Ergun KAFTANCI
İKİ üç gün dinleneyim dedim, kendime izin verdim. Dinlenebildim mi, ne gezer; sadece yorucu bir işi başardım ve evi taşıdım…
Taşınmak ne zor işmiş meğer…
Eşim de, ben de yorgunluktan bitap düştük; yaşlılık işte, bakalım ağrılarımız ne zaman dinecek ve yeni evimizin zevkini ne günden itibaren çıkarmaya başlayacağız…
……………………..
Her iş bittikten sonra geçtim televizyonun karşısına, kanaldan kanala zıplamaya başladım. Yayınları uydudan alıyorum; saydım, gördüm ki yerli yabancı tam 724 kanalı seyretme imkânına sahibim…
Değerli okurlar; her alanda yaşadığımız kirliliğe televizyon yayıncılığının da katılması çok acı.
Aklına esen kanal kurmuş…
Çeşit çeşit kanal var; dinci kanallar, kürtçü kanallar, edepli edepsiz kanallar, siyasal amaçlı kanallar, deli saçması yayın yapan kanallar, 20 kilo balı 99 liraya satan tokatçı kanallar, baldır bacak kanalları, cemaat kanalları…
İsimleri de pek garip…
Bir ikisini söyleyim ki, alayı üzerime geleceğine sadece bunlar gelsin; hiç arabesk baba diye televizyon kanalı olur mu; ya arabsek damar ve arabesk Türk diye; üç kanal da aynı tornadan çıkmış gibi…
BB adında bir kanal olduğunu biliyor muydunuz…
Ötekileri saymayım; isimleri deli saçması gibi…
Hepsi uydudan yayın basıyor…
Bu iş bedava değil; demek paraları var ki televizyon yayıncılığı gibi pahalı bir işe soyunmuşlar, uydu kirası verebiliyorlar…
Biz de, yazılı medyadan sayılan etkili yayın grubumuz Ekonomisttürk‘ü televizyon yayıncılığına sokmaya çalışıyoruz. Bizimle olmayı isteyen çok sayıda iş adamı dostumuzdan da teşvik görüyoruz. İnşallah yakın dönemdeEkonomisttürk tv, mükemmel bir ekonomik, sosyal ve siyasal kanal olarak insanlarımızı yansız haberle bilgilendirme ve milli kültürü yaygın hale getirme sürecini başlatacaktır…
……………………….
Dün, Çanakkale Deniz Zaferi‘nin 100’üncü yıldönümüydü…
Birinden diğerine zıpladığım kanalların ancak üçte birinden, hatta daha az kanaldan bu zaferimizi seyredebildim…
Diğerleri tam bir vurdumduymazlık içerisinde kalmayı ve abuk sabuk ve gayrımilli yayın yapmayı yeğledi.
Acı!
Bir ulusun değişik kümeleri, varlığımıza yol açan ve onu pekiştiren bir zaferi nasıl oluyor da görmezden geliyor ve yaşamaktan, yaşatmaktan kaçıyor. Vatan hainliği, ekonomik kurallara uyarak faizi indirmeyen Merkez Bankası Başkanı’na değil ama Çanakkale Zaferi’ne sırtını dönenlere yakışmaz mı?
Bu sıfatı uluorta kullanarak ona buna sıvamaya kalkanlara söylüyorum; vatan haini, milletimizin neredeyse bütün gençlerinin şehadetleri sonucu kazanılan zaferi görmezden gelenlerdir. Vatan toprağının düşman çizmeleri altında ezilmemesi için can veren babalarımız, amcalarımız, dayılarımız kardeşlerimiz, Çanakkale’yi geçilmez yapmasaydı bugün ne halde olurduk, düşünmeliyiz!
Televizyon yayıncılığını saran kirliliğin neredeyse tamamını abuk, şuursuz, dinci, yarasalar gibi karanlıkta yaşamaya alışmış, ne idüğü belirtsiz ekranlar oluşturuyor. Bu enflasyonu ve kirliliği durduracak önlemleri almanın zarureti ortada; iktidar konuyu bugüne kadar Meclis’e getirmiş değil. Önümüzde seçim var, dolayısıyla getireceğini de sanmıyorum, Daha şimdiden birçok kanal AKP aday adaylarını tanıtıyor. Bu işi büyük paralar almadan yaptıklarını da sanmıyorum…
Kaz gelecek yerden tavuğu esirgemiyorlar…
* * *
TAYYİP Bey, parti lideri gibi meydanlarda konuşarak halktan AKP’ye 400 milletvekili istemek suretiyle anayasa suçu işliyor, dikkat!
