
MHP Lideri Devlet Bahçeli, AKP ve CHP’nin uzlaşılan konuları esas alan bir koalisyon kurabilecekleri tavsiyesinde bulundu ve HDP’li Demirtaş’ın Belçika ziyaretini değerlendirdi:
MHP Lideri Devlet Bahçeli, “Her iki grubun insanları bir lüzumsuz yerde takılıp kalmamalı, onu aşmalı, diğer konular üzerinde uzlaşma aramalı.Koalisyonun kurulmasına çaba gösterilmeli. AKP ve CHP koalisyonu kurulmalıdır. Uzlaştıkları metin esas alınabilir. Anlaşılamayan konular da şimdilik ötelenir. Uzatmaya gerek yok. Türkiye’nin şartları ağırlaşıyor, çevresi karmakarışık. Bu ortamda ” Hükümet kurulurdu “, ” Kurulmazdı ” demelerine gerek yok” dedi.
BAHÇELİ, Demirtaş’ın Brüksel’e gidişini hafife almamak gerektiğini belirterek, “Brüksel, Türkiye’nin etnik temelli bölünmesi, PKK ile Türkiye hükümeti arasındaki ilişkilerin düzenlenmesi noktasında ve buna ilave olarak da Oslo’da başlayan müzakere sürecinin kontrol merkezidir. Eğer bir kopuş olmuşsa düzenlemek açısından Brüksel’de yeni direktifler alma ihtiyacı hissedilmiştir. Bu Brüksel ziyaretinin içerisinde Hükümet de vardır” diye konuştu.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli; Eskişehir, Uşak ve Kütahya’daki genişletilmiş il istişare toplantıları sonrası karayoluyla Ankara’ya dönerken bir grup gazetecinin sorularını cevaplandırdı. Bahçeli’nin açıklamalarından satır başları şöyle:
“LÜZUMSUZ LAF…”
(AKP’den gelen ‘seçim’açıklamaları) Ciddiye alınacak bir tarafı yok. Herkes bir şeyler söylemek için bir model ya da formül geliştirme ihtiyacı hissediyor. Hükümetsiz bir seçimi ben söylersem çok hoşunuza gider mi? Bunun ne manası var? Böyle bir lüzumsuz laf olabilir mi?
“BİZ SEÇİM HÜKÜMETİNE KATILMAYACAĞIZ”
(Seçime nasıl bir modelle gidileceği konusunda önerebileceğiniz bir formül var mı?) Farklı bir model çeşidi yok. Hükümet kurmaya görevlendirilmiş insanlar, eğer 45 günde sonuç alamıyorlarsa görevi iade edeceklerdir. O zaman Cumhurbaşkanı, yeni bir görevlendirme mi yapacak zaman kazanmak açısından, böyle bir düşünceye girebilir mi veya bir seçimi düşünebilir mi? Bunu düşündüğü taktirde, yasaya göre hükümet kuruluncaya kadar, var olan hükümetin görevine devamı istenmişse, o zaman siyasi, sosyal, ekonomik ve idari tasarrufları kullanma hakkı var demektir.
Bu hakkın içerisinde seçime ülkeyi götürme sorumluluğunu da taşıyorsa götürebilir. ‘Hayır, bunun haricinde, mevcut hükümetle değil de TBMM’de geçici bir hükümet Anayasa’ya dayalı olarak kuralım’düşüncesine sahip olurlarsa, geçici hükümetin nasıl teşekkül edeceği ortadadır.
Aldıkları oy oranı ve temsil edildikleri milletvekili sayısına göre 24 bakanlığın dağılımı yapılacak ve bununla oluşacak bir hükümet seçim hükümeti olarak seçime ülkeyi götürecek. Burada da partilere bir mecburiyet yok. Yani ben böyle bir hükümetin içinde yer almak istemiyorum; ama kurulacak olan hükümeti de yasal bir hükümet olarak görüyorum. Buyursunlar seçime götürsünler. MHP’nin buradaki tavrı merak ediliyorsa; MHP seçim hükümetine bakanlık vermeyecektir. Partilerle seçim hükümeti kuracaklarsa kurabilirler. Ona da bir şey demiyoruz. Ama biz seçim hükümetine katılmayacağız.
“13. SORUYU ATLASINLAR”
Koalisyonun kurulmasına çaba gösterilmeli. AKP ve CHP koalisyonu kurulmalıdır. Uzlaştıkları metin esas alınabilir. Anlaşılamayan konular da şimdilik ötelenir. Olanlarla gidilmelidir. Bu aynen üniversiteye giren öğrencinin durumu gibidir. 40 soruda öğrenciye, “Bu soruların hepsini çöze çöze ilerleyeceksiniz” dediğinizde, 13. soruya geldiğinde takılırsa imtihanı kazanma şansı olmaz. Ama çok zeki ise “Ben 13. soruyu çözemiyorum, geçeyim, zamanım kalırsa 13’e döner çözmeye çalışırım” derse 40 sorunun önemli bir bölümüne cevap verebilir. Her iki grubun insanları bir lüzumsuz yerde takılıp kalmamalı, onu aşmalı, diğer konular üzerinde uzlaşma aramalı.
“KILIÇDAROĞLU BU PROSEDÜRÜ KALAN 20 GÜN İÇİNDE NASIL ÇÖZEBİLİR?”
(Yeni görevlendirme olur mu?) Görevi iade ettiğinde sorun Başbakanlık’tan Cumhurbaşkanlığı’na kaymış olur. Cumhurbaşkanı yeni bir görevlendirme yapar, Kılıçdaroğlu’na sorumluluk yüklerse, Kılıçdaroğlu bu prosedürü kalan 20 gün içinde nasıl çözebilir? Başarılabilir yahut başarılamaz. Ama denenebilir.
“SEÇİM KARARI ALABİLİRLER…”
(Zekilerse kurabilirler mi?) Evet öyle. Türkiye’nin bugünkü şartlarında bu kadar mesafe kaydedip birbirlerini yeniden keşfetme ihtiyacı duyan iki parti eğer keşfedemezse gelecekte de keşfedecek hali yok. Uzatmaya gerek yok. Türkiye’nin şartları ağırlaşıyor, çevresi karmakarışık. Bu ortamda “Hükümet kurulurdu”, “Kurulmazdı” demelerine gerek yok. Ama bütün bunları yapamayacaklarsa o zaman çok açık yüreklilikle iki parti bir seçim kararı alabilir, Meclis yetkisi olarak. Beraberce toplanırlar, bir seçim hükümeti yerine seçim kararı alabilirler, mevcut hükümetle.
(Bu görüşmelerde sonuç çıkmazsa size gelecekler.) Bana gelmeyecekler. ÖSYM’ye gidecekler. ÖSYM de Sayın Cumhurbaşkanı.
“DEMİRTAŞ DİREKTİF ALIYOR”
(HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın Brüksel’e gitmesi) “Brüksel’e gidişi hafife almamak lazım. Brüksel, Türkiye’nin etnik temelli bölünmesi, PKK ile Türkiye hükümeti arasındaki ilişkilerin düzenlenmesi noktasında ve buna ilave olarak da Oslo’da başlayan müzakere sürecinin kontrol merkezidir. Zannediyorum eğer bir kopuş olmuşsa onu tekrar düzenlemek açısından Brüksel’e gitme ziyareti ve Brüksel’de yeni direktifler alma ihtiyacı hissedilmiştir. Bu Brüksel ziyaretinin içerisinde Hükümet de vardır.”