Ali BADEMCİ
Bugün arefe; İslâm Dünyası’nın ayrılmaz bir parçası olan Anadolu’da da mutlaka mübarek gün! Sınırlarımızda Müslüman kanı akıyor ve düne kadar yüzyıllarca birlikte yaşadığımız insanlar evlerinden göçüyor. Bir müstevli gidiyor, diğeri geliyor; birbirinden farkı yok! Dün Arap otopistler taciz ediyordu bugün Örgüt bozuntuları! Mutlaka Devletimiz ciddî bir devlettir, istihbaratı vardır, tecrübeli ve sabırlıdır; lâkin bu olgunluk ve ciddîyet katiyyen meseleleri görmeye ve tedbir almaya engel değildir. Elbette herşey demokrasi kuralları içinde, devletimize yakışır biçimde ele alınmalıdır. Kamuoyunun beklentileri çok aşırı ve muaccel görülebilir, lâkin mutlaka milletin sesine kulak verilmelidir.
7 Haziran seçimlerinin sonuçlarını biliyoruz; millet hiçbir partiye tek başına iktidar imkânı vermedi. Elbette AKP ve CHP büyük partilerdir; lâkin MHP’nin HDP ile eşitlenmesi hiç hoş bir görüntü değildir. Sanki, “İşte milliyetçiliğin hâli” gibi garib ve küresel güçlerin istediği bir manzara ortaya çıkıyor. Bu hususun hazmı biraz güçtür ve ülkücü iradenin biraz daha kendine çeki-düzen vermesi ve örgüt düzeyine düşürülme gibi bir algının önüne geçmesi gerekiyor. Ne güzel bir konum; kendi isteğinle rahat muhalefet olacaksın; fakat bunun görüş açısına göre hareket etmen gerekmiyor mu? Bilmem, Doğu ve Güneydoğu TV kanallarını seyrediyor musunuz? Van-Mardin-Diyarbakır-Urfa yerel haber siteleri, TV kanallarına bakıyor musunuz bilmiyorum ama bunlar bir zamanın Avrupa PKK kanallarını çoktan geçmiş durumda! Ne dereceye kadar devlet gözetiminde ve RTÜK kontrolünde olduğunu elbette bilmiyoruz; fakat vatansever Medya’nın bunlara karşı durması ve halkı koruması gerekmiyor mu?
Ve beklenen açıklama yapıldı; MHP baştan beri söylediği gibi Koalisyon’a iştirak etmeyeceğini, fakat ülke siyasetinde kendilerine ihtiyaç olursa bu görevi seve seve yerine getireceklerini ifâde etti. Zaten doğru olanı buydu; fakat daha baştan AKP’nin HDP’yi dışlaması ve bunların da en yakın gördükleri CHP’ye koşmaları, Deniz Baykal ve Celâl Doğan’ın Cumhurbaşkanı ile görüşmeleri; bu görüşmeler neticesinde Meclis Başkanlığı’nın AKP’ye verilmesi, tezgâhı ortaya koymuştu. Bütün bu şartlar altında MHP’ye yönelik linç hareketlerine çok güzel ve makul cevaplar verilmesi gerekiyor. Halk Sayın Bahçeli’nin kuru kuruya inat etmediğini anlaması gerekiyor. Geçen gün bunu “Huysuzluk” olarak değerlendirmiştim de sevgili gençler alınmışlardı; böyle bir davranış yerine toplum içerisine girilerek nabzın ölçülmesi gerekiyor!
Bu dönemde mutlaka MHP daha donanımlı ve akıllı hareket etmesi gerekiyor; şu ana kadar Hükümet kurma çalışmalarında herhangi bir hatâ yapılmış değildir. Hatta liderin tutarlılığı ve dik durması puan toplamaktadır. Elbette Hükümet olmak her bakımdan bir bataklığa girmek demekti. AKP yine yüksek söylemlerle milliyetçilik yapmaya ve geçmişteki hatâlarını düzeltmeye çalışacaktır. CHP ve HDP’nin birlikte hareketinin de Adana ve Mersin gibi bölgelerde özellikle Mahalli seçim bazında MHP’ye çok zararı olacağı aşikârdır. Böyle bir zararın telâfisi için şimdiden çalışmalar yapılması ve Belediyeler’in parti teşkilâtı ile tam bir uyum içinde çalışması gerekiyor. Genel Seçim anlamında da bu yakınlaşmanın MHP nezdinde zararları fazladır; buna da hazırlıklı olmak şarttır.
MHP yönetimi şüphesiz ki keskin düşüş yaşadığı İstanbul ve Hatay gibi, büyük-küçük yerlerde hesaplarını bir daha gözden geçirmelidir. Sallama adaylarla iş yürümüyor ve bu işin faturası maalesef Genel Başkan’a kesiliyor. Böyle bir faturalandırmadan da hareketimiz oldukça zarar görür. Örneklerimizin dışındaki yerler için de aynı şeyler söz konusudur. Mutlaka 7 Haziran seçim sonuçlarının çok doğru okunması gerekiyor. Bu husus MHP’nin geleceği için hayat-memat meselesidir. İnceleme ve hesap yapma çok zor bir iş değildir, taş çatlasa 10 kişinin bir haftasını alır; böyle bir heyetten alınacak rapora göre yazılacak reçete ise hemen uygulamaya konmalıdır.
AKP-CHP Koalisyonu son anda bir aksilik olmazsa bayramdan sonra tamamlanır. Elbette aldığı oy itibari ile MHP Ana Muhalefet partisi konumunda bulunacaktır. HDP’nin muhalefet derdi falan yok; ülke gibi bir meselesi de bulunmuyor. Varsa yoksa “Kürt” meselesi; kitleler, hudut çatışmaları, örgüt, İmralı, Kandil! Ekonomi, siyaset, ülke bütünlüğü bunları hiç ilgilendirmiyor. Bu dönem MHP açısından çok büyük önem taşıyor; en azından parti bildirgesindeki prensiplerinden katiyyen taviz vermemelidir.