Babür Hüseyin ÖZBEK
Yazı yazmak için malzemenin bol-döküm olduğu bir dönemden geçiyoruz. Önümde 4 -5 ayrı konu var. 7 Haziran 2015 Genel Seçimleri’ne bir ay kaldı. Meydanlar hareketli, vaatler, atıp-tutmalar, hakarete varan, kurulmaması gerekli olan cümleler… Bunlar toplumun kulaklarını tırmalıyor, zorluyor ve bazen de üzüyor.
Yakın çevremde yaşayan; eğitimli, güngörmüş, emekli, saygın bir kişi, “Kime rey vereceksiniz?” sorusuna: a- Emekliye, işçiye ne verecek nasıl verecek? b – Üniter devlet yapısı için tutumu ne? Yoksa milliyetçiliği ayaklar altına mı alıyor… c – Eğitim, bilim (teknoloji), hukuk ve Ar-Ge için neler söylüyor…Vaatlerde ayaklar yere basıyor mu, tutarlı mı? Sorularını soruyor. Yaşlı, idealist amca, eksik ama doğru şeyler istiyor.
***
Tarafgir, tek yönlü, Ak-saray’da oturan R.T. Erdoğan tutturdu ille de başkanlık diyor. Halkın reylerini o yönde vermesi için devlet imkanlarını seferber ediyor, ettiriyor, elinden geleni arkasına koymuyor. Bir parti lideri gibi, her gün meydanlarda.
Programlı, kurgusu basit; “muhalefeti,” baştan bir hışımla köpüre köpüre gelen sert dalgalar oluşturarak, “Güverteye iki seksen sermek,” yalpaya düşürmek, başarısız kılmak istiyor.
***
Devlet olma yolunda ilerleyen aşiret reisi kılıklı M.Barzani, kader arkadaşı Celâl Talabani’nin de fikrini aldıktan sonra ağa-babalarının emir ve direktiflerini almak, saygılarını sunmak için Amerika’ya gidiyor, Washington’da, Pantegon’da kendisinin varsa eksikleri tamamlanacak, bol brifingler verilerek beyni yıkanacak. Tabi, dönüşte de Ankara’daki Kandil uzantılarını bilgilendirecek. O bölgede sular bulanık, ufuk dersen zifiri karanlık.
***
“R.Bülent Bostanoğlu’nun görev süresi 30 Ağustos 2015 itibarı ile uzatılacak mı? Bunu şimdiki mi, yoksa seçim sonrası kurulacak hükümet mi belirleyecek? İktidara yakınlığı ne durumda?” diye soruyorlar. Hiçbir bilgim yok. Yeter ki yerini dolduran biri o yüce kurumun tepesinde, köprüüstünde olsun.
“Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret” ettiği iddiası ile 7 aydan 4 yıl 8 aya kadar hapis istemiyle hakkında dava açılan eski Donanma K. Em.Oramiral Nusret Güner’e o sandalyede oturan kişi sahip çıktı mı, çıkmadı mı? Bahriye camiası bunu düşünmeli. Ters bir durumda kime güvenilir, nasıl yüzüstü bırakılır canlı yayında bakıp görmeli.
Yoksa idare mevki köprüüstünden (Ankara’dan) baktığında “Güverteye iki seksen serilmiş,” değersizleştirilmeye çalışılmış, Silivri, Balyoz, Ergenekon…mağdurları görürsün.
***
9 Mayıs 2015 Kırım’ın, Kırım Tatar Türklerinin Rus hegemonyasına giriş yıldönümü. Bir yıl önce yeni çar V.Putin yanına eski Ukrayna Dz.K.K. şimdi ise Rus Karadeniz Donanma K.Yardımcısı Amiral Denis Berizovskiyi de alarak Akyar’da (Sivastopol), gösteri yapmış, dünyanın önemli haber kanalları canlı yayınlamıştı.
O günden bu tarafa Rauf Denktaş’tan sonra yaşayan en büyük Türk liderlerden biri olan Mustafa Cemiloğlu Kırım’a giremiyor, Akmescit’e (Simperopol’a) ulaşamıyor. Mart 2014’te Kırım Refarendum’unda verilen Rus sözlerine ne oldu?
V.Putin’le arası iyi olan T.C. Cumhurbaşkanı gene “Güverteye iki seksen serildi.” Ya 77 milyon vatandaşa pompalanan güven duygusu, onların karşılığı nerede?
FREDDİ GRAY
Dünyanın her yerinde kendi menfaatlerine karşı düşünce ve eyleme tahammül edemeyen, mutlaka orayı önce ekonomik, sonra da kuvvet yoluyla felç eden emperyal güç ABD zorda.
