
Ergun KAFTANCI
“TAYYİP Bey’in, devletin parası ve araçlarıyla ülkeyi gezerek AKP için halktan oy istemesi, suistimalden başka bir şey değil” diyorlar…
Halk diyor halk…
İnanmayan çıksın sokağa ve herkese sorsun…
Yirmi dört yurttaştan onaltısı bana böyle dedi…
…………………………
Mahalle bakkalından, marketteki tezgâhtar kıza kadar önüme kim çıktıysa hepsine aynı soruyu sordum…
Sonuç?
24 kişiden altısı “Devletin aracını ve parasını kullanmak cumhurbaşkanının hakkıdır” dedi. 16’sı Erdoğan‘ın buna hakkı olmadığını söyledi; karı koca iki yurttaş da “Fikrimiz yok” diye yanıt verdi.
Benim ki mini minnacık bir nabız yoklaması…
Yurt çapında bir yoklama yapılsa, herhalde önümüze benzer oranda bir sonuç serilir…
……………………….
Paralelci olduğu saptanan Ahmet Bey de il il, kapı kapı geziyor;
harcamalarını büyük ihtimalle partisi karşılıyor. Devletten en çok yardım parası alan AKP’nin paralelci başı, o nedenle devletin imkânlarına el uzatmaz diye düşünüyorum.
Yoksa bu düşüncem yanlış mı!?
………………………..
“Ben cumhurbaşkanıyım, devletin aracıyla gezerim ve parasını da harcarım” mantığını da geçerli saymak mümkün değil…
Tayyip Bey gezilerinde tıpkı bir başbakan gibi siyasal yol izler ve alışık olduğu eski yöntemleri sahiplenirse o zaman tarafsızlığını yitirmiş olur ve
devletin araç ve parasından yararlanamaz…
Bu ülkede eğer anayasa, yasalar, yargı kurumu, hak ve hukuk varsa Tayyip Bey‘e dur demek mümkündür.
Bu denilemiyorsa demek ki sıraladığım demokratik unsurlar yoktur, ya da milletin ellerinde değil vesayet ve sulta sahiplerinin ellerindedir…
………………………….
27 Mayıs 1960’ta asker tarafından alaşağı edilen Demokrat Parti‘yi iktidara getiren sloganı ve simgeyi hatırladım…
Simge “Dur” işareti yapan bir el, slogan ise “Söz milletindir” haykırmasıydı…
Halk, bu simge ve sloganla CHP iktidarını devirdi ve DP‘yi iktidara getirdi.
Şimdi tam zamanı; “Dur” işareti yaparak ve “Söz milletindir” diyerek AKP‘yi uğurlayalım…
Ne dersiniz, yapamaz mıyız!?
Bal gibi yaparız…
Hem yaparsak sadece AKP’yi defetmiş olmayız, Beştepe’yi de anayasaya uymaya mecbur bırakmış oluruz!
* * *
ŞİMDİ size alenen yapılan bir işkenceden bahsedeceğim değerli okurlar.
Gazeteci Hidayet Karaca ile değişlik rütbelerdeki 63 Emniyet görevlisinin
reddi hakim talebi üzerine olumlu karar veren eski 29. Asliye Ceza Mahkemesi yargıcı Metin Özçelik tutuklandı ve cezaevine gönderildi…
Önce şunu hatırlatayım; Metin Özçelik, görevi sırasında yanlı kararlar vermemiş, yasalara uymuş ve vicdanının sesini dinlemiş, bu nedenle de içeri atılmış yargıçlardan sadece biridir.
Özçelik‘in eşi doktor Hatice Özçelik de bunun üzerine, çalışmakta olduğu Bezm-i Âlem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakiltesi’ndeki görevinden azledildi…
İktidar tarafından yandaşla doldurulan bu üniversite yönetimi tepeden aldığı emir gereği olmalı Dr. Özçelik‘in sözleşmesini fesh etmekte tereddüt göstermedi…
Biliyorsunuz; AKP’nin bütün borazanları her fırsatta, ülkede işkence olmadığını göğüslerini gere gere ve üst perdeden tekrarlayıp durur…
Pekii, Dr. Hatice Özçelik‘e yapılan nedir?
Ona reva görülen muamelenin adına ne diyeceğiz; işkence diyemeyecek miyiz?
İşkence ille de zincire bağlamak, prangaya vurmak, tırnak sökmek, beden üzerinde sigara söndürmek, haşlanmış yumurtayı koltuk altlarına yapıştırmak, başından aşağı buz gibi su dökmek, falakaya yatırmak, aç ve susuz bırakmak filan değil ki…
Bir insanı şu ya da bu sebeple, işine son vererek layık olmadığı bir ortama mahkûm etmek de işkencedir…
Dr. Hatice Özçelik böyle bir işkenceye maruz bırakıldı. AKP’nin borazanları hâlâ işkence yokdiye ötsün bakalım…
…………………………
Bir kadın eşi, bir baba evlâdı, bir delikanlı babası ya da aileden birileri, bulaşmadıkları aile bireylerinden birinin suçu yüzünden sanık muamelesi göremez; suçu kim işlediye sanık sandalyesine o oturtulur.
Cumhur cemaat değil!
Örnek vereyim; çocuk hırsızsa baba, baba hırsızsa çocuk suçlanamaz. Ancak, hayatta örneği çok görülen bir durumdan da bahsedeyim; babayla oğlu birlikte çalmışlarsa o halde ikisi de birlikte yargılanır…
Ülkede hukuk egemen değilse, yargı baskı altında, adalet sizlere ömür ise bir yargıç içeri, eşi doktor da dışarı atılır…
Böyle bir ortamda işkence her türlüsüyle uygulanır hale gelir!
Bugün yaşanan o!
* * *
TAYYİP Bey‘in Beştepe’deki kâşanede verdiği yemeklerden birinde sofrada yer alanların, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül‘ü çekiştirdikleri ve Erivan’a gitmesini eleştirdikleri ortaya çıktı…
Olay eski ama şuyuu bulması yeni…
Fakat fazla bir ayrıntı yok…
İnsan merak ediyor, Tayyip Bey bu görüşü paylaştı mı, yoksa paylaşmadı da karşı mı çıktı?
Yalnız şurası bir gerçek ki Gül farklı bir Cumhurbaşkanıydı, Erdoğan farklı bir Cumhurbaşkanı…
…………………………..
Bunu da bırakalım, şu isteğe bakalım…
Siyasetten kopamayan ve paralelci başbakanı da bir kenara iterek ülkeyi AKP lideri gibi her açıdan yöneten Erdoğan, hâlâ bütün yetkileri kullanabilen bir başkan olmak istiyor…
Peki neden?
İşte bunu yanıtlayamıyorum…
bostancı escort
ataşehir escort
anadolu yakası escort
pendik escort
kurtköy escort
maltepe escort
kartal escort
anadolu yakası escort
antalya escort
antalya escort
ankara escort
ataşehir escort
kadıköy escort
bostancı escort
escort bostancı
kartal escort
escort kartal
escort maltepe
maltepe escort
escort pendik
ataşehir escort
kadıköy escort
pendik escort
maltepe escort
kartal escort