
Babür Hüseyin ÖZBEK
Karadeniz’de, Kırım’daki Akyar (Sıvastopol) ve Novorosisk üslerinden her türlü eğitim, teknik ve iyi yetişmiş personel desteği alan; geçmişi asırlara dayanan, küçük bir Rus Hazar Filosu var.
Tarihler 7 Ekim 2015’i gösteriyor; ta uzaklardan bir güç gösterisi başlatılıyor. Hazar Denizi’ndeki 4 Rus savaş gemisinden ikisinin fırlattığı 26 adet 3M14 füzesi 1500 km uzaklarda Suriye’de önceden Rus Savunma Bakanı Sergey Şoygu tarafından onaylanan hedefleri, Taurus Deniz Üssü ile organizeli vuruyor. Aynı gün Ruslar’ın Çeçenistan İstiklal Mücadelesi’nde kanlı saldırılar yapan özel komando birlikleri Spetznazlar, Esad güçleriyle birlikte başta IŞİD olmakla üzere Şam yönetimine muhalif her yere, herkese saldırıyor. Bundan Hama-Humus arasındaki Türkmenler de büyük zarar görüyor.
Türkiye’nin güney hududu tam bir dert-sıkıntı deryası. Çok yönlü başımızı ağrıtıyor, bu ülkenin ilerlemesini engelleyen nedenler oluşturuyor, önümüze problemler yumağı koyuyor. Hudutta Türk-Rus uçaklarının dalaşması NATO’ya göre taciz, tahrik, hava sahasının ihlali. Moskova’ya göre: “hata oldu, saptırıyorlar…” savunması…
ŞARTLAR TÜRK VE RUS EKONOMİK MENFAATLERİNE TERS GELİŞİYOR
Türk-Rus ilişkileri, başka bir ülkeyle yürütülen münasebetlere benzemez. Geçmişte asırlarca başka mecrada seyretti, bugün başka… Gerekmedikçe dalaşmak, gerekmedikçe restleşmek her iki ülkenin de zararınadır.
İlişkiler gerilmeye devam eder de düzelmezse, ekonomi sarsılır, her iki ülkede de bu çok canlı hissedilir. Türk Lirası’nın ve Ruble’nin alım gücü aşırı düşer.
2014 yılında kullandığımız doğalgazın %66’sı Rusya’dan, %16’sı İran’dan, %15’i gemilerle getirilen likit gazdan ve %12’si Azerbaycan’dan borularla geldi. İthal edilen 49.2 milyar metre küp doğalgazın %46’sı elektrik santrallerinde, %25’i sanayide, %20’si konutlarda kullanılıyor. 75 vilayette 11 milyon hane (ev) bununla ısınıyor, aşını ekmeğini pişiriyor.
Bağımsızlığın, hür yaşamanın bedeli ne ise her dönemde ödenmeli, taviz verilmemelidir.
Son hava ihlallerinde kasıtlı ve bilinçli bir tırmanış politikası, bir meydan okuma mı söz konusudur? Böyle bir durumda Ruslar’ın ne menfaati olabilir? Bugünkü gelişmeler, Türk ve Rus ekonomik menfaatlerine terstir.
Evet, Moskova destekli Katil Esad gitsin. O koltuktan insin, güney hudutlarına yığılan çaresiz mülteci akını dursun… İyi de inmezse de bizim için büyük kayıp olmaz. Arap dünyasının kaynayan, bataklık halini almış gündemini biz mi değiştireceğiz?
Akkuyu Nükleer Santrali 22 milyar dolarlık dev bir yatırım hacmine sahip. Ruslar için de bizim için de sanılandan, görülenden daha önemli.
“Türk Akımı” diye adlandırılan Rus doğalgazının Anadolu üzerinden Avrupa’ya döşenecek boru ile sevki her iki ülke için iyi bir gelir kaynağı, altın yumurtlayan tavuk hayali. Ama şimdi acaba ne olacak düşüncesi hakim.
Rusya ve İran’a yaş sebze, meyve, konfeksiyon-giyim ihracı duracak.
