Ergun KAFTANCI
MALEZYA‘yı da bir dönem başımıza sardık…
Dünyanın en külüstür otomobillerini üreten ülke…
Gözümüzü kapadık…
Ürettiklerini ithal ettik…
Sonuç, hüsran!
……………………… .
Malezya‘da Bardakta mısır diye bir tür mısır satışı yaygındır…
O modaya da kendimiz kaptırdık…
Önce AVM’lerde, sonra sokaklarda bardakta mısır…
Alışamadık, beğenemedik, çöpe attık…
Sonuç, hüsran!
………………………
Malezya‘da Bardakta mısır diye bir tür mısır satışı yaygındır…
O modaya da kendimiz kaptırdık…
Önce AVM’lerde, sonra sokaklarda bardakta mısır…
Alışamadık, beğenemedik, çöpe attık…
……………………..
Malezya rüzgârını estiren Ahmet Davutoğlu…
Orada yetişti…
Burada başbakan oldu…
Malezya rüzgârını estiren Ahmet Davutoğlu…
Orada yetişti…
Burada başbakan oldu…
Tıpkı Pascal Nouma gibi…
O da Fransa’da doğdu, Beşiktaşlı oldu…
……………………..
Davutoğlu’nun kaderi kadersizliğimiz olacaktı…
Az daha Malezya’ya benzeyecektik…
Çok şükür iki bilinmeyeli denklemi erken çözdük…
* * *
AMERİKA için PYD müttefik…
Bizim için düşman…
Çünkü PKK çetesinin Suriye kolu…
O halde kahrol düşman!
……………………… .
İyi de eskiden PYD muhatap alınıyordu…
Başındaki yamuk suratlı Salih Müslim‘i babam mı ağırladı, bu iktidar mı…
……………………..
Davutoğlu’nun kaderi kadersizliğimiz olacaktı…
Az daha Malezya’ya benzeyecektik…
Çok şükür iki bilinmeyeli denklemi erken çözdük…
* * *
AMERİKA için PYD müttefik…
Bizim için düşman…
Çünkü PKK çetesinin Suriye kolu…
O halde kahrol düşman!
………………………
İyi de eskiden PYD muhatap alınıyordu…
Başındaki yamuk suratlı Salih Müslim‘i babam mı ağırladı, bu iktidar mı…
Oturup konuştuk…
Yardım istediler, tamam dedik…
……………………… ..
Evreye bakın…
Amerika PYD ve müştaklarını işaret edip müttefiğim dedi…
Karşılık verdik:
–Tükürürüz böyle müttefiğe…
Tükürdük de!
* * *
AKP‘nin sloganlarını hatırlıyor musunuz?
Biri de “Tek başına, iş başına” idi…
O gün bu gün…
Herkes, çareyi bir başına arıyor…
……………………… ..
Tek başına iş başına dediler…
Ne asayiş kaldı, ne güven…
Ne demokrasi, ne özgürlük…
……………………… ..
Tek başına iş başına‘nın enlem ve boylamı hâlâ meçhul…
Ama işareti de belli parolası da…
İşareti başkan, parolası Beştepe…
Bu serüven nereye varır, nasıl biter Allah bilir!
* * *
ARINÇ, Tayyip Bey‘e sitem ediyor:
-Annemin beşinci oğluydunuz…
Beştepe’den karşılık yok…
Yakınlık ifade eden bu aidiyet bitti mi ne…
……………………… ….
Bülent Bey, kızdığında her ne kadar “Şeyini şey yaptığımının şeyi” demiş olsa da edep üzre yaşayan deneyimli bir siyasetçidir…
Lâfının arkasında durur…
Bu duruşu herhalde “Söz benim ağzımdayken esirimdir. Ağzımdan çıktıktan sonra ben sözün esiriyim” ilkesine dayanıyor…
Şu minnacık serzenişi bile bu ilkeye dayalı…
Muhtabını incitmemek dikkatiyle yapıldığı ortada…
Arınç’tan başka, bu inceliğe dikkat eden siyasetçi kaldı mı!?
* * *
SINIRIN ötesinde bir hat kurulsun önerisi var…
SINIRIN ötesinde bir hat kurulsun önerisi var…
Kimden bilemiyorum…
Kurulsun…
-Hatta teleferikten de yararlanılsın…
……………………… .
Sınırımıza dayanmış 100 bin kadar Suriyeli’ye de kıyamıyoruz.
İçeriye alamıyoruz ama…
Onlar için de çadırkentler kurduk…
Su, elektrik, gıda, kömür filan bizden…
Bir de teleferik olursa…
Havadan ulaşım da tamam…
……………………… .
Bu teklif ciddi bir siyasetçiden…
Bir bakandan arkadaşlar…
Merak işte…
Bu zat akıl dağıtılırken neredeymiş acaba!