* * *
TERÖR sorunu vardı, onu bir yandan da kürt sorununa çevirdi. “O sorun benim sorunum” diyerek de sahip çıkmıştı. Şimdi, sorunu anımsatanlara kızıyor, “Yok öyle bir sorun” diyor.
Dilemma!
* * *
SEÇİM yaklaşırken muhalefete “Hastalıklı zihniyet” diyor. Muhalefet yine de nezaketli, “Halk asıl kimin zihniyetinin hastalıklı olduğunu biliyor” diye karalama yapmıyor ve daha fazla nizaya meydan vermiyor.
* * *
ASKERİ de orantısız güç kullandırarak polise benzettiler. Asker, Tokat’ta HES aleyhine yürüyüş yapmak isteyen halkın üzerine biber gazı sıktı, tazyikli su fışkırttı, cop kullandı. Orantısız güç kullanmak, bulaşıcı hastalık haline geldi.
* * *
YENİ Türkiye’de yenilikler birbirini kovalıyor; sıkı güvenlik önlemlerine yenileri ekleniyor. Ak Saray‘da kamera sayısı 3 bini aştı; polis sayısı da bin 500’ü. Ayrıca yeni zırhlı araçlar alınmış. Yeni Türkiye‘yi bir de bu tarafından
Taşınmak ne zor işmiş meğer…
Eşim de, ben de yorgunluktan bitap düştük; yaşlılık işte, bakalım ağrılarımız ne zaman dinecek ve yeni evimizin zevkini ne günden itibaren çıkarmaya başlayacağız…
……………………..
Her iş bittikten sonra geçtim televizyonun karşısına, kanaldan kanala zıplamaya başladım. Yayınları uydudan alıyorum; saydım, gördüm ki yerli yabancı tam 724 kanalı seyretme imkânına sahibim…
Değerli okurlar; her alanda yaşadığımız kirliliğe televizyon yayıncılığının da katılması çok acı.
Aklına esen kanal kurmuş…
Çeşit çeşit kanal var; dinci kanallar, kürtçü kanallar, edepli edepsiz kanallar, siyasal amaçlı kanallar, deli saçması yayın yapan kanallar, 20 kilo balı 99 liraya satan tokatçı kanallar, baldır bacak kanalları, cemaat kanalları…
İsimleri de pek garip…
Bir ikisini söyleyim ki, alayı üzerime geleceğine sadece bunlar gelsin; hiç arabesk baba diye televizyon kanalı olur mu; ya arabsek damar ve arabesk Türk diye; üç kanal da aynı tornadan çıkmış gibi…
BB adında bir kanal olduğunu biliyor muydunuz…
Ötekileri saymayım; isimleri deli saçması gibi…
Hepsi uydudan yayın basıyor…
Bu iş bedava değil; demek paraları var ki televizyon yayıncılığı gibi pahalı bir işe soyunmuşlar, uydu kirası verebiliyorlar…
Biz de, yazılı medyadan sayılan etkili yayın grubumuz Ekonomisttürk‘ü televizyon yayıncılığına sokmaya çalışıyoruz. Bizimle olmayı isteyen çok sayıda iş adamı dostumuzdan da teşvik görüyoruz. İnşallah yakın dönemdeEkonomisttürk tv, mükemmel bir ekonomik, sosyal ve siyasal kanal olarak insanlarımızı yansız haberle bilgilendirme ve milli kültürü yaygın hale getirme sürecini başlatacaktır…
……………………….
Dün, Çanakkale Deniz Zaferi‘nin 100’üncü yıldönümüydü…
Birinden diğerine zıpladığım kanalların ancak üçte birinden, hatta daha az kanaldan bu zaferimizi seyredebildim…
Diğerleri tam bir vurdumduymazlık içerisinde kalmayı ve abuk sabuk ve gayrımilli yayın yapmayı yeğledi.
Acı!
