Ergun KAFTANCI
ÖNCE bol alkış, ardından haykırma:
-Türkiye seninle gurur duyuyor…
Salon tıklım tıklım; kalabalığın iki avuç kadarı gösteri peşinde:
-Türkiye seninle gurur duyuyor…
Kiminle gurur duyduklarını merak etmeyin; salondaki kalabalık Ermenek’te su basan maden ocağında şehit olan madencilerin aileleri, yakınları, iş arkadaşları, komşuları…
Salonda onlar var; bir de oradan buradan toplanıp getirilmiş, iki avuç kadar amigo… Bunların kime “Türkiye seninle gurur duyuyor” diye tezahürat yaptıklarını anlayın artık…
Bu tezahüratı bir kadın sesi bastırdı:
-Neyle gurur duyuyorsunuz; bizim acımız var, canlarımız gitti, ne demek gurur duyuyoruz…
Bu ses o ocakta şehit düşen madencilerden Mehmet Tokat‘ın bir başına kalan eşi Zeynep Tokat‘a aitti. Tokat’ın haykırması kürsüye gelen Enerji Bakanı Taner Yıldız‘a ve üzerinden AKP’ye yalakalık yapan iki avuç amigonun da suratında patladı.
Hep yaptıkları gibi, yine korumaları acılı kadının üzerine saldılar. Tam bu sırada ikinci bir ses yükseldi:
-Bunlar ne verdiler de gurur duyuyorsunuz; bize bir şey vermediler, başsağlığı bile dilemediler.
Bu defa haykıran, şehit madenci Tezcan Gökçe‘nin eşi Ayşe Gökçe idi. Şehidin cenazesine yırtık lastik ayakkabıyla gelerek dikkatleri çeken Recep Gökçe‘nin gelini Ayşe…
İki koruma da ona koştu, kadını kollarından tutmak istedi. Ayşe, “Bırakın beni, iki acım var benim, sakin olamam, iki yiğidimi yitirdim ben, aklımı yitireceğim bu ilgisizlik yüzünden” diyerek çırpındı.
İkli acılı kadın yurttaşımızı dışarı çıkardılar. Salondaki amigolar bir daha “Türkiye sizinle gurur duyuyor” diye tezahürat yapamadı, kuyruklarını altlarına alıp oturdular…
Böylece havlama da bitti!
…………………….
Değerli okurlar, bu toplantıda 18 şehidin ailelerine birer daire verildi. Daireleri devlet, ya da hükûmet, ya da Enerji Bakanlığı, ya da maden ocağını işleten şirket yaptırmış değil. Binaları yaptıran TOBB, Rifat Hisarcıklıoğlu’nun başkanı olduğu Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği…
Şehitlere, merde ve namerde muhtaç olmasınlar diye verilen bu dairelerle övünenler ise iktidar mensupları…
Ayıp ve acı değil mi…
………………………..
O toplantıyı renklendiren (!) amigolar, bu yardımlaşmada tuzu ve biberi dahi olmayan AKP iktidarını afişe etmeye kalktı. Her yerde, her zaman yaptıklarını tekrar ettiler.
Önümüzde seçim var; propaganda süresince AKP’nin bindirilmiş kıtaları sayılan amigolar, bakalım daha nerelerde ve kimlerle gurur duyduklarını bağıracak…
Sakın şaşırmayın; o gümbürtüde yanılabilir ve Yüce Divan’a gitmekten kurtarılanlarla da gurur duyduklarını haykırabilirler…
Zira aralarında gurur duyulacak şaibesiz tip ara ki bulasın!
* * *
ŞİMDİ ne olacak?
AKP iktidarı, çözüm sürecinin barışla noktalanması için terör çetesinin İmralı’daki başı tarafından dayatılan 10 maddelik yol haritasını kabul edecek mi?
Ondan önce şu soru yanıtlanmalı:
-Zaman zaman İmralı ile ters düşen Kandil, silahı bırakın komutuna uyacak mı?
Terör örgütünün silah bırakması söz konusu değil. Örneği var, daha önce teröristler, sınırımızın dışına çıkar gibi yaptıklarında da silahlarını bırakmamıştı. Kandil biz silah bırakamayız, önce asker silah bıraksın demişti.
Bu defa da aynı yolu izleyecekler; zira örgüt silahla var oldu, silahla varlığını sürdürecektir; biliyorlar ki silah olmazsa örgüt de olmaz.
Kesin olan şu; çözüm süreci olumlu gelişse ve beklentiler oluşsa dahi PKK’nın Türk toprakları üzerindeki emelleri değişmeyecektir. Zira örgütün topraklarımız üzerinde bir kürdistan devleti kurma hayali defolup gitmeyecek gibi görünüyor…
Birincisi; silahı bırakmama inadı sürerse AKP yelkenleri suya indirip muhatap aldığı HDP’nin isteklerini karşılayabilecek mi?
Unutulmasın ki terör çetesi iki başlıdır; bir başı İmralı’da, diğer başı Kandil’de. İmralı’daki serbest değil, Kandil’deki serbest. O nedenle çözüm sürecine farklı bakabilirler; nitekim bakıyorlar da. Kandil yeniden etrafa, silah bırakmayız haberi yayıyor…
Sadece bunlar değil; HDP yani Öcalan’a bağlı partinin de bazı dayatmaları var. Antidemokratik yasaların yerine demokratik yasaların yapılmasını istiyorlar. Baraj ve seçim sistemiyle partiler yasasının derhal ele alınması ve bunların demokratik bir anlayışa monte edilmesi de talepleri arasında. Hak ve özgürlükler ve anayasa değişikliği konularında da istekleri mevcut. Hepsinden önce de Meclis’teki İç Güvenlik paketinin geri çekilmesi gerektiğini savunuyorlar.
Ortada kaotik bir durum var; Hükûmet’in yaklaşım tarzıyla Beştepe’nin yaklaşım tarzı da farklı. Tayyip Bey, çözüm sürecine örgütün katkıda bulunacağına inanmıyor. Bunun nedeni, dediğimiz gibi örgütün iki kanadı arasında ortaya çıkan tutarsızlık. Taraflar aynı düşünceyi taşımıyor…