
Artık yeter Mahir oturup Adana Ülkücülüğünü yazmalı; yardım da ederim, geçmişimizi, yaptığımız hataları görelim! Eh bizim yaşımız ilerledi ! Adam gibi bir Adana Ülkücülüğü yazılmalıdır. Geçen hafta bana Zonguldak’da sordular, en iyi kitabınız size göre hangisidir ,diye ! Tereddütsüz Mahirler onlar arasında geçirdiğim 116 günü hikâye eden ”12 Eylül İşkencesi’nde Ülkücü Bir Gazeteci’nin Dramı” dedim. İşte buna göre yazılmalı! Kesinlikle şahsiyet yapılmamalı ve ülkücülüğün hakkı verilmelidir.
Ali BADEMCİ
Mahir dediğimiz bizim şu Mahir Panayır! Adana ülkücülerinin yaramaz çocuğu! Tam Türkmen’in hası, her zaman dürüst ve başı dik, sinirli ve atak! Hırsızlığa dayanamaz, politika cambazlığı yapamaz, eğrilik gördü mü onarmak yerine kırar veya keser atar! Yozlaşmızlığı kabul etmez, yoldan çıkanları hemen damgalar! Canım öyle zaptedilmez de değildir; saygı göstermesi gerekenlere ala saygılı ve dosttur. Yani dostluğu da düşmanlı da sağlamdır! Var mı bundan iyisi!
Mahir bizim 12 Eylül cezaevi ülkücülerindendir! Beraber olmadık; çünkü bunlar daha yirmi yaşına bile girmemişlerdi.Ülkücülüğün üçüncü kuşağı! Sanıyorum Mamak’ı da gördü ve inançlarının çilesini çekti. İçeriden çıktıktan sonra köşesine çekilmedi ve mücadelesine de ara vermedi. Başta rahmetli babası olmak âile tamamen ülkücü idi. Sanıyorum babasının en sevgili evlâdıydı; biz dışarıda o içeride hergün sorardı! Ablası da kendinden daha heyecanlı bir ülkücüdür,bizim Şeyhlerden rahmetli Mustafa Yılmazer’ın kardeşi, benim de asker arkadaşım Ahmet Yılmaz ile evli! Allah ikisine de hayırlı hizmet nasip etsin!
Bir de o dönemin yaşı küçük olanlardan bizim Ali Uğur Akbaş’ımız vardı. Muhabbet cezaevinde mi başladı bilmiyorum ama Mahir ilk evliliğini Ali’nin kızkardeşi ile yaptı ve çocukları da var. Ne olduysa bu iki dâvâ adamı arasına kara kedi girdi ve geçimsizlik yeni aileye de intikal edince, uzun ayrı-gayrılıktan sonra Akbaş kızımız ile Mahir oğlumuz ayrıldılar. Gerisi elbette âile mahremiyeti olduğu için konuşmak gereksizdir. Bu arada Mahir önce babasını sonra anasını kaybetti! Allah rahmet etsin, mekânları cennet olsun! Âile Gümürdülü Yörüğü’dür, ama katiyyen bugünkü sahtelerine ve melezlere benzemez. Örnek mi? İşte Mahir!
Bu deli dolu çocuk dün gece öyle bir akıllık örneği gösterdi ki, gerçekten takdir edilecek bir evlillik yaptı! Çünkü herşeyden evvel yaş olarak dengini bulmuştu. Hanımefendi 69 kendisi 61 doğumlu! İşte örnek evlillik ve örnek ülkücülük! Hanımefendi Adana barosu avukatlarından, kendisi de İşletme ve Adâlet eğitimli! Şahsen, Adana için benim gözdem Mahir’dir, yani bundan sonra huzurlu, daha oturmuş, boş işlere kiymet vermeyen bir Mahir göreceğiz!
12 Eylül öncesini bir kenara bırakın, Mahir Panayır sonraki dönemlerde de hareket içindeki soysuzlarla mücadele etti ve birkaç sefer de kurşunlandı! Adana’nın kasetçileri ve cemaat sürüngenleri ile çetin bir mücadelesi oldu. Ona ait bir deyim bile var:Takunyalı Şeytan! Kim olduğunu söylememize gerek yok, adı herkesçe malum! Ama bu mukallitlerle mücadelede Mahir heykeli dikilecek adamdır! Sözlü’nün seçilmesi için var gücü ile çalıştı; fakat bir çoğumuzun görmediğini daha erken teşhis ederek karşısına geçmesini de bildi! Unuttuk ama 80 sonrasında Mahir Panayır hakkıyle Ocak başkanlığı da yaptı! Kalemi de iyidir ve “Fesbuk”un zımba gibi yazılarını yazan adamdır!
Artık yeter Mahir oturup Adana Ülkücülüğünü yazmalı; yardım da ederim, geçmişimizi, yaptığuımız hataları görelim! Eh bizim yaşımız ilerledi ! Adam gibi bir Adana Ülkücülüğü yazılmalıdır. Geçen hafta bana Zonguldak’da sordular, en iyi kitabınız size göre hangisidir ,diye ! Tereddütsüz Mahirler onlar arasında geçirdiğim 116 günü hikâye eden ”12 Eylül İşkencesi’nde Ülkücü Bir Gazeteci’nin Dramı” dedim. İşte buna göre yazılmalı! Kesinlikle şahsiyet yapılmamalı ve ülkücülüğün hakkı verilmelidir. Sevgili Mahir ve Eşini tekrar tekrar tebrik ediyoruz, Allah bir yastıkta kocatsın.
Muhabbetle.