MHP Uşak milletvekili adayı olan Merkez Bankası eski Başkanı Durmuş Yılmaz, genel seçimin önemine vurgu yaptı. Uşak Organize Sanayi Bölgesi konferans salonunda sanayici işadamlarına hitap eden Yılmaz, siyasi partilerin farklı görüşler sebebiyle var olduğunu hatırlattı.
Yılmaz, “Bu farklı görüşlerle, farklılık içerisinde birliği sağlayabilme sanatına biz birlikte yaşama sanatı diyoruz. Bu seçimler 35 gün sonra bitecek, halkımız 7 Haziran’da ülkeyi yönetme yetkisi verecek. Şunu unutmayalım, aklımızın bir kenarına yazalım, seçimler son derece önemli.
Ülkenin içinde bulunduğu koşullar dikkate alındığında bu hayati bir seçim. Geleceğimiz, bu seçimlerde vereceğimiz karara bağlı.” dedi. Seçimin kavga dövüş arenasına dönüştürülmemesini isteyen MHP adayı Yılmaz, “Seçimler bittikten sonra biz yine birbirimizin yüzüne bakacağız.
Farklı görüşlerde olan vatandaşlarımız, gelecekte birbirinin yüzüne bakacak ve selam verebilecek şekilde söz ve davranışlarda bulunalım. Kavgadan dövüşten ve iftiradan uzak duralım. Proje bazında çalışmalı ve tartışma ortamı oluşturarak milletin kararına saygı göstermeliyiz.” şeklinde konuştu.
Durmuş Yılmaz, siyasete giriş sebebini ise şöyle açıkladı: “Geldiğimiz nokta itibarıyla ben, Türkiye’nin değerler silsilesinde bir aşınma görüyorum. Bu aşınma bizim gelecekteki gerek sanayimizde, ticaretimizde, eğitimimizde büyük ülke olma yolunda bizi zayıflatıyor.
Bu zayıflıkla yeni medeniyet kurmamız, yeni bir çıkış yapmamız son derece zor ve bunu dile getirecek cesarette insanlarımızın sayısı yok denecek kadar az. Doğruya doğru, yanlışa yanlış demek için siyasete girdim.”
Dün yanlış yapanlar tarafından zarar görenlerin, bugün yanlış yapmaya başladığını söyleyen MHP adayı Yılmaz, “Bu yanlış yapanlarla karşılıklı intikam konumuna döndü.
Bu durum ekonomimize zarar veriyor ve vermeye devam ediyor. Bu kısır döngüden mutlaka çıkmamız ve ortak noktada buluşmamız lazım. Biz birbirimize toleranslı ve saygılı olacağız.” dedi.
MHP Uşak milletvekili adayı Durmuş Yılmaz, Türkiye’de duruma göre hukuk uygulandığını, doğrusunun kurala göre hukuk uygulanması olduğunu söyledi.
Uşak Organize Sanayi Bölgesi’nde sanayici işadamlarına hitap eden Yılmaz, “Bir buçuk, iki yıla baktığımızda Türkiye’nin gündeminde ekonomi yok, farklı bir mecraya girdi. İnsan hakları ayaklar altına alınmaya başlandı. Hukuk düzeniyle çok sık oynanmaya başlandı. İnsanlar geleceğinden emin değiller.” dedi.
İnsanların gelecek korkusu olduğundan ellerini taşın altına koymadığını söyleyen Yılmaz, “Ellerini taşın altına koymuyorlar. Elimizi taşın altına koyamadığımız bu süreçten de çıkamıyoruz. Buradan çıkılması için yapılması gereken en önemli iş reformdur.
Herkes tarafından kabul edilen bir reform yapılması gerekiyor. Suçun, cezasın tarifi tekrar yapılmalı. Kişiler, hangi suçu işlerse hangi cezayı alacağını bilmiyorlar.” dedi.