Bir ulusun değişik kümeleri, varlığımıza yol açan ve onu pekiştiren bir zaferi nasıl oluyor da görmezden geliyor ve yaşamaktan, yaşatmaktan kaçıyor. Vatan hainliği, ekonomik kurallara uyarak faizi indirmeyen Merkez Bankası Başkanı’na değil ama Çanakkale Zaferi’ne sırtını dönenlere yakışmaz mı?
Bu sıfatı uluorta kullanarak ona buna sıvamaya kalkanlara söylüyorum; vatan haini, milletimizin neredeyse bütün gençlerinin şehadetleri sonucu kazanılan zaferi görmezden gelenlerdir. Vatan toprağının düşman çizmeleri altında ezilmemesi için can veren babalarımız, amcalarımız, dayılarımız kardeşlerimiz, Çanakkale’yi geçilmez yapmasaydı bugün ne halde olurduk, düşünmeliyiz!
Televizyon yayıncılığını saran kirliliğin neredeyse tamamını abuk, şuursuz, dinci, yarasalar gibi karanlıkta yaşamaya alışmış, ne idüğü belirtsiz ekranlar oluşturuyor. Bu enflasyonu ve kirliliği durduracak önlemleri almanın zarureti ortada; iktidar konuyu bugüne kadar Meclis’e getirmiş değil. Önümüzde seçim var, dolayısıyla getireceğini de sanmıyorum, Daha şimdiden birçok kanal AKP aday adaylarını tanıtıyor. Bu işi büyük paralar almadan yaptıklarını da sanmıyorum…
Kaz gelecek yerden tavuğu esirgemiyorlar…
* * *
TAYYİP Bey, parti lideri gibi meydanlarda konuşarak halktan AKP’ye 400 milletvekili istemek suretiyle anayasa suçu işliyor, dikkat!
* * *
TERÖR sorunu vardı, onu bir yandan da kürt sorununa çevirdi. “O sorun benim sorunum” diyerek de sahip çıkmıştı. Şimdi, sorunu anımsatanlara kızıyor, “Yok öyle bir sorun” diyor.
Dilemma!
* * *
SEÇİM yaklaşırken muhalefete “Hastalıklı zihniyet” diyor. Muhalefet yine de nezaketli, “Halk asıl kimin zihniyetinin hastalıklı olduğunu biliyor” diye karalama yapmıyor ve daha fazla nizaya meydan vermiyor.
* * *
ASKERİ de orantısız güç kullandırarak polise benzettiler. Asker, Tokat’ta HES aleyhine yürüyüş yapmak isteyen halkın üzerine biber gazı sıktı, tazyikli su fışkırttı, cop kullandı. Orantısız güç kullanmak, bulaşıcı hastalık haline geldi.
* * *
YENİ Türkiye’de yenilikler birbirini kovalıyor; sıkı güvenlik önlemlerine yenileri ekleniyor. Ak Saray‘da kamera sayısı 3 bini aştı; polis sayısı da bin 500’ü. Ayrıca yeni zırhlı araçlar alınmış. Yeni Türkiye‘yi bir de bu tarafından
seyredebilirsiniz…
* * *
HABER ilginç; Venezüela diktatörü Hugo Chavez öldükten sonra yerine getirilen Nicholas Maduro azmış ve 9 ay süreyle diktatörlüğünü ilan etmiş. Yani herif artık tek tabanca; ülkede demokrasi hak getire, parlamenter sistem de rafta. Maduro madara olacakmış umurunda değil; açıkladı, her lâfı yasa hükmünde olacakmış. Dokuz ay sonrası ne olur diye sormayın; o meçhul değil, diktatörlük koltuğunu kolay kolay bırakmaz!
Bırakanı hiç gördünüz mü!?
* * *
HABER ilginç; Venezüela diktatörü Hugo Chavez öldükten sonra yerine getirilen Nicholas Maduro azmış ve 9 ay süreyle diktatörlüğünü ilan etmiş. Yani herif artık tek tabanca; ülkede demokrasi hak getire, parlamenter sistem de rafta. Maduro madara olacakmış umurunda değil; açıkladı, her lâfı yasa hükmünde olacakmış. Dokuz ay sonrası ne olur diye sormayın; o meçhul değil, diktatörlük koltuğunu kolay kolay bırakmaz!
Bırakanı hiç gördünüz mü!?