Ergun KAFTANCI
ÇIKTI kürsüye Kutadgu Bilig diyemedi…
Ne olduğunu bilseydi, kekelemez ve derdi…
Ne olduğunu bilseydi, kekelemez ve derdi…
Kutadgu Bilig, kutsal bilgiler anlamındadır. Mutluluk veren bilgi diye de adlandırılabilir. Uygur Türk’ü Yusuf Has Hacip tarafından Çağatay Lehçesi ve Uygur abecesiyle -alfabesiyle- manzum biçimde yazılmış ilk Müslüman Türk eseridir…
Mesnevi biçimindedir…
Eser, insanların dikkatli yaşamalarını, birbirlerine mutlaka sevgi ve saygı beslemelerini öğütleyen bir rehber konumundadır. Tam 6 bin 645 beyit ve 85 bâbdan ibarettir.
Eserde sadece sosyal açıdan değil, siyasal açıdan da dikkate alınacak önemli saptamalar ve öğütler vardır.
Koskoca bakan, Kutadgu Bilig‘den nasıl haberdar olmaz…
Olsaydı, telâffuz ederken kekelemez ve konuşmasını dinleyenleri kendine güldürmezdi.
Dileriz bu zat, Kutadgu Bilig‘i öğrenme ve özümseme çalışmalarına başlamıştır…
* * *
TELEVİZYONDA gördüm, Meclis’teki yolluklar değiştirilmiş…
Renkleri eskiden kırmızıydı, turkuaz olmuş…
Başbakanlıktaki yolluklar da epey önce kırmızıdan turkuaza çevrilmişti. Hatta giriş kapısında nöbet tutan görevlilere de resmi kıyafet olarak turkuaz ceketler giydirilmişti.
Hanedan mensupları, kırmızıdan ziyade turkuazı ve yeşil rengi severdi. Günümüzdeki hanedan yanlıları o nedenle turkuazı Türk kültürünün simge rengi sayıyor.
Oysa Orta Asya’dan bu yana kültürümüzde yer alan renk turkuaz değil,
gök mavisi. Turkuaz ise yeşile çalan bir mavi ton; hiçbir Türk Boyu tarafından benimsenmemiş hibrit bir renk…
Kozmopolit hanedanın simgesi sayılan turkuaza kim düşkünse kırmızı yollukların turkuaz yolluklarla değiştirilmesini o emretmiştir.
Osmanlı Hanedanı olgusunu kafalarımıza yerleştirmek için ne mümkünse yapıyorlar…
Turkuazın egemen renk haline getirilmesi de onlardan biri!
* * *
YENİ bir yıla girerken ülkemizin durumu hiç de iç açıcı değil…
Terör sürüyor; insanlıktan nasibini almamış hainler güvenlik güçlerimize saldırıyor, okulları, hastaneleri, camileri ateşe veriyor…
Yaptıkları canavarlıktır…
Hiçbir etnik düşünce ve ondan kaynaklanan siyasal talepler asla ve kat’a silahla, saldırılarla, sivil halkı hedef almakla elde edilemez.
Yakıp yıkarak, asıp keserek gidilecek yer toprağın altıdır.
Ülkemizi karıştıran, birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi, insanlığımızı hedef alanlar, izledikleri yol ve yöntemle ancak yok olmaya gidebilirler…
Terör maalesef başımızın belası haline geldi.
Tırmanmasının temel nedenlerinden biri, AKP iktidarının halt etmesi…
Silahlı saldırıları örgütle pazarlık yaparak durduracaklarını sandılar. Çözüm süreci diye dipsiz kiler boş ambar bir tavırla ortaya çıktılar. Ortalığı biraz yatıştırdılar ama süreç, çözüm getirmedi, sadece terör örgütünün silah ve malzeme yığmasını sağladı; bu arada militan da devşirdiler…
………………………… …………………………
O sürecin efektlerini hatırlayın…
Valilere, kaymakamlara, emniyet güçlerine, belki de yargıya “Aman bunlara dokunmayın, çözüm sürecini mahvetmeyin” talimatı vermediler mi…
Efekt bundan ibaretti…
Bu da teröriste, “Buyur istediğini yap” anlamına geldi…
Onlar da yaptı…
………………………… ……………………….
Hâlâ da yapmaya devam ediyorlar…
HDP de destek veriyor.
Geçenlerde AKP’li yeğenimle konuşurken konu döndü dolaştı, geldi teröre ve HDP’ye dayandı…
AKP’liler anladığıma göre, HDP’nin kapatılmasını istiyor…
Yeğenim, “Kapatılmaktan kurtulması için PKK’yı silah bırakmaya çağırması lazım” görüşünde…
HDP bunu asla yapamaz…
Zira sırtında Damokles‘in kılıcı gibi, Kandil asılı…
Dağ, saldırıların daha ileri taşınması talimatı verirken HDP’nin Kandil ile zıtlaşması ne mümkün…Zaten Demirtaş ile ekibinde ne o yönde bir düşünce, ne de cesaret var.
Ortak tavır içerisindeler; Kandil ne kadar düşmanımızsa HDP de o kadar düşmanımız