Turizmde kuzey komşumuzun büyük ağırlığı var; İran ise varla yok arası, şimdi ise o da durma noktasına gelecek.
İki ülkenin menfaatlerinin kesiştiği noktaları sinir uçları gibi görerek “Rusya ve İran ne yaparsa yapsınlar… sesimizi çıkarmayalım, gaz vanasını kapatırlar, meyve almazlar, turist gelmez…” demek de yanlış olur. Orta nokta bulunmalıdır.
Dünyanın her tarafında sınır ihlalleri oluyor, olaya bir de diğer cepheden bakarsak: AB (Avrupa Birliği), ABD ve NATO sanki olayları büyütüyor ince bir tahrikle işi tırmandırmak istiyor gibi. Kırım’da, Karadeniz’de kaptırdığı yarımadanın hesabını burada görmek istiyor havası hakim.
Türkiye Karadeniz’de eziktir. Uzun vadede çok şey kaybedebiliriz. Yaşayan en büyük Türk liderlerden biri olan “Mücadele Adamı” M. Cemil Kırımoğlu vatanı Akmescid’e (Simferopol) dönemiyor. Kırım’da, Odessa’da, Novorosisk’te bizzat duydum: yöneticiler, askerler, amiraller “Karadeniz bir Rus iç denizidir” diyorlar. Pardon! Aslında “Bizim sahil şeridimiz onlardan çok fazla, o hak bize ait” ama kimseden bir cevap yok, olmaz da. “Bay 28” R.Bülent Bostanoğlu, alınma senden bahsetmiyorum!
İKİ EMPERYALİSTİN GÖVDE GÖSTERİSİ
Arap toplumlarının iliklerine işlemiş, bize de aşılamaya çalıştıkları din devleti, dini kurallarla yönetilme tutkusu, 23 Arap devletini bu asırda çağdaşlıkta son sıralarda yer aldırıyor. Her şeylerinde biraz değil, birçok yalan var, rivayet var. V.Putin bile Iraklı Şiilerce “Hacı Putin”, kutsal Putin ilan edildi.
Yanmış yıkılmış şehirler, kasabalar, çaresiz, yoksul yarınları olamayan insanlar; onların lideri Hafız Esad ve Genel Kurmay Başkanı Ali Abdullah Eyyüp her şeylerini Ruslara bağlamışlar; o general Suriye deki Rus Komutanın el ulağı, emir eri gibi.
***
Dünyayı istediği gibi yönetme sevdasındaki “emperyal güç ABD”nin karşısına bizi de içine alan, diğer “emperyal güç Rusya” halen yeryüzünün en güçlü kara ordusu ile artık sadece kuzeyden değil, güneyden de öyle veya böyle sardı, gene komşumuz oldu.
Amerika, PKK’nın Suriye kolu PYD’yi, Rusya iktidarda kalmayı bir şekilde beceren Hafız Esad yönetimini destekliyor. Biz ise bir avuç Türkmen’in haklarını korumalı, onlara sahip çıkabilmeliyiz. Dış politikada Arap batağının içine çekilmekten, o girdaba düşüp debelenmekten sakınmalıyız. Hafız Esad’la R.T.Erdoğan’ın zıtlaştı. – ki o zaman Erdoğan başbakan, şimdiki başbakan Ahmet Davutoğlu ise dışişleri bakanıydı: “… Esad birkaç hafta içinde devrilecek, yönetim değişecek, muhalifler duruma hakim olacak, kendileri de gidip Şam’da Emevi Camisi’nde cuma namazı kılacaktı.” Görüyoruz ki dış politika hayallerle yürütülmüyor. Bakın o dış politikanız çöktü, kırmızı alarm veriyor. Bedelini Türk halkı, TSK ve gelecek nesillere ödetmeyin. Bırakın Hazar Denizi’nden atılan Rus füzelerinin hesaplaşmasını iki emperyalist güç aralarında çözsünler. Bize ve çocuklarımıza yarınları acılarla dolu günler yaşatmayın. Bırakın emperyalistler güç gösterisine devam etsin. O hesaplaşmalarda yer almak, Türk menfaatlerine aykırıdır.