Türkiye’de duruma göre hukuk uygulandığını idida eden MHP adayı Yılmaz, “Halbuki kurala göre hukuk hakim olması lazım.
Bir durum ortaya çıkıyor, o durum iktidara zarar veriyorsa ortadan kaldırmak için kanun çıkarılıyor. Hukuk ile bu sık sık yapılan oynamalar, yabancı yatırımcıları ürkütüyor. Hiç kimsede elini taşın altına koymuyor veya koyamıyor.” dedi.
‘BİR HAKİMİN, VERDİĞİ KARARDAN DOLAYI HAPSE ATILMASI EVRENSEL HUKUKA AYKIRIDIR’
Bir hakimin, verdiği karardan dolayı hapse atılmasının evrensel hukuka aykırı olduğunu söyleyen Durmuş Yılmaz, “Dünyada görülmüş bir şey değil. Bu evrensel hukuk kuralına son derece aykırı bir durum.
Hakimler yanlış yapabilir, bu yanlışlar mevzuata göre mi yapılmış ona bakılır, eğer davranışlarında veya kararlarında bir yanlışlık görmüşseniz olması gereken, bir üst mahkemedir. Bir üst mahkemede bunu çözemezseniz, en son nokta olarak kanun çıkarırsınız, bu kanunu bozarsınız.” dedi.
Bir hakimin hapse atılması için utanç verici demenin hafif kalacağını belirterek, “Bu duruma utanç verici demek çok hafif kalır. Geleceğimiz için son derece endişe verici bir durum.” dedi.
1926 ve 1960’ta yapılanların son zamanlarda da yapıldığını idida eden MHP adayı Yılmaz, “Atıf Hoca, 1926’da Şapka Kanunu’ndan dolayı asıldı. 1960 yılında Adnan menderes yassı adada mahkeme sonrası asıldı.
Türk milleti olarak bu kararlardan rahatsızız. Kamuoyu vicdanı bu konularda rahat değil, çünkü herhangi bir dönemde, herhangi bir kişi bir suç işlemişse o günkü mahkeme sistemlerine göre yargılanması gerekiyor.
Eğer o suç işlendiği gün belirli kanunlara göre suç değilse ve siz sonradan kanun yaparak yapılan işi suç haline getiriyor ve özel mahkeme kurup onu suçlu haline getiriyorsanız ve onu yargılamak için özel mahkemeler kuruyorsanız ve yargılıyorsanız, evrensel hukuka aykırı.
Maalesef 1926 ve 1960 yıllanrında da olan budur. Dolayısıyla bugün yapılmak istenen aynen bunun gibi olacak.” dedi.
‘GÖRDÜK Kİ KABATAŞ OLAYI KUYRUKLU BİR YALAN’
Suçluların cezalandırılma gerektiğini söyleyen Durmuş Yılmaz, “Suçların bireysel olduğu gerçeğini bir kenara bırakıp her şeyi belirli bir kategoriye sokarak zulme dönerse bu kabul edilemez.
Bugün gelinen nokta bu. Biz hukuk istiyoruz. Duruma göre hukuk değil, kurala göre hukuk istiyoruz. İnsan olan yerde yanlış vardır. Yanlış yapılan yerde, ‘yanlış yapılıyor’ demesini bilmeliyiz.
Yanlışın olduğu yerde yanlışın farkına varmak ve özür dilemek bir erdemlilik işidir. Örneğin Cumhurbaşkanımız’a Kabataş olaylarında yanlış bilgi verilmiş olabilir ve o da o bilgiye istinaden bu bilgiyi kamuoyuyla paylaşmış olabilir.
Geçmiş zamanda gördük ki Kabataş olayı kuyruklu bir yalan. Biz bu yalanda neden ısrar ediyoruz? ‘Bize yanlış bilgi gelmiş, sizlerden özür dileriz.’ erdemliliğini neden göstermiyoruz?” dedi.