Ergun KAFTANCI
HANGİ ülkede insanlar mutlu diye araştırma yapmışlar, Türkiye mutsuz insanların ülkesi olarak üçüncü sıraya yerleşmiş…
Siyaset yapan kadın sayısına bakmışlar, 91 ülke arasında Türkiye 37’nci sırada…
Hangi ülke daha güvenli diye sormuşlar, Türkiye güvenlik duyulmayan
ülkelerin başında gelmiş…
En çok kadın cinayeti hangi ülkede işleniyor diye araştırmışlar, Türkiye yine tepelere çıkmış…
Dünyada hangi ülkede polis, suçlu da olsa bireye insan gibi muamele yapıyor sorusunu sormuşlar; Türkiye, en alt sıralara inmiş…
Parlamenter sisteme sahip hangi ülkede yasalar sonuna kadar kullanılır konulu araştırma da, hayal kırıklığına uğramamıza neden olmuş; 40 ülke arasından sıyrılıp (!) 17’nci sıraya oturmuşuz…
…………………………
İstatistiklerin birinde bile halkımıza umut verecek düzeyi yakalamamız mümkün olmamış. Üniversite sayısında ön sıralarda yer almamıza rağmen, bilimsel başarı yönünden dünya sıralamasına bir tek üniversitemizi bile sokamamışız…
En çok gencin hapsedildiği ülke ilan edilmişiz…
Polis ya da asker tarafından öldürülen insan sayısında Amerika Birleşik Devletleri, Irak, Suriye, Libya, Somali, Filistin, Şili ve Meksika’nın ardından dokuzuncu olmuşuz.
Pahalılıkta rakipsiz ülkelerden biri olarak gösterilmişiz. Rusya, ABD, Yunanistan, Bulgaristan, Polonya, İngiltere ve Romanya’dan sonra en pahalı ülkeler sıralamasındaki yerimizi almışız.
Başka hangi sıralamadan bahsedeyim…
Bir ikisi dışında hepsinde nal topluyoruz…
Allah’tan doktorlarımız var, bir de bir iki sporcumuz…
Yüzümüzü ağartan onlar…
Tıp dünyasında önemli çalışmalar yapan ve insan sağlığına buluşlarıyla katkıda bulunan hekimlerimiz de olmasa uluslararası yarışta tamamen dibe vurmuş olacaktık. Birkaç kulaç atmak suretiyle su yüzeyine çıkabileceğimizi düşünüyorum ama bunu sağlayacak ilk şart, siyasal iradenin değişmesi…
Yoksa yanılıyor muyum!?
………………………….
Yıllarca cemaatle kol kola olan ve onun tarafından tezgâhlanan her türlü kumpasa olur veren siyasal irade, ayran içip ortağıyla arası bozulunca darağacını kurdu, şimdi cemaatin ipini çekmekle meşgul…
Aldatıldık diyorlar…
Bu, şu demek; cemaat bize askerleri, bir kısım yargıyı, bir bölüm polisi, çoğunlukla bürokratları, gazetecileri, bilim adamlarını devlet ve millet düşmanı diye gösterdi, biz de hepsini topladık, içeri attık… Bugün aldatıldığımızı anlıyoruz…
Ya fatura ne olacak, onu kim ödeyecek?
Özel yetkili savcılar ve özel yetkili yargıçlar sayesinde yüzlerce masum asker ve günahsız insan, özel yetkili mahkemelerde yargılanıp düzmece deliller, sehven yazıldığı iddia edilen suçlamalar, tarihi, mekânı ve aktörleri tutmayan CD’lerle mahkûm edildiğinde, neden aldatıldıklarını anlamadılar?
Neden yırtınmadılar?
Aksine, askerin vesayetinden kurtulduk diyerek göbek attılar..
Amerikan’ın maşası olduğu ortaya çıkan ve ılımlı (!) İslam iddialarını doğrulayacak işler yapan Fethullahçı cemaatin, AKP’yi kandırması, demek ki o kadar kolaymış.
Unutulmasın, “Kandırıldık” itirafı, insanı haklı çıkaracak bir söylem değildir.
……………………….
Cemaat tarafından kandırılan muhterem, daha önce de omuzlarına yüklenen eşbaşkanlık sıfatıyla da (!) kandırılmıştı; kardeşim dediği , “Diktatör Esed” tarafından da kandırılmıştı, Obama bey tarafından da defalarca kandırılmıştı…
“Gelirken çikolata getir dede” diyen torunumu olacağı düşünmeden şeker alarak kandırmaya kalkmıştım; 7 yaşındaki Berrak kızım “Dede küstüm sana kandırık yaptın çünküm” demişti de fırlayıp gitmiş, çikolata almıştım..
Kandırık yapmak, ne dedelerin hakkıdır, ne de cumhurbaşkanlarının, başbakanların ve bakanların…
Kandırmak, insanlığa yakışmayan pespaye bir eylem şeklidir!
Bugün maalesef, o pespaye eylemi üstlenenler ve ona sığınanlar var…
Hem de giderayak…
* * *
HAYAT, çelişkili yaşantısı olan, tutarsız eylem ve söylem peşinde koşan
insanlarla daha mı renkli oluyor, daha mı azap veriyor diye düşündüm; renkli olmasına oluyor ama azap da veriyor…
Bizim gibi, sosyal, siyasal ve kültürel hayatı çelişkiler manzumesine mahkûm bırakılmış toplumlarda insanlar azab içerisinde olmaz mı?
Siyasetçisine, polisine, yargısına, bürokrasisine, çarşısına pazarına, sanayiine, ticaretine ipini koparmışlar egemen olursa, insanlar elbet de ıstırap çeker!
Haziran seçimine bu havada gidiyoruz… AKP iktidarda olmanın avantajını kullanıyor, medyaya para akıtarak seçmeni kampanyalarla kandırıyor.
Kullandıkları her malzeme asılsız, hepsi yalan, uyduruk ve kandırık bazlı…
Devlet adına kurulu “Fak fuk fon” diye anılan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nı dahi AKP organı haline getirdiler. Bu vakfı iktidarın valileriyle kaymakamları iktidar lehine kullanıyor. Kömür çuvallarını kapı önlerine“AKP’nin size armağanı” diyerek yığıyorlar…
Kandırık bazlı yeni hükümler getiriyorlar; torba yasa bu amaçla alelacele Meclis’e taşındı; İç Güvenlik Paketi‘nin 36 maddesi bu nedenle geri çekildi. Evleneceklere maddi yardım paketini açıkladılar; bu karambolda vekiller degeleceklerini garanti altına alacak “Kıyak yasa” yı jet hızıyla komisyondan geçirmeyi ihmal etmedi.
Dört koldan yalan fışkırtarak seçimi almayı planlıyorlar
…………………………..
Bir yem de Su İşleri Bakanı’ndan, diyor ki:
–GAP tamamlandığında 1 milyon 270 kişiye istihdam imkânı yaratılacak.
Nokta koyduktan sonra devam ediyor:
-GAP, dünyanın gıda maddesi ihraç üssü olacak. Ekonomik adımlar atıldıkça da silahlar susacak…
Kuvvetli laflar ama dediğim gibi, uyduruk ve kandırık bazlı… GAP kırk yıldan beri bildiğimiz GAP; ne istihdam ne ucuzluk getirdi, ne de getirecek…
………………………….
Bindik bir alâmete, gidiyoruz kıyamete derler ya, AKP ülkeyi işte öyle bir yere götürmeye çalışıyor. Sandık inşallah buna imkân vermeyecek diye düşünüyorum!