Başkent Washington’un 60 – 70 km. kuzeyindeki Baltimore’da tarih tekerrür etti. 25 yaşlarındaki zenci gözaltında öldü – öldürüldü. Dünyaya hep insan hakları konusunda dersler veren, listeler yayınlayan, baskı unsuru oluşturan – U.N.(Birleşmiş Milletler) manşetli çıkışlar yapan ABD’de işler sarpa sarıyor. Bu sefer öyle geçiştirilebilecek basit bir polisiye hadise, alelâde bir vaka yaşanmıyor. Baltimore büyük ve etkili bir şehir, ülkede normal yaşamı, ekonomiyi, üretimi ve saygınlık faktörünü zedeliyor. Ve hatta yaralıyor.
Polisin zencilere yolda, tarlada, karakolda ve hatta evinde yaşam haklarına son vermesi ne ilk ve ne de son. O coğrafyada yaşayan beyazların asırlardır bitmeyen bir zenci düşmanlığı var. İşin özünde kendilerini onlarla eşit görmemeleri, onlara insanca yaşama hakkını çok görmeleri, hatanın özünü oluşturuyor.
Etliye sütlüye pek dokunmayan, Erivan’a Ermenice kendi dillerinden; “Meds Yeghern (Büyük Felaket’in) 100’üncü yılını anıyoruz..” diyerek destek veren B.H.Obama ne kadar az konuşmaya gayret etse de 3 günlüğüne ülkesine ziyaret eden Japonya Başbakanı Şinzo Abe ile Pasifik’teki dev Çin ekonomik tehdidine karşı tedbirler araştırıp konuşurken bir ara (belki de istemeden) mikrofonlara: “… Aklım dün geceki karışıklıklarda yaralanan polis memurlarında…Onlar (zenciler) protesto etmiyorlar, çalıyorlar…” diyor. Biri – birileri öldürüyor, ona sessiz kalıyor, çanak tutuyor, diğeri çalıyor, ikisi aynı şey mi, dünyayı yönettiğini söyleyen Afrika kökenli melez başkan, biraz izan!
BORİS NEMSTSOV
Konu insan hakları olunca, bunların al birini vur diğerine.
Moskova Kızıl Meydan’da – Kremlin Sarayı yakınlarında Ukraynalı bayan Anna Duritskaya ile yürürken 4 kurşunla yere serilen Rus muhalefet lideri Boris Nemstsov’un katillerinden de, araştırma soruşturmadan da haber yok. V.Putin yandaşı basın meseleyi sulandırıp, sıradanlaştırma ile meşgul.
Bize, Türkiye’ye sataşmadan önce önünüzdeki kirleri, pislikleri temizleyin, ve de dönüp geçmişinize bakın.
R.T.Erdoğan uzun uzun anlatıyor. Papa Frencesko, V.Putin, F.Holland, B.H.Obama, Almanya Cumhurbaşkanı Gauck ve Başbakan A.Merkel dünyanın gözleri önünde güçlü bir blok oluşturdular. Canla başla şimdi oturduğun makamda halktan yetki ve onay bekliyorsun. Hadi ola ki başkan oldun, bugünkünden farklı bir performans mı göstereceksin? Dünyada Türk hakları böyle mi savunulmalı?
Samimi olabiliyor musunuz, gözlük numaranız doğru mu? O halde kabul etmeliyiz ki, Ermeni Diasporası 24 – 25 Nisan 2015 anmalarına, iyi, çok iyi hazırlanmış; vurduğu yerden, dokunduğu telden ses getirmiş. Kıskandım. Kendilerini bizden daha iyi anlattıkları kanaatindeyim.
OKTAY SİNANOĞLU
Türk Dünyası, içinde bulunduğu tekne (T.C.), yaşadığı coğrafya ve tarihi geçmişinden dolayı hep sarsıntılara, okyanus tipi deli dalgala maruz kalacak. Bu dün böyle idi, bugün böyle, yarında böyle olacak. Peki ne yapmalıyız? Aramızdan yeni ayrılan Oktay Sinanoğlu (1935 – 2015) gibi idealleri, ülküsü olan değerler yetiştirmeli, onların sayısını arttırmalıyız.
Bu yöndeki idealistlerden oluşacak eğitim ve bilim ağırlıklı çıkışlarla dünyada daha sağlam ve saygın bir yer edineceğimiz muhakkak. Fırsat mı istiyorsunuz, işte seçimler.