
Türkiye bir savaşa mı sürükleniyor? Hemen herkesin kafasındaki soru bu. Hatta evlerinde savaş çıkarsa diye gıda stoku yapanlar bile var. Rusya Başbakanı, Suriye’ye karadan bir askeri müdahale olması durumunda 3. Dünya Savaşı’nın çıkabileceğini açıkladı. Rus Başbakanı 3. Dünya Savaşı’nı engelleyebilecek ülkeler olarak ise ABD, Türkiye ve Suudi Arabistan’ı göstermiştir. Medvedev’in bu açıklamasının nedeni, Rus ve Suriye ordularının Halep ve kuzeyinde yaptığı askeri harekata karşı, Türkiye ve Suudi Arabistan’ın askeri harekat ile cevap vereceği konusunda bir algının oluşmuş olmasıdır. Başbakan Davutoğlu, Medvedev’in açıklamalarını psikolojik savaş olarak nitelendiriyor ve bir savaş tehlikesi yok diyor.
Oysa, bir savaş çıkacağı algısının oluşmasında Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun açıklamaları da büyük rol oynamıştır. Çavuşoğlu, 13 Şubat 2016’da İncirlik üssünde Suudi uçaklarının konuşlanacağını belirterek, ‘DAEŞ’le mücadele için sonuç odaklı bir strateji olması halinde, Suudi Arabistan’la birlikte kara operasyonuna girebileceklerini’ açıklamıştır. Çavuşoğlu daha sonra bu açıklamasını şu şekilde düzelterek ifade etmiştir: “Böyle bir strateji olursa ‘Türkiye ve Suudi Arabistan biz hepimiz kara operasyonuna girebiliriz’ dedik. Millet diyor ya ‘DAEŞ ile mücadelede Türkiye isteksiz’ diye. Ama en somut önerileri de Türkiye yapıyor. Suudi Arabistan şimdi Türkiye’ye uçak da gönderiyor, İncirlik’e. Geldiler, keşif çalışması da yaptılar üslerde. Şu an kaç uçak gelecek, sayısı belli değil. ‘Gerekirse asker de gönderebilirim’ dedi. Bu Suudi Arabistan’ın Suriye’deki terörle mücadele konusundaki kararlılığının bir göstergesi. ” Çavuşoğlu 16 Şubat 2016’da Reuters haber ajansına yaptığı açıklamada Türkiye’nin Suriye’de kara harekatı yapılmasından yana olduğunu, Suudi Arabistan ve bazı Avrupa ülkelerinin (muhtemelen Almanya, Ü.Ö.) bu askeri operasyonu istediğini ancak bazı koalisyon üyelerinin karşı çıktığını (ABD) açıklayarak, AKP Hükümetinin savaş istediğini bir kez daha gösterdi. AKP Hükümeti tabii Suriye’de savaşalım demiyor. Ancak, Suriye’ye girmek beraberinde Rusya ve İran ile savaş çıkması sonucunu getirecek.
3. Dünya Savaşı’nın çıkmasına neden olabilecek kadar önemli bir çatışmanın olacağı algısının oluşmasında hiç şüphesiz, Türkiye-Suriye sınırında Rus ve Suriye Ordularının ilerlemesine karşı Türkiye ve Suudi Arabistan’ın müdahale edeceği beklentisinin oluşması kadar PKK/PYD’nin Cerablus ile Azez arasındaki bölgeyi işgal etmek için yaptığı hazırlıklar yapması, Azez’e saldırması da büyük rol oynamıştır. PYD’nin bu kadar etkili olabileceği konuma ulaşmasında AKP’nin Açılım çerçevesinde izlediği yanlış PKK/PYD politikası da büyük rol oynamıştır. Dünyanın Medvedev’in ifadesi ile 3. Dünya Savaşı’nın eşiğine getirmiştir. Ortadoğu’da tansiyon on yıllardan buyana hiç olmadığı kadar yükselmiştir.
PKK-PYD terör örgütünün Cerablus ile Azez arasındaki büyük bir bölümü Türkmen kasaba ve köylerinin oluşturduğu bölgeyi işgal ederek, aslında Türkiye-Suriye sınırı boyunca üç ayrı noktada toplanan Kürt yerleşim yerlerini Arap ve Türkmenlere yapılan etnik temizlik ile bütünleştirme politikasına Türkiye’nin karşı çıkması doğru ve haklı bir karşı çıkıştır. Milliyetçi Hareket Partisi, PKK/PYD’nin bu bölgeye girme girişimlerine karşı etkili önlemlerin alınması gerektiğini savunmaktadır. Ancak MHP, AKP Hükümetine PYD ile IŞİD arasında Ayn El Arap’ta çatışmalar devam ederken, neden PYD lehine çatışmalara müdahale ettiğini sormaktadır? MHP, AKP’den neden PKK ve PYD’lilerin Türkiye’de tedavi olmalarını sağladığını sormaktadır? MHP, Ayn El Arap’ta çatışmalar devam ederken neden Barzani güçlerinin Irak Anayasası ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na aykırı olarak ve TBMM’nin çıkardığı tezkerenin ruhuna aykırı olarak Türkiye’den geçip PYD/PKK terör örgütüne yardım etmesine izin verdiğini sormaktadır? MHP, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Obama’ya “peşmergelerin Türkiye’den geçerek PYD’ye yardım etmesini ben teklif ettim” şeklindeki açıklamasından hareket ederek Türkiye’nin neden terörist PYD’ye yardım ettiğini sormaktadır? Milliyetçi Hareket Partisi, PKK, KCK yapılanmasına gittiği dönemden itibaren KCK’nın bir parçası olan ve bu nedenle bir terör örgütü olarak sayılması gereken PYD ile son 5 yılda kaç kez görüştüğünü sormaktadır? Milliyetçi Hareket Partisi açık kaynaklardan Ekim 2014, Temmuz 2015 ve Ekim 2015’te Türkiye’yi ziyaret eden PYD eş başkanı Salih Müslim ile görüşüldüğünü tespit etmiştir. MHP, AKP Hükümetinin neden terörist bir örgütün lideri ile görüştüğünü ve bu görüşmelerde neler konuşulduğunu öğrenmek istemektedir. MHP, Süleyman Şah Türbesi’nin nakli konusunda PYD ile HDP aracılığı ile koordinasyon sağlandı mı öğrenmek istemektedir. Bir HDP milletvekili 1 Ekim 2015’de TBMM’de yaptığı konuşmada Davutoğlu’nun arabuluculuk için kendisini aradığını ileri sürmüştür. Buna yalanlama gelmemiştir. MHP, Süleyman Şah operasyonu için PYD’lilerin Türk tanklarına yol gösterip göstermediğini sormuştur. Milli Savunma Bakanı, PYD’nin yol göstermediğini ancak PYD ve IŞİD’i kastederek, “taraflara bilgi verildiğini” açıklamıştır. MHPi PYD’ye “150 Dolar tutarında bir ödeme niçin yapıldı?” diye sormuştur. Milli Savunma Bakanı böyle bir ödemenin yapılmadığını söyleyerek kayıtlara geçirmiştir.
