Dr. Sakin ÖNER
Sayın BAHÇELİ, siz ve ekibiniz “1999 Seçimlerinden sonra”, “seçimlere daha 18 ay varken 2002 yılı 3 Kasım’ında ülkeyi gereksiz erken seçime götürerek”, “2007 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde”, “7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra ve devamında takip ettiğiniz yanlış söylem ve davranışlarla ülkenin tekrar erken seçime gitmesine katkıda bulunarak” ve “yapılan 1 Kasım seçimlerinde iktidarı yeniden AKP’ye ikram ederek” Türkiye’nin gelecek nesillerine yıllar kaybettirdiniz. Türk milliyetçilerinin partisini Meclis’te bölücülerin ardına düşürdünüz. Bu durumda sizden ve yeteneksiz ekibinizden hesap sormak, bu davaya gönül ve ömür vermiş herkesin en doğal hakkıdır.
Sayın BAHÇELİ ve ekibini eleştirmemizden rahatsız olan bazı arkadaşlar, iyi niyetli olarak: “incitici, aşağılayıcı laflar etmeyelim…” diyorlar. Bu görüşe aynen katılıyorum. Zaten bugüne kadar sakin ve efendi davrandıysak, davanın ve partinin zarar görmemesi içindir. Kesinlikle kişilikleri aşağılayıcı ifadeler de kullanmadık. Herkesin de bunlara dikkat etmesi gerekir. Ama bizi bu noktaya getirenlerden, rahmetli liderimiz Alparslan TÜRKEŞ’in vefatının yarattığı manevi iklimle 1999’da yüzde 18 oydan, 1 Kasım 2015’te yüzde 11.9’a düşürenlerden, beş ayda 2 milyon oyu ve 40 milletvekilini MHP’ye kaybettirenlerden mutlaka hesap sorulmalıdır. Sayın BAHÇELİ ve ekibinin yetersiz ve sorumsuz çalışma ve davranışlarından dolayı partinin ve Türkiye’nin yılları kayboldu. Kayıp yıllara, geçmişteki fedakarlıklara yazık değil mi, buna kimsenin hakkı var mı?
Sayın BAHÇELİ, 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra koalisyon kurmak için öne sürdüğünüz dört şarttan biri, Cumhurbaşkanının anayasal çerçevesine çekilmesiydi. Ama şimdi kendin yasal çerçeveye çekilmiyorsun ve Kızılcahamam Kampından sonra ” Parti içi muhalefet yeterli imzayı toplasa da olağanüstü kongreyi toplamam, diye muhaliflere ve Genel Başkan adaylarına meydan okuyorsun. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu. Önce kendin hukuka uy, sonra başkasının uymasını bekle. Bu yaptığın doğrudan doğruya pişkinliktir, utanmamaktır, ayıptır. Partiyi baraj altında bıraktıktan sonra mı Genel Başkanlığı bırakmak istiyorsunuz?
Yanlış yapıyorsun Sayın BAHÇELİ, bu senin daha önce sergilediğin “Devlet” adına yakışır devlet adamı duruşuna hiç yakışmadı. Ama sen bunu ilk defa yapmıyorsun. 2002’de öncülüğünü yaptığın 3 Kasım erken seçimi sonucunda partiyi barajın altında bıraktıktan sonra da, istifa etmen gerekirken, söz verdiğin halde yapmadın. Şimdi de, 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra gereksiz bir gerilim yaratarak ve süreci iyi yönetemeyerek girilmesine yol açtığın 1 Kasım erken seçimleri sonucunda, Türk milliyetçilerinin siyasi temsilcisi Milliyetçi Hareket Partisini, Kürt siyasi hareketinin temsilcisi ve bölücü terör örgütünün destekçisi partinin ardında dördüncü parti yaptın. Yine hiçbir şey olmamış gibi, hem istifa etmiyorsun, hem de muhalefet edenleri “bölücü” ve “hain” ilan edip savaş açıyorsun. Sizde ülkücülükten en küçük iz kalmışsa, kendiniz partiyi olağanüstü kongreye götürüp, partiye en fazla oy sağlayacak adaya Genel Başkanlığı teslim etmeniz gerekir. Bunun dışında yapacağınız her olumsuz davranış, hem kendinize, hem de partiye zarar verecektir.
AMA SAKIN UNUTMAYIN, KORKUNUN ECELE FAYDASI YOKTUR. KARANLIK GECELERİN MUTLAKA SABAHI VARDIR.