
Ergun KAFTANCI
TAYYİP Bey‘in Cumhurbaşkanı olduktan sonra İstanbul’da çalışma ofisi olarak seçtiği yerlerden biridir Yıldız Sarayı…
Almanya Başbakanı Bayan Merkel de bu sarayın Mabeyn Bölümü‘nde ağırlandı…
Ekranda dikkatinizi çekmiş olmalı; konuğun ve Erdoğan’ın oturdukları taht biçimindeki koltuklar altın varak kaplıydı. “Bu koltuklar altın yaldız boyalıydı, yakın zamanda varakla kaplandı” diyorlar…
Yalansa, günahı diyenlerin boynuna…
…………………………
Erdoğan da tıpkı Davutoğlu gibi, Merkel‘den mülteciler için hem ekonomik yardım talep etti, hem de kesintiye uğrayan fasılların taraflarca ele alınıp sırayla müzakere edilmesine yeniden başlatılmasını istedi…
Dahası var…
Bu ortamın sağlanması için üstüne üstlük Merkel’den, Fransa, İngiltere ve İspanya’nın ikna edilmeleri için aracılık yapması rica edildi.
İç politikada AB karşıtlığı yapan anlayışın 1 Kasım yaklaşırken AB yandaşlığına önem vermesi, birliğe kalıcı ülke olarak girmeye çalışması ve Merkel gibi, Avrupa siyasal hayatında etkili bir isimden arabuluculuk talep etmesi bir seçim malzemesi değilse nedir!?
Siyaset bilimcileri bu çıkışı Bir “Seçim yemi” olarak yorumluyor…
Ben bu yoruma katılıyorum, siz katılıyor musunuz!?
* * *
40 DÖNÜMDEN büyük bir araziydi.
20 dönümüne ultra lüks villalar yapıldı…
Arazi sahipsiz sanılıyordu; oysa İstanbul’u terkedip Yunanistan’a yerleşen yedi Yunan ailesi çıkıp geldi, sahip olarak dava açtı…
“Bu arazı bize ait, kamulaştırılmış değil ama haksız biçimde el konulmuş ve üstüne villalar yapılmış, hakkımızı isteriz” dediler..
Tapusu ortada olmayan araziye, AKP’li Üsküdar Belediyesi’nin öngörmesi sonucu AKP’li Büyükşehir Belediyesi tarafından imar izni verildi ve villalar yapıldı…
Yedi Yunan ailesi ise avukat Hakan Öncü’ye vekaletname vererek dava açılmasını sağladı. Sonuçta arazinin 20 dönümüne karşılık mülk sahiplerine 50 milyon lira tazminat ödenmesi karara bağlandı. Yargıtay da kararı yerinede buldu ve onayladı.
Peki bu parayı kim ödeyecek?
Arazinin sahibi olduğunu iddia edip üzerine bina yapılması için olanak sağlayan Karayolları Genel Müdürlüğü…
Sahipli araziyi kendisine mal eden, sonra da imara açılmasına ses çıkarmayan koskoca devlet kurumu…
Eli mahkûm ödeyecek!
Devlet kimlerin eline kalmış görün!
* * *
SABAH Beykoz‘da kahvaltı…
Öğle saatlerinde Bolonya‘da öğle yemeği…
Akşam saatlerinde Modena‘da akşam yemeği…
Yaşasın Dolce vita!
Kimden bahsettiğimi anlamışsınızdır…
* * *
“NİMETİN kıymetini kadrini bilmemişiz” diyor Bülent Arınç, ekliyor:
-O nedenle halk bize şefkat tokatı attı…
* * *
“ERDOĞAN toplumu ayrıştırmak istiyor”…