Ergun KAFTANCI
GÜNDEMDEN düşmüyor; düşmez de…
Hatırlayacaksınız. Tayyip Bey, “Ben konuşmasam gündemi kim yapacak” demişti; bu da aynı kafada, gündem yapmak için konuşmadığı gün yok.
Bazen günde iki kez konuşup gündemi soluksuz bile bırakıyor.
Geçen gün biri yazdı, “Yeter artık bir sus yahu” dedi…
Okumamış olmalı ki susmadı, vıdı vıdıya devam…
Tayyip Bey‘den kopya çekiyor anlaşılan. Hatta onun sesini, sözcüklerini vurgulamalarını bile taklit ediyor…
Amerika’ya gitti ama ne başkanlığın, ne ABD dışişleri sekreteryasının haberi oldu. Meğer kendince ekonomik ilişkiler kurmak amacıyla temaslar planlamış; onun bunun kapısını çaldıktan sonra döndü…
Yine el elde, baş baştayız!
…………………………
Konuşa konuşa piyasaları ürküttüler ve ekonomiyi berbat ettiler; şimdi ondan bundan medet umuyorlar.
Dolar perşembe günü tırmandı….
Sadrazam uçaktan ayağının tozuyla indiğinde kör olası 2.61 TL’ye çoktan yükselmişti. Yarın 3 TL’ye tırmanırsa hiç şaşırmam…
Gevezelik dolara musallat, başımıza bela oldu!
…………………………
Meydana gelen duruma ekonomistler “Tayyip devalüasyonu” diyor. Ortamı elbet de en iyi ve doğru onlar yorumlayabilir. Devalüasyon diyorlarsa devalüasyondur. 2002 yılından kalan ve ülkeyi düzlüğe çıkaran ekonomik koşulları berbat ederek istikrar namına ortada bir şey bırakmadılar. Ekonomiyi, yandaş müteahhitlerin ülkeyi beton yığınına çevirmelerine olanak tanıyarak yürüteceklerini sandılar.
Gördük yaptıklarını…
Her yer taş tepe…
Biri de Beştepe!
…………………………
Ekonomiyi berbat edince sığındıkları gerekçe de malûm; küresel sıkıntı…
Her ülke gibi Türkiye’nin de bundan etkilendiğini söyleyerek aklanmaya çalışıyorlar.
Oysa durum öyle değil; küresel bir ekonomik sıkıntı söz konusu ama bizim çizdiğimiz kadar vahim boyutta değil. Bizdeki sıkıntı çok daha büyük; ekonomik olduğu kadar siyasal da…Temelinde Beştepe’nin kısır bilgisine rağmen ekonomiye müdahale etmesi yatıyor.
AKP iktidara geldiğinde Türkiye’nin ekonomisi rayına oturmuştu. Selefi koalisyon hükûmeti sağlam bir ekonomik portföy bırakmıştı. Türk ekonomisi ufak tefek rötuşlarla kazasız belasız yürüyecek noktadaydı. Bunların, o ekonomiyi giderek ne hale getirdikleri görüyorsunuz; yoksulluk had safhada, yurttaşın cebindeki para her geçen gün eriyor ve iştira -satın alma- gücünü yitiriyor…
………………………..
Sadrazam Amerika’da ne yaptı, bir de ona bakalım…
Yatırımcı çevrelerle görüştü ve Türk ekonomisini methetti, hepsini “Bizde işçilik dahil her şey ucuz” diyerek Türkiye’de yatırım yapmaya çağırdı…
“Kabullenen çıkmadı” diyorlar. Çıkmaz tabii, elin oğlu ekonomimizin ne durumda olduğunu bizden iyi biliyor; gayya kuyusunda ne işleri var, hiç gelirler mi!?
Temasları sırasında dövizdeki dalgalanmanın geçici olduğunu söyleyerek durumu yutturmaya da kalkmış, yememişler. Herhalde, “Sen onu külâhımıza anlat” demişlerdir.
………………………..
Doların tırmanışı sürecek gibi. Zira Beştepe’den yükselen ses de susmuyor. O nedenle Merkez Bankası, dolara hükmetme gücünü yitirmiş durumda; ne faizi indirilebiliyor, ne de yükselterek tırmanışı önleyebiliyor.
İktidardaki siyasetçinin konuşması kolay ama görüyorsunuz başarılı olması çok zor. Çünkü kafası ülke ve millet yararına değil siyasal hırsa ve çıkara endeksli çalışıyor!
* * *
BİR Fantom uçağımız da Konya’da düştü, Yine iki pilotumuz şehit oldu…
Bu kaçıncı yahu…
Kısa günde altı savaş pilotumuzu yitirdik. Uçakların yerine yeni uçaklar alabilirsiniz ama şehit düşen pilotlarımızı geri getirebilir misiniz…
Bu kazaların nedenlerini araştırmak ve kamuoyuna açıklamak zorundalar, hem de zaman kaybetmeden. Üstelik kazaların nedeni saptanıncaya kadar da Fantom’larla eğitim uçuşu yapılmamalı…
Uçaklar metal yorgunu mu, o yüzden mi düşüyor, yoksa pilotlar mı yetersiz ortaya çıkarılmalı.
Televizyon haberlerini izlerken herkes gibi, bir babanın feryadına tanık oldum. Şehit pilotlarından birinin babası Beştepe’ye seslendi:
-Saray yapacağına uçan tabutları değiştirseydin ya…
Haksız mı?
İsraf ekonomisine esir düştüğümüze aldırmıyor ve makama dünyanın en pahalı uçağını alıyoruz ama Hava Kuvvetleri’mizin gelişmiş teknolojilere sahip uçak edinmesine sırtımızı dönüyoruz. Hâlâ Fantomlar’ı kullanmamızdan bu belli değil mi!?
Osmanlı’yı israf ve lüks tutkusu batırdı; sıra bize geldi diye korkuyorum
Öyle anlaşılıyor ki israf ve lüks peşinde koşanlar bu tutkularından vazgeçmeyecek; o zaman da biz bu anlayışı sandıktan çıkarmayalım ve ortadan kaldıralım; biz yani milletimiz!
……………………….
Lüks ve israfın gelip dayandığı noktaya bakın; Atamız’ın Savarona adındaki yatı nihayet cumhurbaşkanlığı envanterine kaydedilmiş. “Kaydedilmişse ne olmuş” demeyin; göreceksiniz sıkça kullanılacak, debdebe ve şaşaaya tanıklık edecek, yeni masraf kapısı olacaktır.
Yapılan, yaşadığımız ekonomik sıkıntı ve yokluk sürecinde doğru mu yani!?
Vahdettin Köşkü ve yeni yapılan hizmet binaları için kaç lira harcandı onu da bilmiyoruz. Tayyip Bey’in dediği gibi Beştepe’deki saray ve külliye sevdasıyla yapılan öteki binalarla benzerleri milletin malıysa, hepsi için harcanan paranın nereden bulunduğunu ve kaç lira olduğunu öğrenmek de hakkımız…
Sadrazamın kimseye hesap vermeden harcamak üzere uhdesine tevdi edilmiş örtülü ödenekten –Tahsisat-ı mesture– bu işler için para aktarılmış olmasın!?
Olur olur, bal gibi olur da…