MHP, Suriye’de olaylar bu kadar tehlikeli bir noktaya geldiği bir aşamada, AKP Hükümeti’nin müttefiklerini bilmek istemektedir.Eğer ABD ile Türkiye müttefikse neden Türkiye ve ABD’nin desteklediği ÖSO’ya saldıran ABD destekli YPG’ye yönelik operasyonlarımızı ABD kınamaktadır? Türk Dış İşleri Bakanlığı
Sözcüsü ABD’nin Türkiye ile PKK terör örgütünü aynı kefeye koyduğunu söylemektedir. Durum bu kadar vahim ise ABD ile Türkiye arasındaki ilişkiler nasıl nitelendirilmelidir.
ABD’nin PYD ve onun silahlı kanadı olan YPG’ye ABD’nin silah, mühimmat, ilaç vb. lojistik destek vermektedir. ABD, YPG’ye bu desteği İncirlik üssünden sağlamaktadır. Eğer Türkiye’nin terör örgütü olarak tanıdığı bir yapıya müttefikimiz ABD bizim topraklarımızı kullanarak yardım yapıyorsa AKP Hükümeti hangi etkin önlemi almayı düşünmektedir.
MHP, Türkiye’nin Cerablus ile Azez arasındaki bölgeye PK/PYD’nin girmesini engelleme çabalarını meşru ve doğru olarak görmekle beraber, AKP Hükümetinin politikalarını etkisiz olduğunu görmektedir. AKP Hükümeti “YPG’nin Fırat’ın batısına geçmesine izin vermeyeceğiz” demektedir. Oysa, Tışrin Barajı AKP’nin Fırat’ın Batısına geçilmesini kırmızı çizgi ilan ettikten sonra PYD tarafından, YPG’nin isim değiştirmiş hali olan Suriye Demokratik Güçleri tarafından işgal edilmedi mi?
Türkiye’nin Azez civarında sınır ötesindeki hedeflere yönelttiği atışlarla PYD ve ortaklarını caydırmamaktadır. TSK, Halep’in kuzeyi ve Afrin’de YPG’ye ait hedefleri vurmaya başladıktan sonra YPG Ayn Dagne, Maarnaz, Kfar Naya ve Tel Rıfat’ı ele geçirmiştir.En son Mare’de PKK tarafından işgal edilmiştir.
Suriye’ye kara kuvvetlerimiz ile müdahale ederse, girecek zırhlı birliklere ve piyade birliklerine havadan korumayı Türk Hava Kuvvetleri’nin sağlaması, Rus hava savunma sistemlerinden ötürü ağır bedel ödemeden mümkün olacak mıdır? Sonuç olarak MHP, AKP Hükümetini şiddetle ve kararlılık ile Suriye iç savaşına Türkiye’yi askeri bir müdahale ile sokmaması konusunda uyarmaktadır. Böyle bir müdahale Suriye iç savaşını Türkiye’ye daha güçlü bir şekilde taşıyacaktır.
Özetle Türkiye, Ortadoğu’da olası bir savaşın kıyısında ve Güneydoğu Anadolu’da bir kent ayaklanmasının eşiğinde bulunmaktadır. Bu aşamada Türk Milletinin güçlü bir ülkücü harekete ve güçlü bir Milliyetçi Hareket Partisi’ne hiç olmadığı kadar ihtiyacı vardır. Böyle bir dönemde aynı tabutun altına girmiş olan ülkücü hareket mensuplarının birbirlerine karşı gerginlik, kızgınlık ve nefret ile değil, hoşgörü, sevgi ve güven duyguları ile bakması gerekmektedir. Geçmişte ve bugün aramızda olan fikir ayrılıklarının temel nedeni Türkiye ve Türk Dünyasına nasıl daha iyi hizmet ederiz arzusundan kaynaklanmaktadır. Türkiye’nin önündeki büyük kavgayı aşması, düşmana karşı her şart altında aynı cephede olan Ülkücülerin birbirlerini karşı hoşgörülü ve sevgi dolu olmasına bağlıdır. Allah, Milliyetçi Hareket Partisi’ni korusun. Tanrı Türkü Korusun.