Ergun KAFTANCI
AKP‘nin ve lideri Erdoğan‘ın gerçek yüzünü görünce partiden kopan ve soluğu, etnik -Kürtçü- milliyetçilik yaparak ortaya çıkıp bugün Türkiye partisi konumuna gelmek amacıyla kılık kıyafet ve kalıp değiştiren HDP’de aldı…
Aday bile oldu…
Dengir Mir Mehmet Fırat‘tan bahsediyorum; bir sözünü çok önemsediğim için adamı köşeme geçici olarak konuk ettim.
Tayyip Bey’i işaret ederek diyor ki:
-Esad gibi bir başkan olmak istiyor. Meydan, meydan gezen bir Cumhurbaşkanı’nın, ülkeye diktatörlük getirmekten başka amacı olamaz. Ben bu tehlikeyi gördüğüm için de siyasete döndüm
Fırat’ın siyasete dönmesiyle Tayyip Bey’in bahse konu hevesi elbet de kursağında kalacak değil; bildiği yoldan yürümeyi sürdürecek. Bence önemli olan, bir süre Tayyip Bey’in koltuğu altına sığınmış ve maiyet memuru olmaya rıza göstermiş Dengir M.M Fırat‘ın bu itirafı.
O hevesi saklamanın yanlış olduğunu anlayınca dilinin altındaki baklayı çıkarıverdi…
Tayyip Bey‘in, düşman saydığı Esad’a benzemek istemesi elbet de alkışlanacak ya da yuhalanacak ayrıntı değil. Asıl önemli olan ve göz ardı edilemeyecek husus ise ülkeye diktayı getirmek istemesi, yani yuhlanacak olan da bu ayrıntı!
GEÇENLERDE yazdım, tekrarlıyorum; AKP ve Tayyip Bey‘in mitinglerinde görülen kalabalıklara aldırmayın. Binlerce lira harcayarak insanları bir mitingten diğerine taşıyıp duruyorlar. Taşıma işlemi sırasında kumanya ve para dağıtmayı da ihmal etmiyorlar. Değirmenin suyu acaba nereden geliyor diye düşünüyorum; sakın örtülü ödenekten olmasın…
Yazılı emirlerle kamuda çalışan işçileri ve memurları, mitinglere katılmaya çağırıyorlar; gelmeyenler fişleniyor, işten çıkarılanlar dahi oluyor…
Sadece işçi ve memurlar değil, ilkokul ve lise öğrencileriyle öğretmenleri de mitinglere katılmak üzere zorlanıyorlar. Zorlamayı da İl Eğitim Müdürleri yapıyor, âdeta siyaseti okullara dayatıyorlar.
Demokrat ülkelerde görülmemiş bir kepazeliktir bu; bizde ise görüyorsunuz ayyuka çıkmış durumda…
Bir diğer husus da bayraklar; AKP mitinglerinde Türk Bayrağı‘na rastlayamazsınız. Bayraklarımız, “Ampullü”bayrakların arasında kayboluyor. Tayyip Bey’in mitingleri ise AKP’nin direklerden direklere uzatılmış parti flamaları altında yapılıyor…
Yargıyı, organik bağ haline gelmiş bu birliktelik de harekete geçirmezse anayasa ve yasalara aykırı hangi koşullar harekete geçirir diye düşünüyor ve seçmen olarak bunu da öğrenmek istiyorum…
Tayyip Bey’in, içtiği andı unutarak bir başına anayasa ve yasaları ihlal etmesi ve kedileşme sürecine giren gönlünde yatan aslanı iktidara taşıma telâşı, yargı kurumunun dikkatini çekmeyebilir. Ancak, konunun muhalefet ve basın tarafından gündeme taşınması bir suçduyurusu mahiyetindedir ve mutlaka dikkate alınmalıdır.
İnsanların yargıya sığınamadıkları ve onu harekete geçiremedikleri ülkelerde adalet de olmaz, hak da yerini bulmaz.
* * *
BATMAN doğumlu, hem Türkiye, hem İngiltere yurttaşı adam, mey düşkünü olmalı ki sarhoş masalarını süsleyen çerez lâfını, vaktiyle kullanan bir Alman bankacıdan çalarak siyasal gündeme taşıdı…
Bir tür intihal…
Yani fikir hırsızlığı…
Kamunun elinde olan araçlar için bütçeden harcanan parayı büyütmemek gerekiyormuş; çünkü o para çerez parasıymış, yani atla deve değilmiş…
Arkadaşın savunması da şu:
-Bütçeden makam araçlarına harcanan paranın ne kadar az, cüzi bir miktar olduğunu ifade etmek için çerez parası dedim. Şimdi meydanlarda buna sarılmış zavallılar…
Çerez ne demek?
Çerez yerine, leblebi çekirdek parası deseydi daha iyi olmaz mıydı?
Çerez, içkicilere özgü bir sözcüktür, içerken yedikleri atıştırmalıklara çerez derler. Leblebi çekirdek gibi atıştırmalıklara ise ya “Eğlencelik” denir ya da “Kuruyemiş”…
Demek ki adamın aklı işretgâhta kalmış…
Çerez benzetmesini kimden tırtıkladığına gelince, bari onun da adını vereyim; Hilmar Kopper‘den tırtıklamış; Kopper o tarihte Deutschebank Genel Müdürü; bir gayrimenkul şirketinin iflas etmesi gündeme gelince Deutsche Bank’ın ödemek zorunda kaldığı 50 milyon markı önemsemediğini göstermek amacıyla “Çerez parası” demiş…
Tabii büyük tepki oluşmuş, Bay Hilmar Kopper da istifa etmek zorunda kalmış. Yıl 1944, savaşın son ayları…
Batmanlı Kürt bakanımızın Naziler’in hâkim olduğu taa o günden yola çıkarak kimi taklit ettiğini görün işte!