çalapkulu Erdoğan’ı kastederek “Halife geliyor, hazır olun” çağrısı yaptı ve herkese “Hizaya gir” komutu verdi…
Tepki alınca da kıvırttı, “Ben bu cümledeki halife kelimesini ülkesinin tüm sorunlarına, kurumlarına ve idaresine hâkim, tüm dünya ezilenlerin hür ve gür sesi, mazlumların koruyucusu, iyi ve başarılı, öncü, ileri görüşlü, sözü dinlenen bir lider şeklinde anlıyorum” dedi…
Yukarıdaki nedenlerle Tayyip Beyi peygamber bile ilan ettiler, padişah dediler, diktatör sırasına soktular, dünya lideri saydılar, olmadı biri bile oturmadı; şimdi de Emine Hanımefendi’nin hemşehrisi AKP’li bir nevzuhur tarafından muhteremin halifeliği ilan edildi…
Büyük adam olmak görüyorsunuz kolay değil değerli okurlar; Bir şey olmadığınız halde, yakıştırmalardan kurtulamıyorsunuz!